PKK kampında bitlendim

Hakkari Dağ ve Komando Tugayı'nın komutanı emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu, arkadaşımız Yener Süsoy'a Hakurk'ta girdikleri bir PKK kampında her türlü ihtiyacın fazlasıyla depolanmış olduğunu gördüklerini söyledi.

Komutan Pamukoğlu, az uyuyup az yediğini ve düşünmeyi sevdiğini anlattı.

‘‘Ardından köpek havlamayan kurt, kurt sayılmaz.’’

- Hakurk'taki PKK kampında 37 gün kaldık, bu süre içinde herkes kumanya yedi. Kumanya ne kadar besleyici olursa olsun, yine de insan bedeni haftada birkaç kere sıcak yemek arzusu duyar. PKK'nın çanağı, çömleği boldu, tonlarca yumurta, yağ, bulgur depolamışlardı. Kahraman komandolar bu kamplarda PKK'nın erzaklarını pişirip sıcak yemek ihtiyacını karşıladı. Bir gün derenin kenarında montumu, fanilamı çıkarıp havluyla vücudumun üst tarafını siliyordum. Birden arkama döndüm, baktım emir astsubayı yanındaki subayla beraber çıkardığım fanilayı inceliyor. ‘‘Ne var?’’ dedim, ikisinden de tıs yok, sonra kem küm; ‘‘Komutanım böcekler dolaşıyor’’dediler. ‘‘Ne olur, kovun gitsinler’’ dedim, ‘‘Komutanım bunlar kovmayla gitmez’’ deyince anladım, baktım ki her yerini bit sarmış; ‘‘Oğlum kibarlık yapacağım diye bite böcek deme’’ dedim... Komutanı bile bitler sararsa, varın askerleri siz düşünün. En son 13 gün önce Derecik Karakolu'nda duş almıştım, toprak ter, silah ve mermi yağlarıyla kaplıydı, bitler de savaşın bir parçası olarak yerini almıştı.

Az uyurum, az yerim

Az uyurum, az yemek yerim, çok düşünürüm. Her yemeğimde mutlaka salata, meyve ve bir ızgara olur, tatlı sevmem. ‘‘Gam yeme ne yersen ye’’ sözünü tutmaya çalışıyorum.

Son seçimlerde CHP'ye oy verdim. Siyasete atılmayı hiç düşünmem, üniversitelerde liderlik konusunda dersler vermeyi planlıyorum.

32 yıllık vefakár ve cefakár eşim Emel'le Gerze İnkılap İlkokulu'ndan sınıf arkadaşıyız. 26 yıl ilkokul öğretmenliği yaptıktan sonra emekli oldu. İki kızımızdan Banu psikolojik danışman, Ebru ise diş hekimi. Büyük kızım Ebru'dan 8 yaşında Batuhan adlı dünya tatlısı bir torunumuz var. Damatlarımdan biri bilgisayar mühendisi deniz yarbay, öteki ise helikopter pilotu.

Orhan Veli, Ahmet Muhip Dranas ve Cahit Sıtkı hayranıyım, şiir yazmasını çok seviyorum.

Komando ipiyle dişlerimi çektim

‘‘Yıldırımın çarptığı insan gök gürültüsünü duymaz.’’

- Derecik Karakolu'nda bir gece karyolada uyuklamaya çalışırken başıma doğru büyük bir kan basıncı hissettim. O güne kadar hayatımda ne iğne bilirim, ne ilaç, ne hastalık. Ayağa kalkıp duvara tutunarak kendimi yandaki uyduruk tuvalete zor attım. Yüzümü yıkadım, geçer gibi oldu, sabah bir baktım ki alt ve üst çenelerimdeki sapasağlam dişler sallanıyor. İdare edeyim diyorum ama konuşmada zorlanıyorum, kahvaltıya indik. Kimse fark etmeden önümdeki tuzluğu bir peçetenin içine boşaltıp cebime koydum. Şemdinli'ye gitsem dişçi bulurum ama, oradan ayrılacak saniyem yok. Hemen yukarı çıkıp lavabo aynasının karşısında sallanan iki dişi elimle tutup çıkarttım. Alt çenedekileri tuttum, bir türlü çıkmıyorlar. Sen misin çıkmayan, komando bıçağımı baldıra bağlayan ipi çıkarttım, o da kalın geldi. Kafaya koymuşum, o iş bitecek, ipi ortasından keserek incelttim. Dişlere sıkıca bağlayıp hızla çektim, lavabo kan içinde kaldı. Peçeteye boşattığım tuzu kanayan yaralara bastım, yıkadım yine bastım. Sonra birkaç sigarayı parçalayıp tütünleri yerleştirdim ve masaya geri döndüm.
Yazarın Tüm Yazıları