Pakize Suda: Dün gece bir ev

Pakize SUDA

- Vahşan. uyku tutmuyor beni, ama neden tutmuyor unuttum.

- Yarın kurultay var ondandır.

- Ne kurulmuş yine Vahşan, geçen gün de kutladık ya bir şeyin kuruluşunu.

- Ya bilmez miyim, ‘‘Güvenlik Bayramınız kutlu olsun’’ gibi bir şeyler söylemiştin.

- Ya neydi?

- 23 Nisan. TBMM'nin açılışıydı.

- Biz onu açmamış mıydık Vahşan? Hani bir kız çocuğu başörtüsüyle geldiydi de ben sinirli sinirli şeyttiydim, o da Amerika'ya şeyttiydi.

- Off of! Sen bırak şimdi geçmişi, yarın kurultay var, ikimizin kurultayı.

- Oh iyi! Evde yaparız.

- Olmaz, delegeler de gelecek. Hepsine yetecek kadar çay bardağımız yok.

* * *

- Senin haberin yok Vahşan, geçen gün bir grup Çeçen başbakanlığı bastı, başıma çeşitli şapkalar giydirmek suretiyle tepe sersemi ederek devre dışı bırakmaya çalıştılar beni.

- Aaa! Serbülent! Onlar dünya çocuklarıydı, şenlik için geldiler. Senin kafana koyup kaldırdıkları da mahalli kıyafetlerinin şapkalarıydı.

- Hayır Vahşan, yanılıyorsun, gerisi de var. Biri çıkıp masama oturdu, ‘‘Burada Başbakan benim’’ dedi.

- Sen de ‘‘Hayır benim’’ deseydin.

- Diyemedim. Bakındım Hüsamettin'i bulamadım, bulamayınca ‘‘Hangimiz başbakan?’’ diye soramadım. Bu Hüsamettin'in ara sıra beni bırakıp tuvalete gitmesi krize neden oluyor, bir tane ördek alsın kendine.

- Sen boşver şimdi çocukları. Esas olanı biliyor musun? Çeçenistan için otel bastılar.

- Ya, duydum televizyondan.

- Hem de bizim affettiğimiz Muhammet varmış başlarında.

- Yine affedelim çocuğu Vahşan. Ortalıkta temiz teröristlerimiz olsun. Kimsenin canına kastetmiyor, kibar, çocukları seviyor, kuru sıkı atıyor. Topluma örnek bir terörist olarak ortada dolaşmasında fayda var.

* * *

- Yarın ne giyeceksin kurultayda?

- Kasketimle kabanımı.

- Ayol yaz geldi.

- İyi de bana şort yakışmıyor Vahşan.

- Ben sana mavi gömleğinle lacivert pantolonunu hazırlarım.

- 1977'de uçurduğum güvercinleri de hazırla.

- Ayol onlar sizlere ömür olalı 20 sene oldu. Ben talimat verdim Kemal Bey'e, beyaz elbise giydirecekler, kafasına da iki tane telek takacaklar. Yalnız ‘‘Uçamam’’ demiş Kemal Bey.

- Hüsamettin nerede?

- Kulis yapıyor. O pişkin suratlı sütçü kadın da aday olacakmış.

- İyi iyi. Süt üreticisi önemli.

- Ne sütü Serbülent? Kadın senin yerine geçmek istiyor. Sema Pişkinsüt. Güya partinin değişime ihtiyacı varmış. Bizim çocuklar lafı gediğine oturtmuşlar, ‘‘40 fırın ekmek yemesi lazım’’ demişler.

- Olmamış Vahşan. 40 fırın ekmekle ancak Süleyman Bey'e benzeyebilir, bana benzemesi için 40 çay ocağı çay içmesi lazım.

- Doğru.

- Hem Hüsamettin ne olacak? Asla bir kadının kulağına fısıldamayı kabul etmez.

- Sen Hüsamettin'i bırak şimdi, o her halükárda kaldırılınca altından çıkacağı bir taş bulur kendine.

- Yarın ‘‘Hedefimiz tek başına iktidar!’’ diye bağıracağım Vahşan. Yalnız sesim titrek çıkıyor, inandırıcı olmaz diye korkuyorum.

- Ben sana sabah çiğ yumurta sarısı içiricem.

- Yalnız Mesut Bey'le Devlet Bey'e ayıp olmasın Vahşan, ‘‘Tek başına’’ deyince.

- Olmaz olmaz. Onlar da kendi kurultaylarında bağırsınlar.

- Vahşan, biz oyumuzu kime vericez yarın?

- Fesüphanallah diyicem ama sol partiyiz, yakışık almaz.

PS: Üç buçuk senedir ilk defa baharın da etkisiyle bir gün yazıdan kaytarayım dedim. Beni e-mail'lere boğdunuz, eksik olmayın. Sanıyorum arkadaşlarımın bunu duyuruş biçimi sizde bir endişeye sebep oldu. Her şey yolunda, iyiyim, hiçbir problem yok. Merak etmeyin. Hepinizi seviyorum.

MIŞ-MUŞ

Milli Piyango biletine Terim'in resmi basılmış.

E, darısı banknotların başına artık.

Sevgi Gönül hükümete, ‘‘Vergileri çarçur etmeyin’’ demiş.

Çarçur etmezler, deve ederler.

Deniz Baykal, Derviş'in siyasete girmesiyle ilgili, ‘‘Önce ekonomiyi düzeltsin’’ demiş.

Tecrübeye kulak vermek lazım. Önce siyaset yapınca ekonomi düzelmiyor, dümdüz oluyor zira.

Geyşalığın da bir sınırı varmış.

E herhalde. En azından adam yediklerini kendi sindiriyordur.

MHP'li vekil Bıçakçıoğlu, ölüm orucu yapanlar için ‘‘Bunların derdi karı’’ demiş.

‘‘Karı isterim’’ diye bağıra bağıra ölen ilk insanlar olarak tarihe geçecekler.