Öğrenmek uğruna

Ian Crofton’un kaleme aldığı ‘Kılçıksız Bilim Buluşlar, Keşifler ve Trajik Çuvallamalar Tarihi’ adlı kitap buluşların ardındaki ilginç gerçekleri anlatıyor.

Haberin Devamı

SEVGİLİ okurlarım; kitap okumak da bir sanattır.
Her kitap başka türlü anlamlandırılmalı, başka türlü algılanmalıdır.
Kimi kitaplar çok katmanlıdır. O katmanların hepsinin tadını çıkarmaya çalışın, bir tek katmana saplanıp kalmayın.
Hafif kitaplarda derin düşünceler, ağır kitaplarda yüzeysel kandırmacalara rastlayabilirsiniz, bu tuzaklardan da kaçının.
Bilimin, sanatın, siyasetin tarihini okurken, dün deyip de geçmeyin, onun içindeki yarının gizli tohumlarını keşfetmeye çalışın.
Ben tarihi, dünü anlamaktan çok, bugünü, yarını anlamak için okurum.
Bazı okurlarımın gereksiz göreceği bu girişi neden yazdım?
Çünkü tanıtacağım kitap, bu açıklamalardan sonra okunmalı. Okurumu uyarmayı görev bildim.
Ian Crofton’un yazdığı Kılçıksız Bilim -Buluşlar, Keşifler ve Trajik Çuvallamalar Tarihi- bana geçmişte merak etmek, öğrenmek ve bilim uğruna yapılanları öğretti. Nice canlar, insanlık(!) adına hayatlarını kaybetmişler. Bazı bilim adamları, kendi keşiflerine fazla inandıkları ve bunu ispat etmek istedikleri için öğrenmenin kurbanı oldular.

Haberin Devamı

Öğrenmek uğruna

Şimdi gelelim asıl trajik soruna.

ZİHNİNİZE ATEŞ DÜŞECEK

Kitapta yazılanların hepsi de insanoğlunu sağlıklı yaşatmak, mutlu bir ömür sürmelerini sağlamak için ne yapılması gerektiğini öğrenmek amacıyla yapılanlardan oluşuyor. Şimdi okuduğumda/okuduğunuzda ürpereceksiniz, “Bu da yapılır mı”, diye kendinize soracaksınız. Sonrasına gelince... Birden zihninize bir ateş düşecek. Bugün yapılanlar, ülkemizde yaşananlar, dünyada olanlar acaba yarın nasıl yazılacak? Yıllar sonra bugün yapılanları okuyanlar, hiç kuşkusuz böyle bir kitap yazacaklar. Ve bugün bizim düştüğümüz şaşkınlığa düşecekler, hattâ bir trajedi okur gibi hüzünlenecekler.
Kitabın sıralaması şöyle:
Antik Dünya / Ortaçağ ve Rönesans / 17. Yüzyıl / 18. Yüzyıl / 1800-1849 / 1850-1899 / 1900-1924 / 1925-1949 / 1950-1989 / 1990’dan Geleceğe.
Değişik zaman dilimleri içinde, yeni buluşlar, keşifler yapabilmek için, yeni bir şey daha öğrenebilmek için verilen emekleri okuyunca, tarih içinde gelişmeleri de izlemiş oluyorsunuz.

İNANMAK SİZE KALMIŞ

Böylece bilimsel olmayan bir bilim, keşifler tarihi okuduğunuzu da unutmayın.
Öğrenme, keşfetme tutkusunun sınırsızlığı konusunda size bir fikir verecek bu kitapla, ayrıca insan dediğimiz yaratığın özünün de aynı kaldığını fark edeceksiniz.
Yazar, Giriş’te alçakgönüllü bir saptamada bulunuyor: “Bu kitabın amacı eğitmek ve aydınlatmak değil, bilim tarihinin pek gezilmemiş arka sokaklarında dolanmaktır. Bu tozlu sokaklarda insan her türlü renkli kişiliğin -eksantrikler, canavarlar, yalancılar, dalavereciler ve sahtekârlar yanı sıra delice deneyler, gelecekteki gelişmelere dair şaşırtıcı beklentiler, çılgın fikirler ve uçuk tahminler ile karşılaşır.”
Okurken, abes diye nitelendireceğimiz nice olayın bugünün keşiflerinin öncü çalışmaları olduğunu, ileriyi görenlerin, tahminde bulunanların bugün yaşadığımız her alandaki bütün yenilikleri, gelişmeleri gerçekleştirmekle bilim tarihinde yer aldıklarını da söylemeliyiz.
Mantığı aşan, ancak inancın eşliğinde kabul edilen birçok olgu da insanlık tarihinde bugün de devam eden bir anlayış biçimidir.
Yazarın sözü, tarihi bir gerçektir: “Gerçek, kurmacadan daha tuhaf olabilir.”
İnanıp inanmamak size kalmış.
Örneğin aşağıdaki bölüm; gerçekten yaşanmış ve 1874’te tıp dergisinde yayımlanmış bir makaleden. Amerikan İç Savaşı’nda bir mermi konfederasyon askerinin testisini parçaladıktan sonra yoluna devam ediyor ve Güneyli bir kadına saplanıp, daha sonra onu döllüyor. Bir fantastik masal gibi değil mi? O yüzden ister inanın ister inanmayın, hatırlatmasında bulundum...
Eğlenirken, üzülürken, şaşkınlığa düşerken öğrenmek çağımıza uygun bir yöntem olsa gerek, yazar bunu başarmış.

Haberin Devamı

Kitaptan...

Utangaç Doktor Sayesinde

İri göğüslü genç bir hanımefendinin kalbini dinlemesi gereken Fransız hekim Rene Theophile Hyacinth Laennec, başını kadının göğsüne koyma kabalığından çekindiği için, onun yerine defterini rulo haline getirip rulonun bir ucunu kadının göğsüne, diğer ucunu kulağına dayadı. Bu şekilde kadının iç organlarını gayet iyi bir şekilde duydu ve böylece steteskop doğdu.

Doğan Hızlan’ın seçtikleri

Marisha Pessl
Gündelik Felaket Teorileri
Siren

Nilüfer Kuyaş
Serbest Düşüş
Can

Fethiye Çetin
Utanç Duyuyorum
Metis

İkbal Bayrak
Masal Bitti

Alfa

Yazarın Tüm Yazıları