Negatif faiz döneminde paranın yönü değişti

Şu sıralar herkes aynı soruyu soruyor… ‘Faizler düştü, getiri neredeyse yok denecek kadar az, paramı nerede değerlendirsem, nereye yatırsam?’.

Haberin Devamı

Üç kuruş tazminat alan emekli de… Mal satıp, iki kuruş kazanan esnaf da… Orta boy işletme sahibi de aynı endişeyi taşıyor…
Oysa, 5-6 yıl öncesinde öyle miydi? Emeklisinden esnafına, kira geliri olandan işletme sahibine hemen hemen herkes; faize yatırıp, paradan para kazanıyordu. O dönemler tek endişe vardı… Repo mu yapsam, paramı aylık vadeyi mi bağlasam, yoksa 45 günlük faize mi koysam? Cebinde parası olan banka banka dolaşır, parasına göre faiz pazarlığı yapardı. Hatta koca koca şirketler bile asli işlerini bırakmış… Mali karlarla giderlerini karşılayıp, üstüne bir de ciddi karlar açıklar hale gelmişti.

Artık devir değişti, paradan para kazanma dönemi bitti. Hani derler ya… Şapka düştü, kel göründü. Son birkaç yılda başlayan faizlerdeki düşüş, bugün artık negatife döndü. Daha açık bir anlatımla… Ortada faizden elde edilecek bir getiri kalmadı.
Bugüne baktığımızda… Özetlersek, son bir yılda yatırımcıya reel getiri sağlayan tek enstrüman, hisse senedi. Mevduat yüzde 0.57, dolar yüzde 5.39, Euro yüzde 7.14 yatırımcısına kaybettirdi. Merkez Bankası’nın son aldığı kararlarla da tahvil yatırımcısı yüzde 2’lerde zarar etti. Altında ise reel kayıp yüzde 15’lere geldi. Anlayacağınız parası olan için durum hiç de parlak değil.

KISA VADEDE YÜKSEK GETİRİ KALMADI

Peki, bundan sonra ne olacak? Öncelikle altını çizeyim… Kısa vadeli yatırım yapıp da yüksek getiriler elde etme diye bir kavram kalmadı. Şunu kabul etmemiz gerekir ki, yüksek faiz ortamından, negatif faiz ortamına geçtik… Dolayısıyla ister küçük, ister büyük olsun, yatırımcının bu duruma adapte olması ve artık yatırım alışkanlığını değiştirmesi gerekiyor. Şimdi gelelim, kritik soruya… ‘Düşük faiz ortamında birikimi nerede ve nasıl değerlendirirsem yüksek getiri elde edebilirim?’ sorusuna. Uzmanların önerilerini sizlerle de paylaşayım… Madde madde anlatayım ki, daha iyi anlaşılsın…

GETİRİ İÇİN RİSK ALMALI
Son dönemde özel sektör tahvillerine yönelim başladı. Bu tahvillerin, getirisi devlet tahviline göre fazla. 
Anapara koruma amaçlı fonlar, risk almak istemeyen yatırımcılar için uygun enstrüman. 
Uzmanlar, doğrudan hisse senedi yatırımı yapmak yerine, içinde belirli oranda hisse senedi barındıran fonların; mevduata alternatif arayan yatırımcılar için uygun olacağını söylüyor. 
Gayrimenkule dayalı sermaye piyasası araçları ve kira sertifikaları da önümüzdeki dönemde yatırım yapılabilir enstrümanlar. 
Yatırımlarını dövizde değerlendirmek isteyen yatırımcılar için, bankaların döviz tevdiat hesapları iyi bir alternatif. 
Hisse senedi ise risk alan yatırımcılar için hiç tereddütsüz ciddi getiri sağlayan yatırım enstrümanı. Uzun vadeli düşünüldüğünde hisse senedi piyasaları getiri fırsatları sunuyor. Vadeli işlem ve opsiyon piyasası aracılığı ile artık piyasa riskini azaltabilmek de mümkün. 
Son günlerde altın fonları yatırımcıların pek de tercihi değil. Önümüzdeki dönemde ise altın fonlarının getirisi, altındaki fiyat hareketliliğine göre değişecek.
Özetle, yeni dönemde paranın yönü hakkında uzmanların görüşleri ve önerileri böyle. Yeni dönemde yüksek getiri istiyorsanız yüksek de risk alacaksınız. Yani, risk almadan getiri elde etmenin artık imkanı yok.

BİREYSEL EMEKLİLİK AVANTAJLI

Tüm bunların dışında bir yatırım enstrümanı daha var… Daha doğrusu, hem yatırım imkanı sunuyor hem de tasarruf… Bireysel emeklilik… Hele ki, bu yılın başından itibaren sisteme girecek herkese devletin yüzde 25 katkı yapması; hem bugünkü ortamda hem de mevcut yatırım enstrümanları içinde bireysel emekliliği, alternatifsiz yatırım aracı haline getirdi. Bu kelimeler abartılımı mı geldi? Gelmesin… Siz 100 lira yatırıyorsunuz, devlet de sizin adınıza 25 lira koyuyor. Sizin yatırdıklarınız ayrı bir hesapta değerlenip, getiri sağlanıyor… Devletin sizin adınıza yatırdıkları ayrı hesapta… Ve bugün için devletin vereceği en yüksek katkı, yıllık 3 bin lira. Yani, bireysel emeklilik sistemine yıllık 12 bin lira yatırdığınızda devlet de sizin adınıza 3 bin lira koyuyor. Negatif faiz ortamında var mı böyle getiri? Yok… Yüzde 25 getiri sağlayan bir başka yatırım enstrümanı var mı? O da yok…

Bu satırları okuyan birileri… Hatta kimi meslektaşlarım bile diyecektir ki, “Öyle diyorsun da devletin verdiği bu yüzde 25’i hemen alamıyorsun… Yıllarca bekleyeceksin… Arada almaya kalksan tamamını da alamayacaksın, kademeli alacaksın”.
Maalesef anlamakta zorluk çekiyoruz. Bir kere daha belirteyim… Kısa vadeli yatırım yapıp da yüksek getiriler elde etme diye bir kavram artık kalmadı. Birikimler uzun vadeli yatırım enstrümanlarına yatırılıp, dişe dokunur getiriler elde edilecek. Bunun da tek yolu, emeklilik fonları… Bu fonlara yatırım yapmanın da tek yolu, bireysel emeklilik sistemi. Bu kadar basit.
Ha… Birileri halen enflasyonun yükselmesini, faizlerin yüzde 30-40’lara çıkmasını ve paradan para kazanmayı umuyor ve bekliyorlarsa… Hayırlı bekleyişler…

PROFESYONEL YÖNETİM DÖNEMİ

Eminim kimi okuyuculara bu öneriler biraz karmaşık gelmiştir ve eminim şunu soracaklardır: ‘Sen bunları bırak da bize paramızı nereye yatıracağımızı tam olarak söyle.’
Maalesef yeni dönem de böyle… Eskisi gibi, ‘birikimini bankaya götür, faize yatır, bir ay sonra paranın üzerine para gelsin’ artık yok. Değişen piyasa koşullarına göre yatırım yapılacak yeni enstrümanlar peşinde koşulması gerekiyor:
Ama ben şu işin doğrusunu size söyleyeyim… Eğer, ‘öyle her gün paramı takip edemem, nereye yatırılacağını da bilmem, bilsem bile uğraşamam, uğraşsam bile kesin sonuç alamam’ diyorsanız… Üç kuruş da olsa, 333 kuruş da olsa birikiminizi profesyonel yöneticilere emanet etmenizdir. Nitekim, yüksek faizden düşük faiz ortamına geçişte portföy yönetim şirketlerine de ilgi arttı. Hükümet de portföy yönetim şirketlerine yönelik yeni yasal düzenlemeler yapıp, sektörün yasal sınırlarını yeniden belirledi.

Yazarın Tüm Yazıları