Mükemmel skandalın tarifi

Toplam 23 sayfa iddianame. Her satırı insanın kanını donduran detaylarla dolu.

Haberin Devamı

Girişte Gerald Sandusky’nin Pennsylvania Devlet Üniversitesi’nde 32 yıl futbol antrenörlüğü yaptığını yazmışlar. Ayrıca 1977’de kurduğu bir yardım kuruluşuyla yüzlerce muhtaç çocukla iletişime geçtiğini... Sonra da şimdiye kadar taciz ettiği anlaşılan sekiz kurbanın vakasını özetlemişler. En eskisi 1994’e giden... Ve elle tacizden cinsel ilişkiye kadar uzanan akıl almaz hikâyeler...
Üniversite yönetimi, skandal patladıktan sonra Sandusky’nin bir sapık olduğunu bildiği halde polise bildirmediği için 1966’dan beri okulun Amerikan futbol takımını yöneten ve 409 galibiyetle üniversite liginin gelmiş geçmiş en başarılı koçu 84 yaşındaki Joe Paterno’yu işten attığını açıklayınca, şehirde öğrencilerin başlattığı ayaklanmayı görüp şaşırdım. Acaba bir şey mi kaçırdım diye...
Oturdum... Öğrencileri haklı çıkaracak... Paterno’yu aklayacak bir şey aradım. Ama sonuçta tek bulduğum şu oldu: 2002’de okulun asistanlarından biri Sandusky’yi 10 yaşında bir çocukla soyunma odasının duşunda ilişkiye girerken görüyor. Paterno’ya söylüyor. Paterno da okulun idarecisine bildirip çekiliyor. Kılını bile kıpırdatmıyor.
Spor ahlakıyla ilgili bir yazı okumuştum uzun süre önce. Diyordu ki: “Şimdi sporun ruhunu öldürdüğünü iddia ettiğiniz profesyonellik, aslında spora adalet getirdi. Bir meslek etiği yarattı. 1930’lu, 1940’lı yıllardaki amatör sporcularsa kazanmak için her şeyi yapan, etik kaygısı olmayan insanlardı.”
Bir skandal Sandusky olayı. Amerika’da çocukları spor yapan bütün aileleri paranoyaya sürükleyen bir travma. Ama Paterno kalsın diye kampusta otomobil parçalayan öğrencilerden biri demiş ki, “Haksızlık yapıldı koça”. Niye?.. O ‘tertemiz’ amatörlüğüyle 409 galibiyet aldı diye mi?.. Ve pedofili dedikleri... Üniversite liginin efsanesi haline gelmenin aslında sadece önemsiz bir diyeti mi?..
Paterno’ları için ayaklanan öğrenciler arasında bir anket yapsak ve şunu sorsak: “Çocuk istismarına karışmış din adamlarına tolerans gösteren Vatikan’ın tutumu hakkında ne düşünüyorsunuz?” Sizce biri bile kırmızı Pradalı adamı Paterno’yu savunduğu gibi savunur mu?..
O zaman neymiş?.. Mükemmel bir skandalda... Olayın içeriği pedofili gibi aşağılık bir suç da olsa... İş dönüp dolaşıp kişiye geliyormuş. Skandal konusu kişinin kim olduğuna...

KOÇ

Haberin Devamı

Bir Amerikan futbolu koçu... Bir aşçı... Ve bir politikacı... Üç örnekle mükemmel skandalın tarifini yapma denemesi bu yazı. Hafta içi Amerikalıların tartıştığı üç olay... Bir toplumun neye nasıl tepki verdiğini gösteriyor. ‘Mükemmel skandal’ın tanımı da, o tepkilerden çıkıyor. Yoksa ne skandallar var aslında skandal değil!.. Ya da ne olaylar var, üstleri örtülse de aslında başlı başına birer skandal!


AŞÇI

Haberin Devamı

Kişinin kendini bazen kurtaramayacağı bazı durumlar da var elbette... 1927’den beri her sene bir ‘Yılın Adamı’ seçer Time. Hafta içi de 2011 için bir panel düzenliyorlar. Ve televizyon yıldızı şef Mario Batali’den de görüş alıyorlar.
Batali önce kendi adayını açıklıyor. Sonra da 1938’de Hitler’i... 1939 ve 1942’de iki kere Stalin’i... 1979’da Humeyni’yi yılın adamı seçmiş dergiye, bankerlerin Hitler ve Stalin’e benzediklerini söylüyor. Of of of... Kıyamet kopuyor!.. Hitler katilmiş, bankerler adam öldürmemiş... Ne büyük münasebetsizlikmiş... Nankör Batali onlar sayesinde zengin olmuş. Şimdi boykotu yiyince görecekmiş...
Türkiye gibi politik doğruculuğun aşamalarını yaşamamış... Çoğumuzun halen langır lungur konuştuğu bir ülkede bunu söylemek hoşuma gitmiyor ama... Politik doğruculuk Amerika’da artık bıkkınlık veren... Ve her ortamda sürekli suiistimal edilen bir mızıkçılık aracı.
Avrupa da çok farklı değil gerçi. John Galliano’yu sarhoşken öyle linç ettiler. Ama Amerika’da durum o kadar uç ki, deliliğine vurgu yapmak için bile olsa içinde Hitler geçen hiçbir benzetme yapamazsınız.
Skandal mı?.. Batali için Wall Street bankerleri nezdinde bir skandal evet. Turuncu Crocs’lu Batali’ye ait lokantaların faturalarını masraf kabul etmeyeceğini duyuran şirketler bile olmuş.
Batali olayının mükemmel skandal tarifinde hatırlattığı gerçekse şu: Hitler’in adını asla ağzına alma. Telafisi olmaz. Antisemit olursun.

Haberin Devamı


POLİTİKACI

Çok doğru bir söz var. Güç her zaman yozlaşmaya meyillidir. Mutlak güç ise sonunda mutlaka yozlaşır.
İddialı bir politikacıysanız... Ulaşmak istediğiniz yere gelinceye kadar güçle çoktan tanışmış oluyorsunuz. Bir apartman yöneticisinin de hissettiği o duygunun katlanmış hali. Final vuruşunuzda da... O gücü geçmişte nasıl kullandığınız eninde sonunda karşısınıza çıkıyor.
Herman Cain olayını görüyorsunuz. Cumhuriyetçi Parti’nin başkan aday adayı. İki hafta önce anketlerin tepesindeydi... Ama yönettiği kurumlarda karıştığı taciz olayları yüzünden şimdi neredeyse yok oldu. Kadınların bazılarına yasal yükümlülükler getirmiş, konuşamıyorlar. Bazılarıysa... Hafta içi basın toplantısı yapıp 14 yıl önce başına gelenleri anlatan Sharon Bialek gibi çıkıp anlatıyor.
Belki de mükemmel skandal tarifinin en belirleyici yanıdır bu. Ne kadar iddialısınız?.. Ve iddianız kimleri ilgilendiriyor?..
Artık hiçbir hedefi kalmayan 84 yaşındaki Paterno’ya o yüzden sahip çıktı belki öğrenciler... Şöhretinin doruğuna ulaşmış Batali, Galliano gibilerin lafı da tam tersine o yüzden büyütüldü. Ve başkanlık gibi bir yere oynayan siyah mokasenli Cain’i o yüzden tek kalemde harcadılar.
Çünkü iddian varsa skandala açık olacaksın.

Yazarın Tüm Yazıları