Mehmet Aksoy’a tek tavsiyem: Heykele başla Sisifos’u oku

MEHMET AKSOY’un İnsanlık Anıtı heykelinin parçalanma işlemine başlandı.

Durumu, yapılanı, sanata reva görüleni tek cümlede özetleyebilirim: Siyasetin giyotini sanatın başını kopardı!
Mehmet Aksoy’u 1979 yılından beri tanırım, çalışmalarını izlerim, hemen hemen her sergisine gittim. İyi bir heykeltıraş, bir cumhuriyet çocuğudur.
Sanatın bireysel, yaratıcı yanı ile toplumsal işlevini kaynaştırmayı iyi bilen bir heykel ustasıdır.
Mehmet Aksoy’un heykelinin yıkımı ile ilgili dün Hürriyet’te Sedat Ergin’in Kopartılan yalnızca heykelin kafası mı? yazısını okuduysanız mesele yok, okumadıysanız internetten bulun ve mutlaka okuyun. O yazı, Mehmet Aksoy’un makûs talihinin tarihidir.
Ona yapılan, Türkiye’de sanata, sanatçıya, edebiyatçıya yapılanların da simge örneklerinden biridir.

HER zaman tekrarlamakta olağanüstü yarar var. Siyasetçiler, sanat konusunda kendilerini son söz sahibi olarak göstermekten uzak dursunlar. Sanatı, sanatçıyı, edebiyatçıyı değerlendirmeyi uzmanlara bıraksınlar.
Sanatı ve sanatçıyı, kendi kişisel zevklerinin kurbanı etmesinler.
En hoşlanmadığım, beni irkilten cümle nedir bilir misiniz?
Ben bile anlamıyorum.
Kendini sanatın, bilimin, edebiyatın ekseni sayan bu anlayış, anlayışsızlığın tanımıdır. Heykele karşı ilgisiz ve sevgisiz bir çoğunluğun içinde yaşıyoruz.
Hele siyasetçilerimiz, heykelden anlamıyorlar, anlamadıklarını itiraf etmektense yok etmeyi tercih ediyorlar. Heykel konusunda bilgileri yok denecek kadar az. Bilhassa belediyelerin, yerel yönetimlerin çoğu, modern heykele öcü gibi bakıyorlar. Onları kaldırtıyorlar, depolarda çürümeye bıraktırıyorlar ya da yok edilmesine göz yumuyorlar.
Heykel denince çoğunluğun aklına Atatürk heykelleri ile tarihi büyüklerimizin heykelleri geliyor. Modası geçmiş bir sanat anlayışıyla yapılan bu heykeller, seyredenlere heykel zevkini vermiyor. 1979’dan beri tanıdığım Mehmet Aksoy’un toplumcu anlayışı da başının beladan kurtulmamasının ana nedenlerinden biri.

MEHMET AKSOY’un heykelini yıkanlar, bence en önemlisi, genç kuşak sanatçılarının da, heykeltıraşlarının da yarına dönük umutlarını yıktılar.
Yapmak, yaratmak istediği eser, uzmanların değil, siyasetçilerin kararıyla ya yaşayacak ya yıkılacak.
Niye yapsın? Siz o heykeli yıkmakla, kaç genç kuşak sanatçısının hevesini söndürdüğünüzü biliyor musunuz?
İşin garip tarafı da şu: Bu heykeli yaptıran bir AKP Belediye Başkanı, Naif Alaybeyoğlu.
Kendisiyle tanıştım, modern bir insan. Aklıma hemen bir soru geliyor; devletin devamlılığı ilkesine ne oldu? Biri yapar biri bozar, sözünü doğrulamak için mi çabalıyorsunuz.
İnsan devlete, hükümete, belediyeye güvenmezse kime güvenecek?
Bu sorunun yanıtını ben “Kimseye” diye vereceğim.

SEVGİLİ Mehmet, hemen Böcek atölyene dön, mermerlerinin başına geç. Ve başla çalışmaya.
Yıkımı düşündükçe de okuyacağın tek kitabı salık vereceğim. Albert Camus’nün Sisifos Efsanesi’ni.
Yunan mitolojisinin bu ünlü kahramanı ne yapıyordu?
Bir taşın tepesine kayayı çıkarıyordu, kaya oradan yere yuvarlanıyordu, sonra gene kayayı alıp taşın tepesine çıkarıyordu. Sen de bu direnci unutma, çalış.
Bana kalırsa, bu olayı hem siyaset tarihi hem de sanat tarihi yazacak.
İkisine birden geçmek de her kula nasip olmaz. Yıkanların kıymetini(!) bil.
Yazarın Tüm Yazıları