Medyanın harbi rockçıları ve ağlatan rejimler

BUNDAN böyle Fatih Çekirge ile her karşılaştığımda evrensel rockçı işaretini çakıp "Rock on dude!/ Durmak yok, rock’a devam" diyeceğim.

Niye mi?

Çünkü dün yayınlanan "Tahran’ın Yeraltında Rock Festivalleri" başlıklı harika yazısından sonra "Rockçı Biraderler Gönül Cemaati"ne kaydını yaptım.

* * *

Fatih Çekirge’den önce bu listeye aldığım en sürpriz isim Zafer Mutlu’ydu.

Zafer Mutlu’yla hayatımda sadece bir kez karşılaştım.

Bu karşılaşma da Tokyo’da gerçekleşti.

Hatıra giderek absürd bir hal alacak, şimdiden uyarayım!

* * *

Yıl 2002. Dünya Kupası’nda Türkiye-Brezilya arasında yarı final maçı.

Ronaldo’nun topa "pis burun" vurup final hayalimizi yıktığı maç

İşte o maçın çıkışında Zafer Mutlu ile tanışmıştık.

Akşam efkár dağıtma programı yapmaya çalışan küçük bir ekibin üyeleriydik.

Fikrim sorulduğunda "Japon Rock Bar’ı adresi buldum bir tane. Suşi demeyin artık, atarım kendimi yüksek bir yerden.." dedim.

Zafer Mutlu "İyi fikir" dedi. Atlamama değil, rock-bar’a!

Ve beraberce, üstümüzde milli takım formasıyla, Shinjuku’nun Blade Runner filminin setini andıran sokaklarından geçip bir rock-bar’a gitmiştik beraber.

Sağlamından bir Japon hardcore/punk topluluğu çalıyordu.

Kemancı modeli biralandık, sert müzik dinledik.

Ne o geceden önce görmüştüm kendisini, ne de sonrasında gördüm.

Fakat sicili gözümde mükemmeldir, Zafer Mutlu sağlam rockçıdır, o kadar.

* * *

Fatih Çekirge, 1979’da Humeyni’nin yasak getirdiği rock müziğin Tahran’daki değişim rüzgarlarına yeraltından eşlik ettiğini söylüyor.

Doğru.

İktidar onayıyla müzik yapabilen, "gazozuna oynayan" bazı grupları saymazsak, İran’da rock müziği bir yeraltı faaliyeti.

Engellenemeyen, sistemi tehdit eden bir faaliyet.

İran Rejimi için çok tehlikeli.

Çünkü rock müzik lafı uzatmaz, dank diye adamın suratına söyler.

Müdanası yoktur, mesajı evelemez, ne diyecekse -sert bir şekilde- der:

"Bıktım alayınızdan, bıktım sahtekarlığınızdan, bıktım baskınızdan, bıktım ulen bıktım!"

* * *

Fatih Çekirge’yi hem haysiyet sahibi punk grubu The Clash’tan hem artık yaşamayan aslan solisti Joe Strummer’dan hem de "Rebel Waltz"dan dem vurduğu için kutlarım.

Bu arada bir tüyo: Güzel insan Joe Strummer, Ankara doğumlu idi.

Babası ABD’li bir görevliydi ve bizim topraklarda doğmuştu.

Hatta "Angaralı Joe", Humeyni rock müziği yasakladığında oturup müthiş bir taşlama yazmıştı: "Rock The Casbah" diye.

Kral’ın "Rock müzik dinleyenleri bombalayın!" emri verdiği pilotlar, şehrin üzerinde rock müzik çalarak uçuruyordu savaşmak için üretilmiş jetleri.

Hoş, ABD’li pilotlar Irak’ı bombalarken dinleyip şarkıyı kirletmeye çalıştılar sonraları fakat parçanın anlamı ve değeri değişmedi.

* * *

Dönelim İran’a..

İran’da rock müzik dinlemeyi yasaklayanlar ne dinliyor peki?

Tahran’da geçen Cuma Hutbesi’nde durum şuydu:

Lider konuşuyor, cemaat ağlıyor.

Koca koca adamlar, omuzlarını titrete titrete ağlıyor.

Lider "Rejim düşmanları..." diye başlıyor; üniformalı askerler, geleneksel kıyafetli mollalar hüngür şakır.

Ne kadar ağlarsan, o kadar bağlısın rejime.

Gözünü yumup ilaç niyetine bir damla yaş bekleyen sahtekarlar, ağlıyormuş gibi yüzünü ekşitenler, havaya girip kendini harap edenler...

Bağırlarını döve döve, kafalarını çevire çevire ağlıyorlar.

* * *

Ağlayarak, zırlayarak herkesi ağlatan bir rejim hayaliye yatıp kalkanlara ithaf edilecek bir ibret vesikası.

Ne diyeyim, Allah ağlatmasın.
Yazarın Tüm Yazıları