Mali piyasalardaki gelişmeler

EKONOMİK büyüme rakamlar bazında tam gaz gidiyor. Ama, büyümenin mali sistemin bütününde görülebilir bir yansıması aynı paralelde yok.

Örneğin, yurt içi yerleşiklerin mevduatları yılbaşından bu yana reel anlamda düştü. Mevduat bankalarının verdikleri krediler reel olarak da nominal olarak da düştü. Yani, ekonomik büyümeye rağmen sistem para yaratamıyor. Abartılı bir yorum dahi olsa, eğer doğruysa, ekonomik büyüme takas ekonomisiyle gerçekleşiyor gibi bir görünüm var. Bu çeşit bir büyümenin sürdürülebilir olamayacağı da çok açık.

Kredi/mevduat oranı, geçen yıl sonundan kasım ayı sonuna kadar yüzde 30.6'dan yüzde 24.6'ya düştü. Bir başka deyişle, mevduatlar giderek daha az krediye fon olma görevi görüyor. Toplanan mevduatlar kredi dışında başka şeyleri finanse ediyor. Bankaların zararları mevduat yoluyla finanse edildiği gibi, mevduatlar devletin finansmanında da önemli bir rol oynuyor.

FONLAR DEVLETE

Bankalardaki mevduatların ortalama vadesi çok kısa
. Tam olarak gün hesabı bilinmese de, bankalardaki mevduatların yarısından fazlası vadesiz ya da bir aylık mevduatlardan oluşuyor. Vadesi üç ay ve daha kısa mevduatların toplam içindeki payı yüzde 80 civarında. Mevduat vadelerinin bu haliyle, risk bilinciyle hareket eden bir bankacılık sisteminin reel sektörü, istese de, krediler yoluyla destekleyebilmesi mümkün değildir.

Doğal olarak, bankacılık sistemi belki de daha fazla vade riski alarak devlete kredi vermeyi tercih etmektedir. Bunun arkasında, bono faizlerinin cazibesi yanında, devlete verilen paraların risk hesaplamasındaki ağırlığı ve bankalardaki ‘‘devlete verilen para nedeniyle başıma bir iş gelmez’’ mantığının da rollü vardır.

Krediler nereye verilirse verilsin, bugün bankacılık sektörü kabul edilemez bir vade riski üstlenmiş durumdadır. Geçenlerde, Bankacılık Üst Kurulu'nun bankacılıkta bir likidite sıkışıklığı çıkabileceği olasılığına dikkatleri çekmesi de bu nedenledir.

Ekim ayı sonu itibariyle, Hazine'nin nakit karşılığı sattığı borçlanma senetlerinin ortalama vadesi 15 ay civarındadır. Nakit dışı satılan borçlanma senetlerinin vadesi ise 50 ayın üzerindedir. Ortalama iki ayın altında bir vadeyle fon toplayabilen bankacılık sisteminin Hazine'ye borç vererek yüklendiği vade riski küçümsenemez. Konunun ivedi bir çözümü olmasa da, denetim otoritesi olarak Üst Kurul'un da, borçlanan olarak Hazine'nin de bu konuya çok büyük bir önem vermesi gerekmektedir.

KAMU BANKALARI

Mali piyasalarda bir başka dikkati çeken gelişme de, kamu bankalarının durumlarını düzelttiği söylendiği halde, mevduat piyasasından aldıkları payın yükselmesidir. Kasım ayı sonu itibariyle, kamu bankalarının mevduat pastasından aldığı pay geçen yılbaşına göre yüzde 35'den yüzde 38'e yükselmiştir.

Mevduatlardaki payını artıran kamu bankalarının mevduat bankalarının verdikleri kredilerdeki payı söz konusu dönemde aynı kalmıştır. Kamu bankaları topladıkları mevduatları ne yapmaktadırlar?

Belli ki, kamu bankaları bir şekilde likidite ihtiyacı içindedirler. Bu bankalar ya Hazine'ye daha fazla borç vermektedirler ya da borç vermeye hazırlanmaktadırlar. Amaçları ne olursa olsun, verilerin söylediği, kamu bankaları rekabeti bozan bir unsur olma görüntüsünden henüz kurtulamadıklarıdır.
Yazarın Tüm Yazıları