Mahkeme kararıyla çok kişiyi şaşırttı…

Hayretler içindeyim.

Son haftalarda Anayasa Mahkemesinin  kapatılsın’dan uyarılsın’a doğru oy değişikliğine gittiğini duyuyordum, ancak yine de AKP’ nin kapısına kiliy konulacağı tahminim ağır basıyordu.

Nedeni de çok basit.

Toplum olarak, fevriyiz. Kendi kendimizi gaza getirmekte birebirizdir.

Kızdığımız zaman gözümüz hiçbir şey görmez.

Sonuçlarının ne olacağını düşünmeden hareket ederiz. Karşımızda bir duvar olsa ve sorunu, duvarın yanından geçip çözümleyebileceğimizi bilsek dahi, bu yolu denemeyiz. Tam aksine,  yıkmak için, kafadan duvara saldırırız.

Bu defa da aynı sonucun alınacağını tahmin edenlerimiz çoğunluktaydı. Yine hepimiz, en doğru kararın, orta yolu aramak olduğunu bilmemize rağmen, mahkemenin yapısına bakıp kapanmayı bekliyorduk.

Haşim Kılıç’ın açıklaması çok kişiyi şaşırttı.

Bu defa, belki de ilk defa bir Türk gibi hareket etmedik.

Sağduyulu ve makulü bulduk.

Doğrusunu yaptık.

Mahkemeyi bu açıdan takdir etmemiz gerekir.

Karar, neresinden bakılırsa bakılsın dengeli.

AKP’ yi kapatmak bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülük olacaktı. Ancak çıkan karar, kapanmanın dışında gereken tüm alarm zillerini çalıyor. Bu partiye yeni bir şans tanıyor. Laik’lik ile bir sorunu olduğuna dikkat çeken, eğer bu konuda dikkatli davranılmadığı taktirde, ilerde aynı kapatılma önerisiyle karşı karşıya kalınabileceğine dikkat çekiliyor.

Bu karar, Türkiye’deki düşünme mantığının değiştiğini de ortaya koydu.

Kapatılma durumunda, Avrupa Birliği ile ilişkilerinin nasıl kötüleşeceği, Amerikanın sert tepki göstereceği, Orta Doğu’da ve İslam aleminde itibar kaybedileceği bu oylamayı etkilemiş. Haşim Kılıç’ın açıklamasında “ siyasi konjonktürün oylamayı etkilediğine” dikkat çekmesi, bunun en açık işaretidir.

Türkiye de artık global düşünüyor ve global etkileri hesaplıyarak karar veriyor.

AKP CEPHESİNDE BURUK SEVİNÇ VAR...

AKP’lilerle konuştukça, onların da genelde kapanma beklediğini anlıyorum.

Siz bakmayın, kamu oyuna yönelik konuşmalarında bol bol “ kapanmayız” demeçlerine. Herhalde aksini söyleyemezlerdi. Büyük bölümü partilerinin kapatılacağına ve kendilerini de belirsiz bir siyasi geleceğin beklediğine inanmışlardı.

Kapanma sonrasında A ve B planları dahi hazırdı. Hangi partinin adını alacakları dahil olmak üzere, ayrıntılarıyla herşey düşünülmüştü. Hiç kimse açıklamadı, ancak karar olumsuz çıksaydı, hemen erken seçim kararı alınacak ve halkın oyuna başvurulacaktı.

Kararın olumlu çıkmasına, onlar da hem hayret ettiler, hem de çok sevindiler.

“ Buruk bir sevinç duyuyoruz”demelerine de pek bakmayın. Tehlikeyi atlattıklarından dolayı böyle konuşuyorlar. Açıkça rahat bir nefes aldılar.

Şimdi hemen hemen hepsi, bundan sonrasini düşünmeye başladı bile...

Önemli bir ikilem içindeler.

Muhalefet şimdi “Aklınızı başınıza alın, başınızın üstünde bir demoklesin kılıcı sallanıyor. Eğer aynı adımları atacak olursanız, ilerde tekrar kapatma davası açılabilir” diyor ve sürekli olarak AKP’ nin bir ders çıkarması ve öz eleştiri yapmasını istiyor. Açıkçası, baskısını sürdürüyor. Tabii bu da, yavaş yavaş AKP’deki sinirleri geriyor.

İstedikleri kadar sinirlensinler, AKP’liler kendilerine çeki düzen vermek zorundalar.

Başta liderleri olmak üzere, söylemleri ve genel yaklaşımlarının , bu ülkenin önemli bir kesimi rahatsız ettiğini artık anlamalı. İslami rengi olan uygulamaların kaygı yarattığını ve laik sistemin değiştirilmesinin söz konusu olamayacağını bilmelidir.

Zorlamalara gerek yok.

Her zorlama ters tepiyor.

Her defasında gerilim yaşanıyor.

Yazık değil mi ?

Tamamen AKP’den kaynaklanan son gerilimin bu ülkeye ne kadar pahalıya mal olduğu da açıkça ortada. İyisi mi, gelin yepyeni bir sayfa açalım.