Kuzey Irak'a Erbil’den bakış

Erbil’e ayak bastıktan kısa süre içinde, şehrin günlük ritmine biraz girdikten sonra aynı nükteyi birkaç kez işittim: “Celal Talabani’nin sağlığı yerindeyken bölgede hindi kalmamıştı, hastalandıktan sonra ise koyun kalmadı.”

Haberin Devamı

25 Şubat’ta Süleymaniye’de bir gece vakti aniden hastalanarak Ürdün'ün başkenti Amman’da Kral Hüseyin Sağlık Merkezi’ne kaldırılan Celal Talabani’nin ardından Kuzey Irak’ta o kadar çok kurban kesilmiş ki, bu nükte türemiş. Talabani’nin midesine ve bu arada hindiye düşkünlüğünü, sabah-akşam sofrasından eksilmeyen tek şeyin hindi olduğunu bilmeyen yok. Irak’ın Kürt Cumhurbaşkanı Amman’da hastaneye kaldırıldıktan sonra yayılan bu nükteyi de duymayan kalmamış.

Kürtlerin artık “tarihi” sayılan iki liderinin, (Celal Talabani ve Mesut Barzani’nin) ikisinin birden aynı anda ülke dışında bulunduğu ender anlardan birinde geldim Kuzey Irak’a. Kuzey Irak... Türkiye’deki resmi söylemin bizlerin zihnine ve diline empoze ettiği iki sözcük. Yoksa, burada Kuzey Irak sözcüklerini biz Türklerden başka kullanan pek yok. Buranın, buralılar arasında kullanılan adı Kürdistan.

Haberin Devamı

Nükteden söz açılmışken, daha önceki gelişlerimizde yine burada işittiğimiz bir nükte aklımıza geliyor; 1991 yılında, Körfez Savaşı’nın bitiminden itibaren Saddam’ın kontrolünden çıkan bu bölgede doğan çocukların önemli bir bölümüne “Kürdistan” adı konulmuş. Bunlardan biri, artık bir genç kız, geçenlerde Türkiye’ye Habur’dan giriş yaparken pasaportunu inceleyen Türk görevli yüzüne dik dik bakarak “Senin adın ne diye” sorduğunda, birkaç saniyelik bir tereddütten sonra cevap vermiş: Kuzey Irak!

 

***   ***      ***

 

Bu “Kuzey Irak”ta, Irak bayrağına hiçbir yerde rastlanmadığına bakılırsa Irak’ta olduğunuzu size hatırlatan da pek bir şey yok. Irak’ın başka bölgelerinin, özellikle ülkenin başkenti Bağdat’ın yüz yüze bulunduğu ve yaşadığı sorunlar da “Kürdistan Bölge Yönetimi”nin başkenti Erbil’de ve hüküm sürdüğü bu Irak parçasında, aynı değiller.

Bombalar patlamıyor. İnsanlar, "Bugün sabah evden çıktığımızda akşam dönecek miyiz" gibi kaygılar içinde yaşamıyor. Erbil ve çevresi, iri, yaygın bir şantiye görünümünde. Kalkınma gayreti içinde paspallığını bir türlü atamamış bir Üçüncü Dünya ülkesinde bulunduğunuz görünümünü çok geçmeden ediniyorsunuz.

Haberin Devamı

Erbil’de ve Kuzey Irak’ın genelinde Amerikan askerlerine hemen hiç rastlanmıyor ama “modernleşme” çabaları bir tür “Amerikanlaşma”yı da beraberinde getiriyor anlaşılan; iddialı konut projelerinden birinin adı “Dream City-Rüya Kent". 1200 villa inşaatının yapılmakta olduğu bu alanda, her bir villa 1 milyon dolardan satılmaya başlanmış. “Dream City”nin 2010’da tamamlanması tasarlanıyor. Şehir merkezinde, daha önce görmediğimiz, ışıklar içinde gösterişli bir yeni süpermarketin adı ise “New City.”

İddialı projeler, ışıl ışıl alışveriş merkezleri ve otomobil showroom'ları kimseyi aldatmasın, Kuzey Irak’ta elektrik sıkıntısı had safhada. Elektrik günde iki saat kadar veriliyor. Elektriğin hiç kesilmediği neresi varsa, jeneratörler faaliyette demek. Bu tür hızlı ekonomik gelişme faaliyetinin cereyan ettiği her Üçüncü Dünya köşesinde olduğu gibi, burada da “yolsuzluk” söylentileri almış yürümüş.

Haberin Devamı

Bölgenin ilerde ayakta kalması büyük ölçülerde, toprağın üzerindeki ekonomik faaliyetten ziyade, altındaki potansiyel zenginliğe dayalı: Petrol ve doğalgaz. Erbil çıkışlı bir değerlendirmede, “Irak’ın Kürdistan bölgesi Hazar ve Kuzey Denizi petrol ve gazına rekabet edecek potansiyele sahip” satırlarını okuyorum. Bir İskoç araştırma merkezinin değerlendirmesinde şu satırlar da dikkate değer:

“Bölgenin toplam rezervlerine ilişkin spekülatif tahminler, 12 milyar ile 45 milyar varil petrol ve 30 trilyon metreküp gaz arasında ve bu da Kürdistan’ı Hazar ve Kuzey Denizi gibi zengin üretici bölgelerle aynı düzeye getiriyor.”

Anlı şanlı Kerkük havzasının üretim alanındaki işlenebilir petrol rezervinin 12 milyar varil olduğu hesaplanırsa, Kerkük bu bölgeye dahil olmasa da Kuzey Irak’ın ikinci bir Kerkük potansiyeline sahip olduğu sonucu çıkarılabilir.

Haberin Devamı

Bu alanda, şimdilik, somut sonuçlar elde etmiş olan iki uluslararası şirket var: Biri bir Kanadalı ortakla çalışan Türk şirketi Genel Enerji ve bir de Norveç şirketi. Genel Enerji başı çekiyor. Erbil’in güneydoğusundaki Taktak bölgesinde açtığı iki kuyudan günde 60 bin varil petrol çıkarabilecek durumda. 1 milyar varillik bir rezervin üzerinde çalışıyor. Türkiye’nin toplam üretiminin günde 42 bin varil olduğu hesaplanırsa bu rakamlar daha da anlam kazanıyor.

 

***            ***            ***

 

Yukarıda alıntı yaptığım İskoç araştırma merkezinin değerlendirmesinde şu satırları da izleyelim: “Bölge, ham petrolü ülkenin geri kalan kısmına ve Suriye ve Türkiye gibi komşularına nakletmek için gerek rafineriler ve gerekse boru hatlarına ulaşabilmek açısından çok iyi bir konumda bulunuyor. Ama iki belirgin zorlukla yüz yüze: Suriye, Türkiye ve İran, Irak Kürtlerinin bugünkünden daha da ötede bir bağımsızlık elde etmelerinin kendi (Kürt) nüfuslarını da bağımsızlığa özendireceğinden korkuyorlar. Ve federal petrol yasasında bir uzlaşmaya ulaşılmış olmakla birlikte, Kürdistan Bölge Yönetimi ve Bağdat’ın, başta petrol gelirini dağıtım mekanizmalarını oluşturmak olmak üzere, petrol üretim kontratlarının imzalanması ve işletilmesi yetkilerine ilişkin bir dizi ayrıntı üzerinde hâlâ anlaşmaya ulaşmaları gerekiyor.”

Haberin Devamı

Bu “zorluk”lardan ikincisinin aşılması -aşılabilirse- 2007 yazını bulacak gibi. Yeni Irak Petrol Yasası’nın Irak parlamentosundan çıkması için “en iyimser” tahmin, mayıs sonu.

Kürdistan Bölge Parlamentosu Başkanı Adnan Müfti, Türkiye’yi “ekonomik gelecek” açısından birinci derecede ilgilendiren -ilgilendirmesi gereken- “Kürt Federal Bölgesi Petrol Yasası”nın ne zaman çıkacağına ilişkin sorumuza, “Hazır. Bağdat’ta Irak Petrol Yasası çıkar çıkmaz” cevabını verdi.

Gelelim, birinci ve asıl “zorluğa”... Türkiye’de “Kuzey Irak” dendiğinde, önceliğin “ekonomik ufuklara verilmediğini biliyorum. Türk kamuoyundaki algılama bakımından “güvenlik”le ilgili “siyasi” sorunumuz daha öncelikli. Burada, “Kuzey Irak”ta da öyle. Farklı mercekten baksalar da aynı öncelik burada da geçerli.

Devamı gelecek...

 

 

Yazarın Tüm Yazıları