Kuzey Irak Diyarbakır hattında Ankara

GEÇTİĞİMİZ hafta Süleymaniye ve Erbil’de, Kuzey Irak’ın Türkiye’de yürüyen çözüm sürecinin neresinde durduğunu öğrenme şansım oldu.

Haberin Devamı

Önümüzdeki hafta ise Nevruz. Bu kez Diyarbakır’da BDP ve HDP’nin ve bölgenin nabzını tutma fırsatım olacak.
Kuzey Irak ve Diyarbakır arasında ise Ankara’nın çözüm sürecinin neresinde olduğunu öğrenmek istedim. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, malûm, Kürt açılımını inşa eden en kilit hükümet yetkilisi. Barış sürecinin hangi evresinde olduğumuzu ve seçim sonuçlarından etkilenip etkilenmeyeceğini öğrenmek istiyorum kendisinden...

*

İLK sorum tabii ki çözüm süreci üzerine. Beşir Atalay, sürece çok önem verdiklerini, kesin bir kararlılıkla devam ettiklerini ve hiçbir şekilde sekteye uğratmayacaklarını söylüyor. Dağdakilerin inmesiyle ilgili düzenlemeler ise sırada. Barış sürecinin taşıması gereken tüm özellikleri taşıyacağının da altını çiziyor.

*

LAF lafı açtıkça, söz ister istemez son gelişmelere geliyor.
AKP’nin yaptığı yasal düzenlemeyle azami tutukluluk süresinin 5 yıla indirilmesi ardından meydana gelen tahliyeleri konuşuyoruz. Dink cinayeti ve Malatya katliamı sanıklarının tahliyelerinden dolayı çok üzgün olduğunu belirterek başlıyor söze. Peki, düzenlemeye “adam öldürme” suçu gibi istisnalar eklemeyi düşünmüşler mi? 5 yılın uzun bir süre olduğunu, Yargıtay’ın davaları daha hızlı sonuçlandırması gerektiğini söylüyor.
AKP bu durumu değiştirmek için bir şey yapacak mı? Buna yönelik hukuki bir çalışmaları yok şu anda. Yine yargının davaları hızlandırması gerektiğini vurguluyor.
Yargıyı suçladığı bir diğer nokta da, davaları ayrı ayrı yürütmek yerine Ergenekon davası altında birleştirmiş olması. 150-200 kişinin daha tahliye edileceğini ekliyor.
Bu tahliyelerin Ergenekon örgütünün varlığını ve davanın önemini değiştirmediğini ise özellikle vurguluyor.

*

İNTERNET yasası gibi toplumda ve dışarıda tedirginlik yaratan hukuki düzenlemeleri soruyorum. Bu tür yasal düzenlemelerin konjonktürden etkilendiğini, amacın bireyi korumak olduğunu söylüyor.
Peki, bu sert atmosfer ne zaman bitecek? “30 Mart akşamını bekleyin” diyor. AKP-Cemaat mücadelesinin kazananı o gün belli olunca, ortamın yumuşayacağını söylüyor. Ancak yine o günle birlikte Cemaat’e yönelik hukuki bir sürecin başlayacağını da ekliyor. Ya Fethullah Gülen için kırmızı bülten çıkarılması söz konusu mu? O konuda yorum yok.
Bu atmosferi değiştirmek için AKP’nin ne yapacağını soruyorum. AB sürecini, demokratikleşme paketlerini ve çözüm sürecini öncelikleri olarak sıralıyor. Laik kesime ve Alevilere yönelik bir paketin de olgunlaştırılmakta olduğunu söylüyor.

*

KONU ister istemez seçimlere geliyor. Gündemin % 60-70’ini genel siyaset oluşturduğu için, bu seçimin “yerel seçim ötesinde” bir anlam taşıdığını ve sonucun genel seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerini belirleyeceğini söylüyor.
Seçim tahminleri ise şöyle: Yerel seçimde oy oranlarının % 45’in altına düşmemesini, genel seçim için tahminde bulunmak için erken olsa da % 49 oy oranı bekliyor.

*

SON olarak, Gezi’yi konuşuyoruz. Geçtiğimiz günlerde, Gezi’de çadırları yakma emrini Başbakan’ın vermediğine dair bir haber yayınlandı. Başbakan da yalanlamadı. Bunu hatırlatınca, Atalay, Gezi’de ilk 3 gün polisin uyguladığı şiddeti onaylamadıklarını ve çok yanlış bulduklarını söylüyor. Olayları o ilk 3 günün körüklediğini ekleyerek.

Haberin Devamı

Berkin...

Haberin Devamı

Beşir Atalay’la görüşmemiz, Berkin Elvan dünyaya veda etmeden bir gün önce gerçekleşti. Hükümeti, Berkin’in faillerini bir an önce yakalayıp cezalandırmaya, ailesi başta olmak üzere bu konuda duyarlılığı olan herkesi kucaklamaya ve Gezi’de şiddet uygulamış olan tüm polislere karşı tutum almaya davet ediyorum.

Yazarın Tüm Yazıları