Korkmaz, Sönmez, Sancak...

MAÇA giderken bir avantajımız vardı, Hürriyet’in binasının stada 10 kilometre kadar uzaklıkta olması.. Biz maçtan 45 dakika önce yerimizi alırken karşılaşmanın 20. dakikasında stada girebilen 10-12 gazeteci saydım.. Bazıları 18.30’da çıkmıştı yola ama nafile..

Maça gitmenin en keyifli yanı yol arkadaşlarınızla anılarınızı paylaşmaktır herhalde.. Benim de iki koyu Galatasaraylı yol arkadaşım vardı.. Biri Seçkin Ağabey (Türesay), diğeri İnsan Kaynakları Müdürümüz Sancak Basa..

Araya bir Fenerli’yi alıp Şampiyonlar Ligi maçına gitmenin heyecanını yaşamak istercesine sözü dönüp dolaştırıp geçen sezonun son haftasına getirip durdular.. Hatta Sancak bütün gün gazetedeki Fenerbahçeliler’i nasıl çıldırtma taktiği uyguladığını anlattı. "Bak Sancak", dedim, "Üzerime gelme, elimde kalem var yazarım." İkna olmadı.. Ben de yazıyorum işte..

Belki de hayatımda seyrettiğim en sıkıcı Şampiyonlar Ligi maçlarından biri olduğu içindir.. Belki gerçekten Galatasaray’ın kazanmasını istememe karşın, sahadaki futbolcuların yüreksiz oyunundandır.. Belki de oldum olası bu stada alışmamam yüzündendir, futbol yazmak gelmedi içimden..

Sancak’ın 6 aylık bir oğlu var.. Doğal olarak Galatasaraylı.. Ama konum o değil.. Konu bebeğin ismi.. Sancak babasının ismini vermiş, Korkmaz koymuş ufak Cimbomlu’ya.. Kendi ablasının ismi de Sönmez’miş.. Bütün isimler İstiklal Marşımız’dan geliyor.. Korkmaz, Sönmez, Sancak..

Ayaklar titredi

O isimleri duyunca yıllar önce Hıncal Uluç’un yazdığı bir yazı geldi aklıma.. "Neden Korkma demişti Mehmet Akif" diye başlıyordu.. Çünkü korkuyorduk Avrupalı’dan.. Ayaklarımız titriyordu.. O korkuyu Galatasaray’ın Avrupa maçlarıyla attık üzerimizden.. Galatasaray öğretti bize Avrupa’yı yenme duygusunun güzelliğini..

Artık hakkı yok Galatasaray’ın geri gitmeye.. Bakın karşısındaki takıma.. Dünya ikincisi Fransa’nın lig ikincisi.. Ne futbol oynuyor ki? Bakın İtalyan hakeme? Bizim 30 yaşındaki gencecik, pırıl pırıl isimlerimizden çok mu iyiydi dün?

Gerets hata yapmış, yanlış onbir çıkarmış bunlar olabilir.. Beni üzen Kiev gibi eleyebileceğimiz bir takıma elendikten sonra, Bordeaux gibi yenebileceğimiz bir takımı yenememek.. Beni üzen 74 dakika ofansif 5 adamla oynadıktan sonra son 15 dakika iki hücumcuyu çıkarıp iki savunmacıyı almayı akıl etmek.. Önce orta sahayı ele geçirmek gerek modern futbolda.. Sonra organize olup hücum etmek.. Korkmamak demek, delice saldırmak, aynı tip 5 oyuncuyu yan yana dizip İnamoto’yu yalnız bırakmak değil..

Farkına varmak

İlk yarı rüzgarı arkasına alıp 6 şut attı Galatasaray.. Hiçbirinde kaleyi tutturamadı.. Rakip seni kilitler, akın yapamazsın.. Ortalar da dışarı gidebilir.. Ama çektiğin şutları tuttur be kardeş.. Sevindir stada gelen 60 bin taraftarını..
İkinci yarının hemen başında Galatasaray bu kez savunmada dağınıktı. Micoud’nun yararlanamadığı pozisyon dışında Sabri’nin ters kademeye girerek önlediği bir akın var ki, her an yenik duruma düşebilirdik.. Son saniyede Necati’nin kaçırdığı golle de saç baş yolduk..

Hakan yoktu, tek hava topu alamadık.. İkinci yarı futbol yoktu galibiyet alamadık.. Umarım kalan 5 maçta daha iyi oynar Galatasaray.. Umarım her maç ayrı takım sahaya süren Gerets bu takımın asıl hedefinin Avrupa olduğunun farkına varır..
Yazarın Tüm Yazıları