Kılıç kalkanlı petrol satrancı

BİZDEKİ son hükümet değişikliği ile Kuzey Irak petrolleri arasında bağ var mı, yok mu?

İlk bakışta, hafif hastalıklı bir gözlem. İflah olmaz bir kuşku gibi. Yine de, siz siz olun ve her türlü ihtimale kapıları açık tutun. Köprülerin altından çok sular geçtiğinde, sizin kuşkunuz, bir de bakmışsınız ki, doğru çıkıyor.

Kuzey Irak petrolü önceki günden itibaren Kerkük-Yumurtalık hattıyla Türkiye üzerinden ihraç edilmeye başlıyor. İlk etapta günde 60 bin, ay sonunda 100 bin, yıl sonunda 250 bin varil.

Kuzey Irak’tan petrol akarken, Bağdat ve Ankara’da kulisler dalgalanıyor. Petrol merkez olmak üzere, bizdeki hükümet değişikliğinden PKK terörüne kadar uzanan senaryolar piyasaya dökülüyor.

BAKAN Şİİ OLUNCA

Yumurtalık’a petrol vanasını açarken, Irak Cumhurbaşkanı Talabani ile Kuzey Irak Yönetimi Başkanı Barzani dünya basınına, aralarından su sızmadığını gösteren pozlar veriyor.

İlgisi yok. Gerçek çok başka ve çok yönlü.

Irak merkezi yönetiminin Petrol Bakanı Şehristani Şii, Kürtlere uzak. Petrol Bakanı ama, petrol yasasını bir türlü çıkarmıyor. Kuzey Irak petrolleri üzerinde merkezi Irak yönetiminin denetimini elinde tutmak için, çıkarmıyor.

Türkiye Kuzey Irak’ta petrol ve doğalgaz ile ne zaman ilgilense ve hatta anlaşmaya varsa, Bağdat hemen karşı çıkıyor, "Kuzey Irak’la anlaşmanız geçersizdir, biz kabul etmiyoruz".

Türkiye yine de, hem Bağdat, hem Kuzey Irak yönetimi ile iyi geçinme politikasında.

BAYKUŞLARA RAĞMEN

Petrolün şimdi Kerkük’ten Yumurtalık’a akması Şirin’e kavuşmak için, Ferhat’ın dağları delmesi gibi, bir zamanlar bir hayal. Projenin akıllı uslu olmayışından değil. Proje üstünde uçan baykuşların haddi hesabı yok.

Herhangi bir projenin bu bölgede mantıklı, verimli, karlı olması bir şey ifade etmiyor. Bu bölgede her proje önce siyasi satranç seferine çıkıyor.

Bölgedeki bazı ülkeler ile bazı Avrupa ülkeleri Türkiye’den rahatsız:

1-TPAO’nun ihalelere girmesi onları rahatsız ediyor.

2-Kerkük ve Musul petrolleriyle ilgili olarak, Türkiye’nin Türkmenlerle görüşmesi onları rahatsız ediyor.

3-Yabancılar petrolün Türkiye yerine Suriye üzerinden akmasında ısrar ediyor.

Ama, petrol yine de, Türkiye üzerinden taşınıyor. Baykuşlara rağmen.

SÜREKLİ DİKKAT

Proje kabul edildiğinde bir şey oluyor. PKK terörü yeniden tırmanıyor.

Projenin hayata geçmesine artık günler kala, yine bir şey oluyor. Türkiye’de hükümet değişiyor. Bu satırı açmayı şimdilik ileriye bırakıyorum. Bir önceki satıra dönüyorum.

Kuzey Irak yönetimi Türkiye ile kılıç, kalkan oynuyor. Bize karşı zaman zaman PKK kılıcı, zaman zaman kalkan vaziyeti.

Petrolün Türkiye üzerinden akacağı kesinleşince, "ortalık, sandığınız gibi, o kadar da süt liman değil" mesajı içeren, terör saldırısına destek veriyor. Amerika petroldeki ilgisini yeniden vurguladığında ve Türkiye ile teröre dönük istihbaratı paylaştığında, Kuzey Irak aniden göğsünü bize siper ediyor. Güvensiz bir durum. Sürekli dikkat vaziyeti.

Petrol fiilen kim ihraç edecek? Türk firmaları arasında müthiş bir rekabet yaşanıyor. Bence, bu rekabetin siyasal yansıması var.

Petrol bu bölgede hiçbir zaman tekin değil. Yüzyıldır değil, şimdi de, değil.

Medyaya güven hiç olmadığı kadar yüksek

KAHVEDE, otobüste, tramvayda, siyasi toplantıda olaylar karşısında en kolay ve en çabuk bulunan bir suçlu var:

Medya.

TV’ler ve gazeteler zaman zaman bütün kötülüklerin anası. En başta da, bazı politikacılar için.

Eleştirilere ek olarak, kurumlara güven anketlerinde, medya uzun süredir gerilerde.

Son olarak Prof. Dr. Yılmaz Esmer’in araştırmasında, kurumlara güven sorusu da yer alıyor. Yine Yılmaz Esmer’in araştırmalarında, yıllar itibariyle ve bugün durum şu.

Medyaya güven 1990’da yüzde 36, güven 1997’de yüzde 31’e düşüyor.

2009’da son ankette ise, medyaya güven yüzde 45’e yükseliyor.

Bırakın 1990’ı, yani son yirmi yılı, son otuz, kırk yılda bile, medyaya güven bu ölçüde yüksek değil.

Her fırsatta medyayı suçlayan, medyaya karşı kampanya açan politikacıların kulakları çınlasın.
Yazarın Tüm Yazıları