Karpuz dün koptu geldi

AKYAKA'da bakkal manav karışımı bir marketten alışveriş yapıyoruz.‘‘Kapruz iyi mi?’’ sorusunu, gözlüklü zarif hanım satıcı şöyle cevaplıyor:

‘‘Dün koptu geldi, geçik değil, belki biraz pembedir.’’

Dilin yerel tadı beni öylesine zevklendirdi ki, karpuz kabak çıksa da üzülmem. Akyaka çarşısında fırına uğramadan geçemedik, sıcak ekmeğin kokusu köyü sarmış.

‘‘Karpuz dün koptu geldi.’’

Yazarların, şairlerin dil coğrafyası konusundaki ısrarlarını birden güneşin altında bir kez daha düşünüyorum. Dil daüssılasının bir edebiyatçı açısından nasıl dayanılmaz bir acı olduğunu anlamak için edebiyat tarihinden örnekler vermeye gerek var mı?

Her mekánda, orayı yaratan birine mutlaka selam ve sevgi gönderilir. Çünkü orası onun adıyla özdeşleşmiştir.

Nail V.'nin yaptığı evler bir beldeye doğanın/doğallığın bütün güzelliğini taşta, tahtada toplamış. Nail V.'nin yaptığı köy evleriyle Ağahan Mimarlık Ödülü'nü aldığı törende ben de vardım. Ona yarattığı güzellikler içinde uzun ömürler dileyelim.

Akyaka'dan Akbük'e giden yolda insan yeşil ve mavi üzerine çeşitlemeler yapar. İyi şairlerin şiirlerini taramalı, bu orman yoluna asmalı.

Sol tarafımız çam ve deniz, sağ tarafımız çam. Yağmur sonrası buraya gelip, kozalakları toplayıp, çam kokusunu içime çekmek isterdim.

Sabah erken Rodos'tan Marmaris'e geldik, tekneyle. Rodos'un mimari dokusu Marmaris'in ormanları, hangisini özleyeceğim acaba?

Avrupa Birliği, Rodos'taki kütüphaneleri, tarihi binaları koruma altına almış...

Ya bizimkiler?...

Tarihimiz para ve yardım bekliyor. Türkiye'de meydansızlıktan hep yakınırım. Rodos'ta meydan özlemimi giderdim. Meydana bakan kahvelerde oturdum, meydanda şarkı söyleyen, aşk yapan gençleri gözlemledim ve kendimi hayatın meydanında buluverdim.

Her yazının bir müziği olmalı. İster kulaklarınızda, ister belleğinizde, ister yüreğinizde. Ben bu yazıyı yazarken Manos Hadjidakis'in piyano için yaptığı besteleri dinliyorum. Solo piyanoda hem yalnızlığı yaşıyorum, hem de bir deniz kabuğunun güzelliğine övgüyü dinliyorum.

Ülkü Tamer, ‘‘Güneş topla benim için’’ demişti.

Herkes için topladım.

Shakespeare ustaya kulak verdiğim için.

‘‘Nice yazlardan sonra kaygılarımızın kışı’’ gelmesin diye.
Yazarın Tüm Yazıları