Kadın okur yazarlığının Çin ekonomisine katkısı

ABD’nin ve belki dünyanın önde gelen Çin uzmanlarından Dr. Nicholas Lardy İstanbul’da.

İş Yatırım’ın ‘Geniş Acı’ toplantıları çerçevesinde gelen Dr. Lardy dün sabah kahvaltısında bir grup gazeteciyle birlikteydi.

ABD-Çin İlişkileri Ulusal Komitesi Yönetim ve Yürütme Kurullarında görevli olan, ayrıca ABD Dış İlişkiler Konseyi olan Lardy’nin son kitabı ‘Çin’i Global Ekonomiye Dahil Etmek.’

İlk kez İstanbul’a gelmiş olan Dr. Lardy, İş Bankası gökdeleninin 40. katından şehri Seul’e benzetiyor.

‘Çin fırsat mı, tehdit mi’ diye konuşmasına başlayan Dr. Lardy her iki şıkkın da geçerli olduğunu söylüyor.

Yirmi yıl öncesine kadar global ekonomide yüzde 0.6 payı olan Çin bugün 3 büyük oyuncudan biri.

Çin ekonomisini güçlü kılan faktörlerden biri yabancı şirketler.

Yabancı şirketlerin Çin ekonomisindeki payı yüzde 25.

Bu Japonya ile Çin arasındaki en önemli farklılıklardan biri.

Çin yabancı yatırımcılara açık, Japonya kapalı.

Yabancı yatırımcı derken sadece Avrupa ve Amerikan şirketlerini düşünmemek gerek.

Zira en büyük yatırımcılar Asyalı: Tayvan, Güney Kore, Japonya gibi.

Bu ülkelerin yatırımlarının çoğu ihracata yönelik.

Bazı yabancı yatırımlar ise tamamıyla iç piyasayı hedefliyor.

Örneğin Volkswagen kesinlikle ihracat yapmıyor iç pazara yönelik üretim yapıyor.

General Motors, Siemens, Motorola’nın da iç pazara yönelik üretimleri var.

Çin’in milli gelirinin yüzde 35’i ihracattan.

Beş yıl önce oyuncak, ayakkabı gibi ürünler ihracatta ön sıralarda iken şimdi giderek bilgisayar, cep telefonu gibi teknolojik ürünler öne geçiyor.

Dünyanın en büyük mikro dalga fırın üreticisi de Çin’de.

Çin şirketleri de globalleşme arzusunda.

Peki tekstil sektöründe durum ne?

Dr. Lardy’nin verilerine göre, Çin’in dünya ihracatında hazır giyimdeki payı neredeyse yüzde 25’e yakın.

Çin’in bu sektörde Türkiye için arz ettiği tehdide gelince, Dr. Lardy Türkiye’nin bazı avantajları olduğunu düşünüyor.

Endüstrisini modernleştirmiş olması, Avrupa gibi bir pazara yakınlığı gibi.

Çin’in en büyük avantajı ucuz iş gücü.

Bunu hepimiz biliyoruz...

Ancak benim aklıma şimdiye kadar gelmemiş olan bir avantajdan daha söz ediyor.

Eğitim meselesi...

Çin halkının çoğu iyi eğitimli dolayısıyla kırsal kesimden şehre bir fabrikaya çalışmaya gittiğinde kısa bir eğitimden sonra işi kavrıyor.

Çin ekonomisinin verimliliği buna bağlı.

Özellikle kadınların okur yazar olmaları (Hindistan’dan iki kat fazla da verimliliği artırıyor.

Çin örneği kadın eğitiminin ne denli önemli olduğunu kanıtlıyor galiba.

Fazıl Say’ın Ahdamar Projesi

DÜNKÜ
Hürriyet’in sürmanşetini gördünüz.

Türkler ve Ermeniler ‘birbirimize kız vermeyiz’ diyormuş...

Bu yüzyıllardan beri böyle... Sonbahar aylarında ziyaret etme fırsatını bulduğum Van’daki Ahdamar Kilisesi de bu bakışı yansıtan bir efsaneyi barındırıyor.

Ahdamar Kilisesi’nin papazının kızı bir Türk gencine aşık.

Türk genci her gece yüzerek kilisenin bulunduğu adaya çıkıyor ve sevgilisiyle buluşuyor.

Karanlık sularda yolunu aydınlatan genç kızın ada sahillerinde tuttuğu fener. Ancak papaz bir gün bu aşk hikayesini öğreniyor, kızının elinden feneri kaparak delikanlıyı kayalıklara doğru sürükleyerek ölümüne neden oluyor.

Bu efsaneden çok etkilenen Fazıl Say şimdilerde bir Ahdamar Projesi üzerinde çalışıyor.

Say bu efsaneyle ilgili bir bale müziği besteleyecek.

Projenin sürprizi ise orkestra şefinin Fazıl Say’ın yakın arkadaşı Amerikalı Ermeni George Pehlivanyan olması.

Konak Meydanı’ndaki yağmur suyu şaşkın değil

AYDIN Doğan ‘Kent Mimarisi, Kent Dokusu’
ödülü 34 proje arasından ‘İzmir Konak Meydanı ve Çevresi Düzenleme Projesi’ ve ‘Kastamonu Tarihi Kent Dokusu İyileştirme Çalışmaları’ arasında paylaştırıldı.

Konak Meydanı’nı düzenleyen EPA Mimarlık, Şehircilik, İnşaat şirketinin sahibi mimar Ersen Gürsel.

Gürsel,
daha önce Sultanahmet ve Kariye çevrelerinin düzenlenmesinde önemli rol oynamış.

İzmir Konak Meydanı 1 yıl, 6 ay gibi kısa bir sürede tamamlanmış.

Kadıköy Meydanı’nın üç katı bir alan düşünün.

Fotoğraflarından gördüğüm kadarıyla tasarımıyla, ışıklandırma sistemiyle, peyzaj mimarisiyle, malzemelerinin kalitesiyle her şey dört dörtlük.

Ersen Gürsel’e bu başarının püf noktasını sordum.

‘Ahmet Piriştina’nın ekibi başından beri işi sahiplendi. Projenin nasıl uygulandığını adım adım takip etti ve en önemlisi denetledi’ diyor.

Denetleme gerçekten işin püf noktalarından biri.

Bizim Kadıköy sahil şeridinin neredeyse 15 yıllık yap-boz serüvenini düşünüyorum da...

Oradan sorumlu olan Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Park ve Bahçeler Müdürlüğü iş verdiği müteaahhitleri acaba neden hiç denetlememiş?

Ersen Gürsel’in anlattığına göre, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Hasan Fehmi Mani ve ekibi geceleri çalışmalar durduktan sonra tek tek taşları kontrol edermiş.

Kötü taşları boya ile işaretlenirmiş.

Bu yüzden tek bir taş eğri, büğrü konmamış.

Gürsel’in bunları anlatırken ‘Yağmur yağdığında Konak Meydanı’ndaki sular şaşkın değil’ demesi ne hoş...

Biz ki İstanbul’da nereye gideceklerini bilmeyen suların yol açtıkları birikintilerinden bunalmışız. Peki İzmirliler yeni meydanlarından memnunlar mı?

Memnunlar zira Konak Meydanı ‘kaybetmiş olduklarını bulma’ anlamında.

1955 yılına kadar burada meydan var. Sonradan yok olmuş...

Meydanı yeniden düzenleme projesi yapılırken İzmir üzerine ne kadar sosyal, kültürel ve tarihi kitap varsa okunmuş...

Zaten meydan eski izleri üzerine yeniden inşa edilmiş.

Eskiden denizin olduğu yerde şimdi fıskıyeler var.

Neticede İzmirliler hem bir meydana, hem anılarına kavuşmuş.
Yazarın Tüm Yazıları