İştahsız ve sıkıcı

GALATASARAY, dünya askerlik tarihine geçecek türden bir savunma planıyla (bakınız Kanije, bakınız Haliç’e zincir çekme vb.) sahaya çıkan bir rakibe karşı ilk yarı boyunca çok zorlandı.

Haberin Devamı

Bu savunmayı aşmak için gerekli hamleleri yapamayacak kadar yorgun gözüken sarı kırmızılılar, ilk yarıda -atıyorum- 300 pas yaptıysa, bunların 250 tanesi stoperler arasındaydı herhalde...
Bulduğu iki pozisyonda da direklere takılan Galatasaray’ın aradığı gol için 47 dakika ve bir duran top gerekti.
Zaten duran top dışında bir gol çıksaydı şaşardım.
Kornerden gelen ve ceza yayı üzerine seken topa Emre’nin vuruşu ve kaleciden dönen bu topu yılın gol makinesi Umut’un takip etmesi çok şıktı açıkçası.

Sıkılarak izledik

Golden sonra biraz açıldı Mersin ekibi fakat Galatasaray bu süreçte skoru geliştiremedi.
Hamit ve Umut dışında pek de iştahlı bir gün yaşamayan lider, bir kornerde, “Yine mi duran top!” dedirtecek şekilde golü kalesinde gördü.
Nobre’nin goldeki kurnazlığı, topa hareketleniş şekli ve kafa vuruşu maçın çok ama çok nadir güzelliklerinden biri olarak hatırda kalacaktır; tabii bu sıkıcı maçı hatırlamak isteyen çıkarsa...
Mersin İdmanyurdu, beraberliğe yeniden kavuştuktan sonra yine bunaltıcı savunma pozisyonunu aldı.
Bir pazar akşamı, hafiften içi geçen futbolseveri derin uykular diyarına yollayacak sıkıcılıktaki maç, “Başlamasa da olurmuş” dedirterek böylece sona erdi.
Esneye esneye, sıkıla sıkıla izledik işte, hepimize büyük geçmiş olsun!

Yazarın Tüm Yazıları