İsmet Solak: Tınaz tersten mi savruluyor?






İsmet SOLAK
Haberin Devamı

CHP, değişik haberlerle gündeme geliyor. Ve CHP'ye kan aranıyor. Bu arayış, Atatürkçü Düşünce Derneği bölge toplantılarına da yansıyor.

Arkadaşlar hálá, halkın geçen ay Kayseri'deki müthiş ilgisini anlatıyor.

CHP'ye gönül verenler, Atatürkçü Düşünce çizgisinde çözüm arıyorlar. CHP yönetimi ise FP ve ANAP kökenli politikacılarla plaform oluşturuyor.

* * *

Yılların CHP'lisi Mustafa Kemal Palaoğlu Kayseri'de patlıyor. Kendisine yöneltilen, ‘‘IMF kıskacındaki Türkiye; AB bekleme odasında adeta tutsak edilen, her gün ve her konuda biraz daha bağımlılaşan Türkiye karşısında CHP'nin asıl tavrı ne olmalıdır?’’ sorusuna şu karşılığı veriyor:

- Halkımız, CHP'den, tarihindeki gibi tam bağımsızlıkçı, anti-emperyalist bir ses bekliyor... Halkımız, küreselleşme konusunda kuruluşundaki devrimci ve temel felsefeye uygun, açık ve seçik namuslu tavırlar bekliyor.

Palaoğlu, Akşehir'deki konuşmasında yerel bir sorunu örnek alıyor:

- Buğday üreticimiz Konya'da her yıl, hükümetlerin verdiği buğday fiyatını beğensin beğenmesin, gene de hasat bayramı yapardı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez, 2000 yazında bayram yapmadı. Çünkü biliyordu ki, buğday fiyatlarını, düşük de olsa kendi hükümetleri veriyordu. Ama 2000 fiyatlarını IMF verdi... Bunun acısını gördü ve hissetti.

Salon inliyor... Yer yerinden oynuyor. Palaoğlu, devam ediyor:

- Ey Akşehirliler, Ey Konyalılar! Eğer ben CHP Genel Başkanı olsaydım, 2000 yılı buğday hasatında, bütün çiftçilerimizi ve örgütümüzü Konya'da toplardım... Üstü, siyah bir örtü ile örtülmüş bir biçer-döverin üzerine çıkardım ve şunları söylerdim: ‘‘1920'de Bursa düşman eline düştüğünde Ankara'da TBMM kürsüsünün üstüne bir siyah örtü örtüldü ve buna ‘Pûşide-i Siyah' dendi. Ve o Meclis, Bursa kurtarılıncaya kadar o örtü orada kalacak dedi ve öyle de oldu. İşte ey Türk çiftçisi! Bu siyah örtü de, Anadolu buğdayının kaderi IMF'nin elinden ve tasallutundan kurtarılıncaya kadar burada duracak!’’ Ben, CHP Genel Başkanı olsam böyle yapardım...

Bir vatandaş ağlayarak Palaoğlu’na yaklaşıyor:

- Beyim; tane de burda, sap da, saman da. Tınazı tersten savuruyorlar!

* * *

Palaoğlu, şimdi her gittiği yerde şunları anlatıyor:

- Atatürk, 1923 yılının ilk günlerinden itibaren, Anadolu'da halkla temaslar yaptı. Bir parti kuracağını ve adının ‘Halk Fırkası’ olacağını söyledi. 18 Ocak 1923'te İzmit'te halka şu unutulmaz cümleyi ifade etti: ‘‘Öyle bir fırkanın ruhu aslisi, istiklál-i tam ve bilá kayd-ü şart hakimiyet-i milliyedir.’’ Ruhu budur... Bu parti, ruhunu mu sattı?

- Ey CHP'liler! Partinin sahibi millettir, sizsiniz. Partinin ideolojisi de budur. Atatürk'ün o cümlesinin bugünkü dille ifadesini derhal ve hiç tereddüde düşmeden, partinin illerde ve ilçelerde bütün binalarının dış cephesine kocaman harflerle yazınız. ‘‘CHP'nin asıl ruhu, tam bağımsızlık ve kayıtsız, şartsız ulusal egemenliktir.’’ Duvarlara kazıyınız... Göreceksiniz neler olacak, neler... Yeni bir çığır açılmış olacak!

Yazarın Tüm Yazıları