İlk işi sizi boşamak olmalı

GENEL yayın yönetmenliğinden ayrıldıktan sonra bir karar aldım.

Haberin Devamı

Türkiye’nin her yerinde, isteyen iletişim fakültelerinde, öğrencilerin önüne çıkıp, sorularını cevaplayacağım.

Bu, bir anlamda, 20 yıllık yöneticilik döneminin hesabını vermek olacak.


Daha doğrusu, hesabını verebileceğim ve veremeyeceğim olaylarla, geleceğin gazetecilerine 20 yıllık tecrübemi aktarmak istiyorum.

* * *


Bunun ilkini geçen cuma günü, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde, 500’e yakın öğrencinin önünde yaptım.


Bir gün önce bir arkadaşım, “Üniversite öğrencilerinin karşısına çıkanlar hep zor durumda kalıyor. Yuhalanmaktan korkmuyor musun” diye sordu.


“Hayır, hayatım boyunca yaptığım hiçbir işte yuhalanmaktan korkmadım”
dedim.


Üç saat boyunca, canlı, soru soran, itiraz eden, eleştiren bir öğrenci topluluğunun sorularına cevap verdim.

Haberin Devamı


Başlamadan önce kısa bir konuşma yaptım ve “İstediğiniz her soruyu en sansürsüz şekilde sorun” dedim.


Üç saat boyunca bana her türlü soru soruldu. Bazıları soruydu, bazıları ise öğrencilerin manifesto gibi görüşleri.


Size bu sorulardan bazılarını ve verdiğim cevapları özetleyeceğim.

ERGENEKON SORUSU

Elinde “Zaman” Gazetesi olan bir öğrenci, Ergenekon davası boyunca yaptığımız yayıncılığı eleştirdi.


Şu cevabı verdim:


“Ergenekon’da ne yazık ki, gerçeklerden çok önyargılar konuşuyor. Bakın, sizin soruyu soruş biçiminizden anlıyorum ki, bir kısmı daha henüz iddia haline bile gelmemiş konuların kesinlikle doğru olduğuna inanıyorsunuz. Ben, Ergenekon’da çok ciddi çeteleşme iddialarının bulunduğuna inanıyorum. Ayrıca bazı darbe girişimlerinin yapıldığına dair işaretler de var. Ancak davanın sürdürülüş biçiminde çok vahim hukuk hataları yapılıyor. Endişem odur ki, gerçekten çete işine bulaşmış bazı kişiler bile bu şekil hataları yüzünden beraat edecek.”

FAİLİ MEÇHUL SORUSU

Kürt olduğunu tahmin ettiğim bir öğrenci şunu sordu:

“Türkiye’de 17 bin faili meçhul var. Dışkı yedirme olayları yaşandı. Diyarbakır Cezaevi’nde işkence vardı. Sizin gazeteci olarak, vicdanınız rahat mı?”

Cevabım şu oldu:

Haberin Devamı


“Ortada 17 bin faili meçhul varsa, insanın vicdanı rahat olabilir mi? Ama ben de şunu sorayım. 1980’li yıllarda PKK’nın bastığı köylerde öldürülen çocuklar, kadınlar, yaşlılar, siviller de var. Acaba örgütün vicdanı rahat mı?”


Bu arada bir şeyi hatırlattım:


“Dışkı yedirme olayını Türkiye’de kim ortaya çıkardı? İlhan Selçuk’un başında bulunduğu Cumhuriyet Gazetesi değil mi? O İlhan Selçuk ve gazetenin Ankara temsilcisi Mustafa Balbay Ergenekon davasında yargılanıyor. Bakın önyargılar bizleri nasıl yanılgılara ve vefasızlıklara götürüyor.”

BURJUVA BASINI SORUSU

Komünist olduğunu tahmin ettiğim bir öğrenci şunu sordu:

“Türkiye’de bir burjuva basını var. Emekçilerin hiçbir eylemini görmüyor. Sabah-ATV’de grev var, işinize gelmediği için bu haberi vermiyorsunuz. Bir tek Birgün Gazetesi değiniyor.”

Haberin Devamı


Sözü bitince şunu söyledim:


“Bu sözler çok hoşuma gitti, kendimi birden 1968 yılında Siyasal Bilgiler kantininde hissettim. Ama bir şey söyleyeyim. Bu sözler bana hâlâ yabancı değil. Benim evimde de bir komünist var. Karım hâlâ bu fikirleri savunuyor.”


Öğrenci sözümü keserek şunu söyledi:


“O zaman yapacağı ilk iş sizi boşamak olmalı. Böylece yüklü bir tazminat da alır.”


Ben de şu cevabı verdim:


“Tazminat alamaz, çünkü mal varlığımın çok büyük bölümü onun üstünde.”

AHMET KAYA SORUSU

Bir öğrenci, Hürriyet’in Ahmet Kaya manşetlerini dile getirdi. Savcı iddianamesine benzeyen uzun bir metin okudu. Beni suçladı. Çok da alkış aldı.


Ben de şu cevabı verdim:


“Bugün olsa o sert manşetleri atmazdım. Ayrıca Ahmet Kaya benim çok sevdiğim bir müzisyendi. Size şunu da söylemek isterim. Bu üniversite, Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük düşünce adamlarından biri olan Sabri Ülgener’in ders verdiği yuva. Onun zihniyet meseleleri ile ilgili eserlerini okursanız, her olayı, o dönemin zihniyet yapısını da dikkate alarak değerlendirmenizin doğru olacağına inanırsınız. Bakın bugün de benzer bir çok hata yapılıyor. Bir yarbay manşetlerden Ergenekon suçlusu ilan edildi ve intihar etti. 15 gün sonra, gazetelere sızdırılan o belgenin ona ait olmadığı anlaşıldı. Bu olay vahim değil mi? Siz o manşetlerin düzeltildiğini, özür dilendiğini gördünüz mü?”

Benim konuşmam alkış almadı.

 

Haberin Devamı

* * *

Bazı üniversitelerde, davet edilen kişinin konuşturulmamasına kadar varan tepkiler olduğunu gördük.

Benim karşımda ise soran, sorgulayan, itiraz eden, fikrini dile getiren, canlı, umut veren bir öğrenci topluluğu vardı. Onlar sordu, ben sakin biçimde dinledim.


Ben cevap verdim, onlar sakin biçimde dinledi.

Ama her şeyi sordular. Açık açık, adını koya koya.


Bu anlayış, ister istemez konuşmacıyı da samimiyete davet ediyor.


Çıkışta bir öğrenci, beklediğim soruyu sordu.


“Siz gazetecilik okullarının sisteme düşman öğrenci yetiştirdiğini yazmıştınız. Hâlâ öyle mi düşünüyorsunuz?”

Bilmiyordum, Veysel Batmaz isimli bir hocaları, benim bu sözlerimi eleştiren bir de kitap yazmış.

Haberin Devamı


Söz verdim, en kısa zamanda okuyacağım.

GÜNÜN ANONSU: TAVŞANKARDEŞ GAZETECİLİK OKULU

Bir de bütün Türkiye’deki gazetecilik okullarına çok yakında başlayacağım bir projemi açıkladım.

Her hafta, isteyen gazetecilik okullarından 6-7 kişilik gruplarla, atölye çalışmalarına başlayacağım.


Adını da koydum.


“Tavşan Kardeş Gazetecilik Okulu...”


Okul, gazetecilik dışında eğitim veren fakültelerin öğrencilerine de açıktır.


Başvurular başlamıştır.

 

BAŞVURU ADRESLERİ:

akutlay@hurriyet.com.tr

Telefon: 0212 677 01 07 

Yazarın Tüm Yazıları