Huzurunuzda: O şarkı ve şarkıcı

İki ay önce dinlediğimde dayanamayıp yazmıştım. Oysa benim dinlediğim, şarkının henüz demo haliydi. Ama şarkı o kadar güzeldi ki, sanırım o zamanki gelgitlerime de uydu, bilemem artık.

Neyse, o yazıda da belirtmiştim, şarkıyı söyleyen kişinin sürpriz bir isim olduğunu.

Sürprizdi, çünkü kendisini son dönem hit şarkıların (Çakkıdı, İkili Delilik) aranjörü olarak tanıyorduk.

Sesinin farkında değildik. Meğer olağanüstü bir sesi varmış.

Ve işte aylar önce tutulduğum şarkının yer aldığı albüm nihayet çıktı.

Bahsettiğim şarkı, Unutamam. Şarkıcı, Mustafa Ceceli. Albüm ise Enbe Orkestrası’nın ilk pop albümü. Enbe Orkestrası’nın şefi Behzat Gerçeker gazeteye uğradı geçenlerde.

Çok heyecanlıydı, "Mustafa inanılmaz söyledi, ilk klibi de bu şarkıya çektik" diye.

Ne diyeyim, umarım Ceceli’nin solistliği sadece tek bir şarkıyla kalmaz, şöyle hoş bir albüm yapar. Ki bildiğim kadarıyla Sezen Aksu desteğiyle çıkması muhtemel böyle bir albümün.

Enbe Orkestrası’nın albümünde sadece Ceceli değil, başka sürpriz isimler de var.

Ajda Pekkan bunlardan biri. Kendi isteğiyle "Sevdiğim Adam"ı söylemiş albümde.

Ayrıca Ferhat Göçer ve Sultana’nın "Rakkas" düeti var. O da ilginç olmuş.

Kısacası; Enbe Orkestrası’nın albümü son zamanlarda çıkan en kaliteli işlerden biri.

Bir Elizabeth problemi

Elizabeth: Altın Çağ filmindeki bir sahnede "Türkiye’nin padişahı" denmesinin tuhaflığını yazmıştım. Farklı yorumlar/ değerlendirmeler geldi. Bir grup, "Evet, biz de fark ettik" diyenler.

Bir başkası, "Turkey diyerek, aslında hindi imparatorluğu demek istedi Kraliçe. O sahnede her şeyle dalga geçiyor. Bizimle de dalga geçti" yorumunu yapanlar.

Son olarak da, "Hayır, Kraliçe’nin yaptığı hata değildir. Batılılar o dönemde Osmanlı İmparatorluğu demezlerdi, Türkiye ya da Türkler’in padişahı derlerdi, çünkü şu şu sebepten" diye uzun uzun bu tezi kanıtlamaya çalışanlar...

O zaman şimdi buyrun

Elizabeth/Turkey/Hindi/Osmanlı/Türkiye karmaşasına...

n Avrupalılar, Ortaçağ’dan Cumhuriyet dönemine kadar Osmanlı’ya "Turk" derlerdi. Nadiren "Ottoman" dediler. Shakespeare, Voltaire ve Erasmus da yazılarında hep aynı ifadeyi kullandı. Tarihin garip bir tecellisi olarak, "Turk" ve "Turkey" ifadelerini en son kullanan biz Türkler’iz.

Ne yazık ki okullarımızda bu ayrıntılar okutulmuyor. (Semih İ.)

n
Selçuklular’ın Bizans’a karşı yaptığı Miryokefalon Savaşı ile birlikte Anadolu’ya Türkiye denmeye başlanmıştır. Evet, devletin adı Osmanlı İmparatorluğu’ydu. Ancak bölgenin adı Türkiye olarak geçiyordu. "Türkiye’nin padişahı" sözü kulağa garip gelse de, tamamen yanlış bir kullanım olarak değerlendirilemez. (Murat K.)

n
Türkiye terimi 20. yüzyılda icat edilmemiştir.13. yüzyıldan beri Avrupalılar tarafından bugünkü Anadolu toprakları için kullanılmaktadır. (Nilüfer G.)

n
Nasıl ki Sovyetler Birliği’nin resmi adı buydu, ama bizim için Sovyetler Birliği değil Rusya’ydı. Tıpkı onun gibi bir şey. Batılılar açısından Osmanlı/Ottoman adı hep olmuştur, o da vardır. Ama bizi hep Turkey/Turkia/Turchia vs. olarak bilmişlerdir. (İzzet A.)

n
Filmdeki sahnede "Turkey"in anlamı, aşağılama anlamındaki Hindi İmparatoru’dur. Çünkü kelimenin İngilizce fonetik kurallarına göre ne şekilde telaffuz edildiği ve diyaloğa kattığı anlam ortada. (Ümit K.)

50 dakikalık rekor

Sinemalarda "film öncesi reklam" yazısı üzerine, "Ben de geçenlerde 35 dakika reklam izledim", "Benim girdiğim seansta da reklamlar 30 dakikaydı, alkışla protesto ettim" diyen/yazan o kadar çok oldu ki... Ama okurlardan Serkan Semiz’in rekoru kimsede yok herhalde.

Yüzüklerin Efendisi serisinin ilk filmini Profilo’da 01:45 seansında izlediği yıl, tam 50 dakikalık reklam kuşağına maruz kalmış! Cidden pes...
Yazarın Tüm Yazıları