Hayvanlar da egzersiz yapmalı

Sağlıklı bir yaşam sürmeleri için hayvanların da tıpkı insanlar gibi düzenli olarak egzersiz yapmaları gerekir. Eğer evinizde hayvan besliyorsanız, egzersiz programını ayarlamak size düşüyor. Onu motive etmeye, dışarı çıkartıp egzersiz yaptırmaya hazır mısınız? Hadi bakalım; bir-ki; bir-ki...


Hayvanınızı nasıl motive edeceksiniz?

-Egzersizleri rutine oturtmak biraz zaman alabilir. Bunun için öncelikle yapmanız gereken, haftalık egzersiz programını planlamak olmalı. Bu programı, önem verdiğiniz etkinliklerden biri olarak kabul ederseniz, buna zaman ayırmanız da daha kolay olacaktır. Bir süre sonra hayvanınız kendiliğinden programa ayak uydurmaya başlayacaktır.

Egzersiz süresi ne kadar olmalı?

-Uzmanlara göre, sağlıklı bir köpek için, haftada dört kez 30 dakikalık egzersiz idealdir. Yine de zamanınız varsa, egzersizleri günlük rutine oturtmak faydalı olabilir. Sağlıklı bir kedinin ise her gün 15 dakika hareket etmesi yeterlidir. Eğer hayvanınızın fiziksel bir rahatsızlığı olduğundan şüpheleniyorsanız, öncelikle veteriner hekiminize danışmanızda fayda var.

Kediler sosyal olmayı sever

-Kedilere egzersiz yaptırmak biraz daha meşakkatli bir iştir. Kediler daha sosyal olabilecekleri etkinliklerden hoşlanırlar. Kedinize egzersiz yaptıracağınız zaman obje oyununa odaklanmasını sağlamalısınız. Pet shop'larda kedinizin ilgisini çekecek oyuncaklar bulabilirsiniz.

Köpeğinizle beraber spor yapın

-Köpekler için birçok egzersiz seçeneği var. 30 dakika boyunca hareket etmekten hoşlanmayan bir köpeğiniz varsa, egzersiz programını 15 dakikalık iki bölüme ayırabilirsiniz. Ona spor yaptırmak için uzağa bir obje atın, yakalayıp size geri getirmesini bekleyin. Uzun yürüyüşlere çıkın, beraber koşun, kovalamaca oynayın. Eğer suyu seviyorsa birlikte yüzün.


EGZERSİZİN FAYDALARI

Vücutları ve zihinleri düzenli egzersizle canlandırılan hayvanlar daha az sorun çıkarır.

Düzenli olarak sizinle karşılıklı etkileşimde bulunan kedinizin ya da köpeğinizin hayatı sosyal yönden zenginleşir.

Hayvanınızla aranızdaki bağ güçlenir, ev ortamı ikiniz için de daha sıcak bir yer olur.

Hayvanınıza egzersiz yaptırırken siz de egzersiz yapma fırsatı bulursunuz.

Hayvanınızın sağlığı düzelir, böylelikle yaşam süresi de uzar.


Annemin şarkısı...


Babam akşamları atölyesine kapanıp keman çalıyor.

Dinleyicileri; bir dolap, çekiç ve tornavidalar.

Kaç kez beni yanına kapattı ki dinleyeyim, ama ilk fırsatta kaçtım. Ya da takım kutusuna havlıyorum ki beni kovsun...

O zaman kovuluyorum...

Son zamanlarda Çıtır'ı dinleyici yaptı, o günden bu yana Çıtır tuhaf tuhaf şaşı bakar oldu.

Ben kurtuldum sayılır.

‘‘Hicaz’’mış...

*

Ama şiirin-ritmin-müziğin insanlar için çok önemli olduğunu bilirim. İşte, sanki annemi anlatan bir şarkı:

‘‘Yine yoksun bu gece

Üşüyorum bebeğim

Ellerim kardelen

Kar altında yüreğim’’

Bu yeni bir şarkının sözleri. Şiiri Pervin Şakar yazmış.

Adı; Kardelen...

Müziğini Talat Er yapmış, eşi TRT sanatçısı Ayfer Er annem ile babama okudu.

O gün pazardı, Er'ler bize geldiler, Talat abi babamın kemanını aldı eline.

Bu yeni şarkılarını çalıp-okudular.

Ben her zamanki gibi masanın altındaydım, ama masanın üstünde olanları benim kadar kimse bilemez.

Şarkıyı duyunca bir anda annem ile babam göz göze geldiler.

İkisinin de gözlerinde kıyametler koptu sanki.

Çünkü evin o bölümünden Rok'un mezarı gözükür. Rok öldüğünde mevsim kıştı, bir süre sonra üzerine karlar yağmıştı.

Karlı gecelerde kaç kez babamla gidip annemi oradan alıp eve getirmiştik.

Annem her zaman ‘‘Bebeğim’’ derdi Rok'a...

Annem bir gün ellerini Rok'un üzerindeki karların altına sokmuştu ‘‘Kar altında bebeğim’’ diyordu.

İşte bu yüzden...

Bu şarkı sanki o şarkıydı:

‘‘Yine yoksun bu gece

Üşüyorum bebeğim

Ellerim kardelen

Kar altında yüreğim.’’

*

‘‘Geceler zulüm bana

Sensizlik ölüm bana

Çığ düştü yuvamıza

Kar altında yüreğim’’

Belki her sevginin bir şarkısı vardır.

Ama sizleri üzmek istemesem de bir sevginin boyutunu anlatmak istiyorum...

Bizleri sevenleri anlamayanlara anlatmak.

O anlamadıkları, bilmedikleri, önemsemedikleri bir sevginin uçsuz bucaksız boyutunu anlatmak için.


SİZ PAKO’YA SORUN


PAKO DA UZMANA


Veteriner Hekim Talat GÜLBAY


Muhabbet kuşlarının gagası neden uzar?


Üç yaşındaki erkek muhabbet kuşumuzun gagası aşırı uzuyor ve rengi koyulaşıyor. Düzenli olarak kesiyoruz ama yine de gagası, eskiye oranla, yem yemesini engelleyecek derecede uzun. Bunun nedeni nedir ve nasıl düzeltilebilir?

Muhabbet kuşlarında gaganın aşırı büyümesi, gaganın uzama yerinde meydana gelen yaralanmalar ve travmalardan kaynaklanır. Daha önce gagası kesilirken ya da başka bir sebepten dolayı o bölgede bir yaralanma oluştuysa, bu durum kuşunuzda gaga büyümesini başlatmış olabilir. Bunun yanı sıra, Knemidocoptes türü dış parazitler de gaga bölgesinde uzun süre kaldıklarında, muhabbet kuşlarında şekil bozukluklarına yol açabilir. Bu sebeplerden bağımsız olarak da muhabbet kuşlarında ve papağanlarda üst gaganın aşırı uzaması durumuna rastlanır. Bunun sebebi olarak her ne kadar karaciğer hastalıkları, vitamin yetersizliği, dahili neoplaziler ve tüy hastalığı sendromu gibi hastalıklar gösterilse de asıl neden tam olarak bilinmemektedir. Böyle bir durumda öncelikle veteriner hekiminize gitmeli, kuşun gagasını ve genel sağlığını kontrol ettirmelisiniz. Gaga bölgesindeki eski yaralanmalardan kaynaklanan gaga büyümeleri birkaç düzeltmeden sonra iyileşecektir. Gaga uyuzu dediğimiz Knemidocoptes'ten kaynaklanan gaga deformasyonları ve uzamaları da bu hastalığın uygun ilaçlarla tedavisinden sonra düzelecek, 10-15 gün arayla yapılacak birkaç gaga düzeltmesinden sonra kuşunuzun gagası eski halini alacaktır.


PAKO’ya mektuplar


Kafese hapsedilmiş sincaplar

Selam sevgili Pako;

Bundan kısa bir süre önce arkadaşlarımla yemek yemek için bir kafeye gittik. Oturduğumuz masanın yanında bir kafes vardı; fakat içinde hiç hayvan yoktu. Biraz sonra örtü kıpırdanmaya başladı, ben garsonu çağırıp içinde ne olduğunu sorduğumda bana ne cevap verdi dersin? Sincap!!! Ağaçları yuvası bilen, yükseklere tırmanan, dallarla oynayan hayvanı sen tut, şirin ve dekoratif bir unsur olarak kafese tık. Biri yetmezmiş gibi, kafeste üç sincap belirmez mi! Düşün, üç sincabın yaşama alanı bir kafesle sınırlı. Keşke onları alıp ormana bırakabilseydim. İşin en kötüsü, herkesin; ‘‘Ay ne şeker!’’ yaklaşımı içinde olmasıydı. İşte böyle Pako, insanlığımdan utanıyorum bazen. Umarım dünya bir gün yaşanacak bir yer olur. Sevgilerimle. Pınar...
Yazarın Tüm Yazıları