Hayırdır inşallah!

Hiç olmayacak rüyalar gördüğünüz olur mu bazen?Mesela...Başbakanla sevişiyorsunuz, o sırada anneniz çıkıp geliyor. Fakat annenizin bıyıkları var. Aslında anneniz değil, ağabeyinizmiş o.

Sonra birden nereden çıktığı belli olmayan bir hırsız sizi kovalamaya başlıyor. Ondan kaçarken, köşeden elinde yumurtalarla başbakan tekrar çıkıyor karşınıza. Zaten o da aslında başbakan değil, bakkalın çırağıymış. Siz de hırsızdan kaçmıyor, bir kediyi kovalıyormuşsunuz falan...

Uyandığınızda "hayırdır inşallah" bile diyemezsiniz. Bu saçmalığın neresinden hayır çıksın?

Bir tek başbakana sevinirsiniz belki, rüyada "büyük" görmek iyidir derler ya...

Peki, şuna ne dersiniz?

Devlet başkanı bir adam...

Yıllarca ulusu için mücadele vermiş. Mücadelenin sembolü olmuş adeta. O kadar savaşla anılır olmuş ki, "Arada yer, içer, uyur mu acaba?" diye düşündürdüğü bile olmuş.

Sonra bir gün hastalanmış ve ölmüş. Ve "ölüm ertesi ötücü kuşları" başlamışlar anlatmaya...

Meğer o yılmaz savaşçı, yiyip içip uyumak şöyle dursun, yemek masasının altından yanında oturan erkeklerin bacaklarını bile okşarmış. Eşcinselmiş yani.

Erkek korumalarla sevişir, sevişirken kaplan gibi sesler çıkarırmış.

Yıllarca savaştığı düşmanlarının mensup olduğu dinin bir temsilcisiyle öpüşürken çekilmiş görüntüleri bile varmış.

Kim olduğunu anlamışsınızdır... Arafat.

Bunları okuyunca aklıma ara sıra gördüğüm abuk sabuk rüyalar geldi nedense.

Kadının yeri

Mevzu dönüp dolaşıp "kadın"a geliyor.

Bir resmi davet verilecek mesela... Davetiyeler eşli mi olsun, eşsiz mi?

Ya da cumhurbaşkanı seçilecek... Adayın kendisinden önce eşine bakılıyor. Uygun mudur, değil midir... Uygunu nasıl olmalı...

Muhalefet muhalefetliğini gösterecek veya... Memlekette başka her şey tıkırında olduğundan mıdır artık, Emine Hanım geliyor akıllarına.

Emine Hanım da zenginlik arz ediyor ama... Hakkını yemeyelim. Başının örtüsü olmasa, elbisesinin fiyongu var.

Hadi Emine Hanım her daim ortada, yüzünü görenin adeta hacı olduğu Olcay Hanım bile payını alıyor.

Bu da böyle bir devir.

"’Papatya Devri’ni unutuyorsun" diyeceksiniz.

Benim dediğim öylesi değil.

Orada ismiyle cismiyle birtakım kadınlar vardı.

Burada "kadın" var.

Yeri, giyimi kuşamı tartışılan "kadın..."

Sanki bir devrim falan oldu da yeni şartlara göre "kadın"ı yerine oturtmaya çalışıyoruz!

Bakarsınız yarın referandum da yapılır.

"Kadın, Emine Hanım gibi mi olmalıdır, Olcay Hanım gibi mi?"

Yeri gelmişken...

Ne zaman kocasının yanında seçim gezisine çıkmış bir kadın görsem "Kadının yeri kocasının yanıdır" sözü gelir aklıma ve moralim bozulur! Şu hayatta bir kocam olmadığından kendimi yersiz yurtsuz hissederim!

Sahi, biri bana anlatsın; neden politikaya soyunan her erkek ilk iş karısının elini tutar?

Seçmenin arzusu mudur bu?

Peki, aynı seçmen öte yanda hayatını teslim ettiği doktorun, karısıyla ahenk içerisinde olup olmadığını neden umursamaz?

Bende "seçmen ruhu" yok galiba.

Tam tersine, otobüsün tepesine karısıyla çıkan politikacıdan tırsıyorum. Hele bir de adam konuşurken kadın terini siliyorsa... Acaba diyorum, topumuzu "oda hizmetçiliği" mi bekliyor?

Netice olarak, Türkiye’nin bu devirde "ahenkle dans eden karı-koca"dan daha fazlasına ihtiyacı var.

MIŞ MUŞ

Trafik cezaları günlük gelecekmiş.Bakmışsınız kapıda ekmek, süt, gazete, ceza.

Yorgunluğun ilacı bitter çikolataymış.Hayırlı haber diye ben buna derim!

Erkeklerin tercihi, "ince belli kadın"mış.Günahlarını aldık bunca yıl! Ne biraz aşağı, ne biraz yukarı... Tam ortaya bakıyorlarmış meğer!

Baykal "İki farklı coğrafyada iki farklı Erdoğan var" demiş.İki Erdoğan ha?! Kara haberci Baykal!
Yazarın Tüm Yazıları