Panik nöbetleri; korku, baygınlık hissi, baş dönmesi, solunum yetmezliği, boğulur gibi olma, soğuk soğuk terleme ve anlam verilemeyen titremelerin hakim olduğu yoğun kaygı halidir. Peki, panik atak anında ne yapmalıyız? Psikolog Elif Ersoy Şahin, konuyla ilgili tüyolar verdi.
#Panik AtakDepresyon, son yıllarda adını en sık duyduğumuz psikolojik sorunların başında geliyor. Yakın çevresinde depresyonla mücadele edenler sık sık aynı şikâyeti dile getiriyor: "Kötü etkileniyorum, ne yapacağım?" Peki depresyonun gerçekten bulaşıcı mı?
#DepresyonDepresyon, son yıllarda adını en sık duyduğumuz psikolojik sorunların başında geliyor. Hemen hepimizin çevresinde depresyonda olan ya da depresyon teşhisi konmasa da kendini depresif hisseden çok sayıda insan var. Üstelik çok yakınımızdaki insanların depresyonu bizi de etkiliyor. Hele kişi durumu kabul etmiyor, tedavi olmak istemiyorsa işler daha da zorlaşıyor. Yakın çevresinde depresyonla mücadele edenler sık sık aynı şikâyeti dile getiriyor: "Kötü etkileniyorum, ne yapacağım?" Bu sorudan yola çıktık; depresyonun gerçekten bulaşıcı olup olmadığını, etkilenmemenin yollarını ve daha fazlasını konunun uzmanı ile konuştuk.
#Bir Sorudan FazlasıPsikiyatrist, Psikoterapist Dr. Aslı Aktümen depremin sadece yaşanan şehirlerde gerçekleşmediğini, tüm toplumun korku ve kaygı duygusunda olduğuna dikkat çekerek, “Tekrar toparlanmamız zaman alacak. Çünkü sosyoloji ve psikoloji birbirinden ayrılamaz” dedi. Ruh sağlığımızın sağlam kalması için toparlanma sürecinde yaşama odaklanmamız gerektiğini anlatan Aktümen, şu an ihtiyacımız olan tek şeyin sadece sevgi ve umut olduğunun altını çizdi.
#Sibel Bağcı UzunBipolar iki uçlu, iki farklı şekilde gelen hastalık demektir. Manik nöbet geçiren biri, hiç olmadığı kadar mutlu ve keyiflidir, hemen âşık olur, çok konuşur, az uyur ama enerjisi hiç bitmez. Aradan zaman geçer, bu sefer de hastalığın diğer atağı yani ağır depresyon gelir. Konuşmaz, gülmez, özgüveni sıfırlanır, her konuda kendini suçlar ve aşağılar.
#HastalıkFobi tarzında bir hastalık korkusunun ortaya çıktığını belirten Pskiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, hastalık fobisi olan kitlenin çoğaldığını ve hastanelerin risk altında olduğunu vurguluyor. Bazı bireylerde örtülü strese de rastlandığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Örtülü stres, duygularını bastıran kişilerde çok oluyor. Duygu ifadesine izin vermedikleri için devamlı stres bağışıklık sistemini bastırıyor. Örtülü stres, vücuttaki uyuyan kanser hücrelerini uyandırır ve kişide kanser başlar” dedi.
#PsikolojiKlinik Psikolog Ayşegül Sabuncu, deprem ülkesi olduğumuzun bilinciyle fiziksel tedbirler kadar özellikle ilköğretimde kayıp ve yas konulu duygusal eğitimlerin de verilmesinin önemine dikkat çekti. Deprem konusunda yapılan paylaşımlarda yeterli duyarlılığın gösterilmediğini de anlatan Psikolog Sabuncu, “Depremde kurtarılan çocuklar üzerinden yapılan paylaşımlar, şimdiki ya da ileriki yaşantısında onları travmatize edeceği gibi, kişilik haklarını da ihlaldir. Acıları kişiselleştirmekten çok, kurumlar üzerinden yardımlaşmanın ön plana çıkarılması deprem travması yaşayanlara daha iyi gelecektir” dedi.
#BursaGece Terörü, çoğunlukla çocuklarda görülen bir rahatsızlıktır. Çoğu zaman basit kabuslarla karıştırılan bu bu hastalık, iki yaşın üstündeki çocuklarda sıklıkla görülmektedir. Atak şeklinde ortaya çıkan gece terörü hastalığı, bağırma ile ortaya çıkmaktadır. Gece Terörü, uykuya dalınmasından 1-2 saat sonrasında başlamaktadır. 10 ila 30 dakikaya kadar da sürebilmektedir. Peki, Gece Terörü belirtileri nelerdir? İşte, o hastalık hakkında bazı bilgiler
#Gece Terörü NedirBir kedinin üstüne kaynar su döküldü, bir köpek sahibi tarafından arabanın arkasına bağlanıp yolda sürüklendi, bir koca karısını öldürdü, bir kadın intihar etti, bir çocuk tecavüze uğradı… Adları farklı ama şiddet sarmalına dolanan toplumun hikayesi aynı… Her gün canımızı acıtan, ‘Bu kadar da olmaz’ dedirten bu vakaları hayatı boyunca onbinlerce insanın ruhlarına dokunmuş bir psikiyatri duayeni, hocaların hocası Prof. Dr. Özcan Köknel ile konuştuk. Geçtiğimiz günlerde deneyimlerini Mert İnan’ın yayına hazırladığı ‘Bilgenin Aynası’ kitabında anlatan 91 yaşındaki Köknel ile topluma ayna tuttuk. Yapacak çok iş var. Bunlardan biri anne-baba okulları açmak, diğeri cinsel eğitimi müfredata sokmak…
#Gazetehaberleri“Aklının başına gelmesi için yamulman mı gerekliydi?” başlıklı yazıma yine pek çok cevap geldi, yayınlamama izin verenlerden bir kısmını aşağıda sizlerle paylaşıyorum. Öyle hikâyeleriniz var ki bazen okurken ağlamamak için kendimi zor tuttum. Kiminiz “yayınlama, sadece sen oku, içimi dökmek için yazdım” dediği için onları paylaşmadım ama hepsini okudum tek tek.
Hamileliğinde yolu yarılayan Ebru Şallı Tan’ı görenler gözlerine inanamıyor. Formundan hiçbir şey kaybetmeyen hatta daha da güzelleşen Şallı, formunu nasıl koruduğunu, hamilelik sürecinde yaşadıklarını ve güzellik sırlarını Formsante dergisinin haziran sayısında anlattı.