‘‘Alınacaklar: Kırık sehpanın ayağı için çivi, bir takım keman teli...’’
‘‘Önemli:
Gözlük çerçevesi...’’
(Bunun altı çizili.)
Çünkü yine gözlüğümün üzerine oturdum gülüm.
Sarı tonlu gözlüğümün tek camı gitti, saplarından birisi kısaldı, düzelttim ama bir bebek gözlüğü kadar küçüldü gözlüğüm.
Ben de tek gözümü kapatarak gözlerimi gözlüğüme uydururum.
Gülerken tek gözle gülmekte sorun yok da, ama ne yapayım, ağlarken iki gözüm birden ağlıyor gülüm...
*
Bugün alacağım kırık sehpanın çivisini.
Akşama takarım kemanımın telini.
Kedilerin maması, kolay.
Ama Safranbolu'dan Kazım?..
Benim köşemi istiyor...
Tutturmuş, diyor ki; ‘‘Makale böyle olur’’...
İşsiz kaldığı için yazar olduğunu makalesinde yazıyor. Gece yarısına kadar o gün iş bulamadığı için üzülüp yazdığını, gece yarısından sonra ertesi gün iş bulamayacağı için üzülüp yazdığını anlatıyor.
Üç çocuğuyla birlikte eskiden tatil için yazı, sonra karda oynamak için kışı beklediklerini, ama artık mevsimlerin öneminin kalmadığını sıralıyor.
Hele makalesine bir başlık koymuş ki insanın kanı donar: