General motor taneler

KUZENİM Faruk, Ermeni, Yahudi ve Rum şivelerini harikulade taklid eder. Agop, Mişon, Despina fıkralarına başlamaya görsün, gülmekten kırılırsınız.

Epey oluyor, familya meclisinde bizleri yine kahkahaya boğmuştu ki birden bana döndü ve, ‘Hadi abi, bana iyi bak. Bunları anlayabilen ve anlatabilen en son kuşak benimkisi. Gerisi yok, bitti’ dedi. Ve, aniden dank etti!

Evet, kırk beş yaşındaki Faruk, Ermeni, Yahudi, Rum şivesiyle Agop, Mişon Despina fıkrası anlatabilen son insan. Zira artık Agop, Mişon, Despina yok!

Varsalar da, işte süs kabilinden ve cim karnında nokta olarak varlar.

* * *

BAŞKA bir anektoda geçiyorum. Cüsseli bir Ermeni olan Sevan 20 sene önce kışla yolcusuyken, sevk muamelesi için gittiği şubede yazıcıya kimlik verir.

Hüviyeti göremeyecek biçimde yanda oturan ve birim dağılımlarını saptayan subay Sevan'ın iriliğini farkedince, çavuşa, ‘hava komandosu kaydet’ der.

Masadaki nefer ‘mümkün değil komutanım’ cevabını verir. Subay, ‘dağ gibi çocuk, hava komandası dedim ya’ diye tekrarladığında ise, kimlikteki ‘yan’ soyadına ek olarak ‘din’ hanesini de okuyan yazıcı, Sevan'ı incitmemek için ıkına sıkına, ‘olmaz komutanım, General Motor vukuatım var’ diye vurgular.

Sevk subayı durur ve ‘ha peki, o takdirde piyadeye koy’ der. İş de biter.

‘General Motor’... Yani, ilk harflerden dolayı, ‘gayrı Müslim’in kodu!

Sevan Ermenidir, dolayısıyla da hava komandosu değil ancak piyade olabilir

* * *

YUKARIDAKİ anekdotları ‘Salkım Hanımın Taneleri’ filmi nedeniyle kopan patırdıdan dolayı anlattım. Anlattım ve diyorum ki, artık tarihle barışalım!

İnkarı mümkün değil, İmparatorluğu terkediş virajımızda, bu ülkede gayet önemli sayıda ‘General Motor’ yaşıyordu. Şimdi bunların çok, çok azı kaldı.

Çünkü, ‘İslamcı’larımız bunu asla anlayamadılar ama, laik kimliğine rağmen ‘ulus devlet’ aynı zamanda bir ‘Müslümanlaştırma’ projesi üzerine oturmuştu.

Zira, haklı haksız, Muhammedi olmayan halk hem ‘düşman’la özdeşleştirildi; hem de gayrı Müslim aidiyet eski emperyal tebanın uzantısı olarak algılandı.

Rum - Pontos yerlilere ve göçü süren Ermenilere ilaveten, ana dili gibi İncil dili de Türkçe olan Karamanlılar bile ‘Mübedele’de Anadolu'yu terketti.

O günün şartlarıyla bunda gocunacak hiçbir şey yok, sancılı coğrafyadaki ‘ulus devlet’imiz, kaçınılmaz olarak, heyhat, sancılarla beraber kuruldu.

Ama sonra, Trakya Yahudilerine yapılan saldırılara göz yumulması; bizzat Başbakan Saraoğlu'nun ‘inkilap kanunu’ (!) olarak nitelediği ırkçı ‘Varlık Vergisi’nin getirilmesi; Aşkale sürgününe ek olarak gayrı Müslimlerden ‘Nafıa Taburları’ kurulması; 6 - 7 Eylül'de Rumlara karşı ‘pogrom’ tezgahlanması; 1964 Kararnamesi'yle aynı Rumların mallarına hukuki gasp zemini yaratılması da geldi ki, bu süreç özünde, dini olmaktan ziyade etno - milliyetçi bir hedef güden yukarıdaki ‘Müslümanlaştırma’ projesinin uzantısını oluşturdular.

Bunlar gerçektir, inkarı mümkün değildir ve bizim yakın tarihimizdir!

* * *

DİYORUM ki, bunlar kötü şeyler ama o konjonktürde kısmen açıklayabiliriz.

Her ulusun tarihinde böyle sayfalar vardır ve utanmayı abartmamak gerekir.

Utanılacak esas şey ise, kah ‘vatan haini’ suçlamasıyla, kah ‘Sevr’e çanak tutuluyor' ithamıyla tarihi gizlemeye çalışmaktır. Zaten de gizleyemezsiniz !

Kuzenim Faruk'tan sonra Ermeni, Yahudi, Rum şivesiyle Agop, Mişon, Despina fıkrası anlatan çıkmıyorsa, tarih size bakar ve müstehsi müstehsi gülümser.

Fakat buna karşılık, ‘General Motor’ addedilen Sevan'ın 20 yıl önce hava komandası olmasına izin verilmemişken, Sevan'ın yeğeni Artin şu an askerliğini ‘stratejik mevkide’ yapabildiğinden, tarihi gelişme olumlu seyir izlemektedir.

Ve, geçmiş tarihte ‘Salkım Hanımın Taneleri’nin çalındığını dobra dobra söylemek cesaretini gösterdiğimiz ölçüde de, o tarihin geleceği bizimdir!
Yazarın Tüm Yazıları