Gelin, kin dolu kuşaklar yetiştirmeyelim

Yunanistan, tarihi bir adım atıp, ilkokul tarih kitaplarındaki “kötü Türk” imajıyla ilgili abartılı nitelemeleri temizlemek istedi; ancak milliyetçiler ve ulusalcılar tepki gösterdi. Bakın, Yunan milliyetçileri nelere itiraz ettiler?

Haberin Devamı

Hafta başında, Yunan Hükümeti’nin, ilkokul 6’ıncı sınıflar için hazırlanan tarih kitaplarındaki “kötü Türk” imajını hafifleten değişikliklerden, tepkiler üzerine vazgeçtiğini okudum ve çok üzüldüm.

 

Yunan Hükümeti uzunca bir süredir tarih kitaplarındaki “canavar Türk” yaklaşımını değiştirmek için önlemler almaya başlamıştı; bizden önce harekete geçmişti. Bunun en önemli adımı da, ilkokul tarih kitaplarında atılacaktı. Türkler’i, korkunç birer canavar gibi niteleyen cümleler temizlenecekti. Olaylar yine anlatılacak, ancak abartılı kötülemelerden kaçınılacaktı. Yunan bağımsızlık savaşı, Anadolu’nun işgali, İzmir’in işgali ve ardından yenilgi, İzmir yangını ve Kıbrıs’ta yaşananlar daha dikkatli yazılacaktı. Nitekim böyle yapıldı ancak kıyametler de koptu.

 

Haberin Devamı

İlk önce kilise ayaklandı. Bunu doğal karşıladım. Zira kilise son derece tutucu ve Türk düşmanlığı sayesinde taraftar kitlesini besleyen bir kurumdur. Ardından milliyetçiler, ulusalcılar, öğretmenler de bu akıma katıldılar. Beni en çok şaşırtan, Mikis Thedorakis gibi “aydın” sandığımız bazı isimlerin de bu kampanyada yer almalarıydı.

 

Aslında bu manzara bizim için pek yabancı sayılmaz. Zira aynı tepkileri, başka konularda bizler de yaşadık.

 

Bakın Yunanistan’daki tepkiler hangi noktalarda toplanmış:

 

1-    Yunan bağımsızlık mücadelesindeki kahramanların tümüne yer verilmiyor.

2-     Türkler’e karşı savaşan din adamlarına atıf yok.

3-    Yunanlılar’ın Türkler’e karşı kazandıkları zaferler görmezden geliniyor.

4-    Yunanlılar’ın toplu katledilmesine dair tanıklar yok. Yunanlılar’ın İzmir'de yaşadıklarına değinilmiyor.

5-    Kıbrıs'ın ikiye bölünmesinden bahsediliyor. Türkiye'nin Kıbrıs'ı 'işgal ettiği' yazılmıyor.

 

Haberin Devamı

Gayet tabii bütün Yunanlılar bu görüşte değil. Sağduyulu sesler de çıktı. Örneğin, Milli Eğitim Konseyi Başkanı Prof. Thanos Veremis. "Türklerin her zaman kötü ve canavar gösterilmesinin nedenini anlayamıyorum. Tüm Türkler canavarsa, canavarlar birbirini öldürür. Osmanlı 400 yıl yaşadı" dedi. Veremis, Yunanlılar’ın da bağımsızlık savaşında Tripoli şehrine girdiğinde taş üstünde taş bırakmadığını belirtip, "Canavarlar her yerde var. Biz yaptıklarımızı unutuyor muyuz? Küçük Asya'da yaptığımız aşırılıkları niye anlatmıyoruz?" diye sordu.

 

Veremis’i kalpten destekliyorum.

 

Ne bizler, ne de Yunanlılar, kin dolu kuşaklar yetiştirerek bir yere varamadık. Birbirimizi kötüleyerek, gençlerimizi abartılı slogan ve klişelerle besledik, ancak hiçbirimiz kazanamadık.

 

Haberin Devamı

Yunanistan da, Türkiye de artık çocuklarının, insanlarının beyinlerini yıkamaktan vazgeçmeliler. Zira bu işin sonu yok.

                                             *                               *                               *

CUMHURBAŞKANLIĞI ŞAKA KALDIRIR MI?

 

CHP lideri Deniz Baykal’ın 1 Nisan şakasını duymuşsunuzdur. ATV’deki “Doğrudan Doğruya” programında Tuba Atav’ın sorularını yanıtlarken, “Başbakan’ın kendini aradığını ve CHP’den bir Köşk adayı istediğini, böylece krizin çözüldüğünü” söyledi.

 

Deniz Baykal sonunda en sempatik haliyle bunun 1 Nisan şakası olduğunu, programcıların ısrarı üzerine yaptığını söylüyor.

 

Baykal, genel görüntüsünün aksine çok esprili, güleç bir insandır. Ancak, doğrusunu söylemeliyim ki, 1 Nisan şakası için seçtiği senaryo biraz garip kaçtı. Etrafımdaki çok kimse, Baykal gibi, Köşk seçimini en fazla ciddiye alan, hatta bu konuda Çanakkale Savaşı veren bir parti liderinin, 1 Nisan şakası olarak Çankaya’yı seçmesi, olayın önemini ve ciddiyetini zedelediğinden dolayı şaşırtıcı bulundu.

 

Gerçekten de böyle...

 

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanlığı seçimi, muhalefet lideri tarafından şaka konusu yapılabilecek kadar hafife alınacak bir olay mı?

 

Eğer öyle ise, o zaman bunca gerilime ne gerek var?

 

Yoksa bizler mi her şeyi ciddiye alıp espri yeteneğimizi kaybetmeye başladık?

 

                                             *                               *                               *

VUSLAT’IN CESARETİ...

 

Vuslat Doğan Sabancı, Hürriyet İcra Kurulu Başkanı’dır. Önceki gün basın toplantısında, Rus şirketi TME’yi satın aldıklarını açıklarken heyecan içindeydi. Çok cesaret isteyen bir işti. 336 milyon dolarlık bir yatırımın altına imza atarken defalarca düşündüğünü biliyorum. Aynı parayla Türkiye’de toprak alsa, bina yapsa, belki 1-2 yıl içinde bu miktarı bir misli karla kapatabilirdi. Vuslat Doğan Sabancı bunu yapmadı. Yerine, Hürriyet Grubu’nu genişletmeyi tercih etti. Dış denizlere açıldı.

 

Haberin Devamı

Bu yaklaşımı, Türkiye’nin nasıl kabuk değiştirdiğini gösteriyor. İnsanlar artık paralarını toprak, bina, altın veya dövize yatırmıyor. İş adamları, iş kadınları sadece Türkiye’de değil, yurtdışında yatırıma kayıyorlar. Kolaylıkla risk alabiliyorlar. Bu da Türk ekonomisine duydukları güveni gösteriyor.

 

Vuslat Doğan Sabancı, Rusya ve Doğu Avrupa’nın basılı ve on-line seri ilancılıkta lider kuruluşunu satın alırken, Türkiye’yi uluslararası piyasalara taşımanın cesaretini de sergiledi. Gayrimenkulcülük veya bankacılıkla değil, kendi mesleğiyle ilgili bir alana para yatırarak hepimizi de heyecanlandırdı.

 

Yazarın Tüm Yazıları