Gazi’de bir anjiyo hikayesi

Annem, Gazi Üniversitesi Hastanesi’nde 2012 Ağustos ayında Kardiyoloji servisinde (yataklı)tedavi gördü.

Haberin Devamı

Yapılan tetkikler ve anjiyo sonrasında hayati önem arz edecek ölçüde tıkalı damarlar tespit edildi. Bypass ameliyatı yapılması öngörüldü ancak ameliyat öncesinde mutlak suretle tomografi BT Anjiografi istendi. Hastamız zaten hastanede yattığı için ertesi gün çekim için hazırlanan anneme cihazın bozulduğunu bir süre beklememiz gerektiği söylendi. Biz önce ne olduğunu anlamadık ve kısa zamanda tamir edileceğini düşündüğümüz cihazın yapılmasını beklemeye başladık. Bu arada acil Bypass ameliyatı olması söylenen hastamızın beklediğimiz süre içinde aldığı riskin bizde yarattığı stres de çabası... Bir kaç gün sonra cihazın hala tamir edilemediği hastanın verilecek ilaçlarla tedavi yöntemine gidileceği, kalp damarlarının görüntülemeden ameliyat olmasının intihar sayılacağı söylenerek hastamız taburcu edildi.
Fazla uzatmak istemiyorum. Taburcu olduktan sonra düzenli olarak birer hafta, birer ay arayla cihazın onarılmasını takip ettik fakat olmayacağını anlayınca kurumumuz bizi başka hastaneye yönlendirdi. Özel hastanede 1500 TL hemen çekilebilen tomografiyi ekonomik nedenlerden dolayı çektiremedik. Aradan sekiz ay geçti ve kontroller için tekrar Gazi Hastanesi’ne sevk edildik. Doktorumuz tekrar BT Anjiografi istedi. Verilen randevu üzerine bir hafta sonra hazırlıklarımızı yapıp 08.00’de hazır beklerken, cihazın tekrar bozulduğunu başka da cihaz olmadığı çekimin ilerleyen günlerde yapılacağı söylendi.
Soruyorum; koskoca bir hastanede bir tomografi cihazı mı olur? Her gün medyada abartılarak anlatılan 3. havalanı, 3. köprü, Kanal İstanbul projelerini bırakın bir hastanenin haline bakın lütfen. Bu inşaatları, köprüleri, kanalları geçip de derede boğulmak değil de nedir?
Aslı ŞİMŞEK

Haberin Devamı

Halk sağlığını düşünen yok mu

Çankaya’da oturuyorum. Halk sağlığı açısından bir uyarım var. Dikmen Vadisi devamındaki bölüme inşaat artıkları, her çeşit çöp, tıbbi atıklar, haftanın her günü kamyon kamyon getirilip dökülüyor; hurdacılar stok merkezi yapıyorlar. Sinek, böcek ve pis kokuları anlatmaya gerek yok. Burada oturan insanların ne günahı vardır; hiçbir kamu yetkilisi veya medya da görevli bir şahıs bu alanı görmüyor mu, neden dışlandığımıza bir anlam veremiyoruz. Büyükşehir ile Çankaya arasındaki çekişmenin cezasını mı çekiyoruz. Ben, hem resmi inşaat ve hem de özel inşaat müteahhidiyim. Bildiğim kadarıyla, her merkez ilçenin çöpleri dökeceği alanlar vardır. Bu alanların dışına (çöp ve atık atanlar) hem Büyükşehir Belediyesi ve hem de İlçe Belediye görevlileri tarafından takip edilerek (500 TL hatta 5.000 TL) gibi cezalar yazılmaktadır. Halk sağlığınakarşı bu kadar duyarsız olunur mu?
Hakan AKIN

Haberin Devamı

Hayvanlar aç ve huzursuz

AOÇ’ye ihanet edenleri Allah da affetmez

Epeydir AOÇ’ye gitmemiştik. Bu kez hüsrana uğradık. Girişte ücret kaldırılmış. İpini koparan orada... Baliciler, fuhuş yapanlar mekân edinmiş. Küçük kafeler soluk alınacak yerler kapatılmış. Sembolik de olsa (1 TL) giriş ücreti, tarihi mekânı korumada etkiliymiş...
Gördüklerimiz bunu doğrular nitelikteydi. Kafes ve barınak bakımları, temizlik ve yemler için destek olmak da çabası. Şimdi gidin bir görün! Kaplan kafesinin önünden geçerken içimiz acıdı. Hayvanlar aç ve huzursuzdu. Hareketlerinden belliydi. Mideleri kaburgalarına yapışmış haldeydiler. Biçilmemiş yeşillikler, kelleşmiş çimler göze batıyor,orda-burda çöp torbaları, kimi saçılmıştı.
Dinazor maketleri konmuş, çevresi şeritlerle çevrilmiş korunurken, canlılar korumasızdı. Kuşevi’nin eski güzelliğinden eser yoktu. Kokudan içeri giremedik. Kuş da kalmamıştı. Danıştığımız bazı görevliler, ‘Atatürk Müzesi’nin soyunma odasına döndüğünü söyledi! Bir başka ucube, öylece orta yerde enkazdı. Büyük bir ‘Köpek Balığı’ şeklinde ülkenin en büyük tünel akvaryumu mühürlenmiş kullanılmıyordu. ‘Bahçe’nin, tarihi yerinden başka yere taşınacağı, başka şekilde, sözde yeniden ‘tema’ ismiyle açılacağı ilan ediliyordu, çıkışın iki yanında duyuruları gördük. Eski güzelliği, temizliği, mutlu hayvan çığlıkları, heyecanla koşturan, anne babası ile sevinci paylaşan çocuklar ve düzgün giyimli insanlardan eser yoktu. Hayallerimizi süsleyen, herkesin anısı olan güzelim Ata mirası’ndan da... Muhteşem güzelliğin yerinde yeller esiyordu. Tarım Bakanlığı’na bağlı Müdürlükken başarıyla işletilen Hayvanat Bahçesi, belediye elinde mahvolmuş... İçimiz acıdı, hüzünle ayrıldık!
F. O.

Yazarın Tüm Yazıları