Futbolda mafya var demiştik inanmamıştınız

BU köşede yıllarca yazdım, ‘Spor kulüpleri mafyanın elinde’ diye, kimse tınmadı.

‘Transferleri mafya organize etmeye başladı’ dedim, kimse umursamadı.

‘Mafya, hakemleri baskı altına alıyor’ dedik, aldırış eden olmadı.

Şimdi ‘rezaletin’ bir bölümü ortaya çıkmaya başladı.

Alaattin Çakıcı’ya vize ve pasaport organizasyonunda, Türkiye’nin en büyük kulüplerinden Beşiktaş’ın nasıl kullanıldığı ortada.

Dün Hürriyet’te yayınlanan konuşmalar, akıllara durgunluk verecek düzeyde.

Ben size söyleyeyim, bu buzdağının görünen tarafı.

Çünkü sporda büyük paralar var ve mafyanın buradan uzak olması mümkün değil.

Bazı ‘mafya babaları’, menajerlik şirketlerine ortak olup transfer işlerinde ağırlık koyuyorlar.

Maç sonuçlarını etkilemek için yönetici ve futbolcular tehdit ediliyor. Birkaç yıl önce çok kritik bir maç öncesi, bir Anadolu takımının oyuncularına tehdit telefonları edildiğini, gencecik çocukların maça ayakları titreyerek çıktıklarını spor camiasında pek çok kişi biliyor.

Geçen yıl ‘bitmiş’ bir transferin, bir ‘mafya babasının’ devreye girmesiyle nasıl bozulduğunu ve oyuncunun sözleşme imzaladığı kulübe değil, bir başka kulübe nasıl gittiğini bilmeyen yok.

Ali Sami Yen Stadı’nda bana saldıranların hangi mafya grubunun adamı olduklarını o zaman da yazdım.

Dönemin Gençlik ve Spor İl Müdürü Vedat Bayram’a, bu kişilerin nasıl girdiklerini sorduğumda, ‘Ben biletleri Fenerbahçe Kulübü’ne verdim. Ötesini bilmem’ dedi.

Televizyon görüntülerinde bu kişilerin stada, Fenerbahçe Başkanı ile birlikte girdiklerini belgeledik.

Kimse sesini çıkarmadı.

Şimdi Alaattin Çakıcı’ya vize alınması işinde Beşiktaş Kulübü’nün de bir şekilde devreye girdiği ortaya çıkıyor.

Herkes ‘şaşkın’ pozlarda.

Palavra.

Bu iş malumun ilamıdır.

Türk futbolu mafyanın elindedir.

Şimdilik bulaşamadıkları iki yer var.

Biri Federesyon. Çünkü orada Haluk Ulusoy gibi bunlara pabuç bırakmayacak biri var.

Diğeri de Galatasaray.

Ama bunlar mafyaya daha ne kadar dayanır bilemiyorum.

Savcı, Beşiktaş kongre üyesi mi?

ALAATTİN Çakıcı ile Beşiktaş menajeri arasındaki telefon konuşmaları, polisin elinde bir süredir vardı.

En sonunda dün basına yansıdı.

Çünkü polis, adalete güvenmedi.

Soruşturmayı yürüten İstanbul Emniyeti, gazetelere yansıyan bilgileri ve belgeleri ilgili savcıya verdi.

Savcı Muzaffer Yalçın, soruşturma kapsamında Sinan Engin’in ifadesini aldı ve Engin’i serbest bıraktı.

İşte bu durum polisi çileden çıkardı.

Çünkü polise göre, eldeki delillerle Sinan Engin’in serbest bırakılması mümkün değildi.

Olayın üzerine giden polis, Savcı Muzaffer Yalçın’ın Beşiktaş kongre üyesi olduğunu öğrenince elindeki belgeleri basına sızdırdı.

Şimdi herkes merakla ‘olacakları’ bekliyor.

Niye dinliyorsunuz?

ÇAKICI’nın bütün bu konuşmaları dinlendiği halde uçup gitmesi de başka bir zafiyet olarak kayıtlara geçti. Telefonlar suçu önlemek için mi dinleniyor, yoksa iş işten geçtikten sonra olaylar hakkında fikir yürütüp dedikodu üretmek için mi?

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Devletin kurumları birbirlerini suçlayacaklarına ortak hareket etmeyi öğrendikleri zaman.
Yazarın Tüm Yazıları