Futbolcu olmak varmış

Dünyanın en kolay işi Türkiye’de futbol kulübü yönetmek, en kıyak işi de futbolcu olmak galiba...

Baksanıza maç hasılat gelirlerinin yüzde 7’sini 2001’e kadar Federasyonlar Fonu’na aktarmak zorunda olan kulüplerin 44 milyon YTL’yi bulan borçları çıkan yeni bir yasayla silindi. Yani yanlış transfer politikalarıyla çöpe giden paraların yükü yine devlete çıkarıldı.

Devletin kıyağı aslında bununla da sınırlı değil. Biraz geriye, üç-dört hafta öncesine dönelim. Türkiye’de top koşturan futbolculardan asgari ücretlilere uygulanan yüzde 15’lik vergi alınmasına karar verilmişti. Bu vergi indirimi sayesinde de kulüpler yine büyük bir yükten kurtulmuş oldu. Neden mi? Yurtdışında vergiyi futbolcular, Türkiye’de ise kulüpler ödüyor da ondan.

Schalke, Lincoln’ü niye elinde tutamıyor sanıyorsunuz, sırf bu vergi kıyağı yüzünden birçok yıldızı Türkiye’nin yolunu tutuyor. Normal şartlarda futbolcuların devlete ödemesi gereken vergi oranı yüzde 35 olması gerekiyor. Avrupa’daki bazı ülkelerde (bkz. Fransa) bu oran yüzde 40’ları geçiyor.

Bu işten en kárlı çıkan da yerli futbolcular oluyor.

Yabancılar sayesinde onlar da vergi ödemiyor ve bu yüzden yurtdışına açılma gereği de duymuyorlar.

Futbolcuların ödemediği vergilerin kimden çıktığı malum, fazla söze gerek yok.

Memleketimden ölüm manzaraları

Şofbene bir kurban daha verdik... Tarsus’ta 7’nci sınıf öğrencisi Kübra Doğrul duşa girdi ve bir daha çıkamadı. Acaba bizim kadar şofben ve soba zehirlenmesine kurban veren başka bir ülke var mı?

Sadece şofben mi? Bu ülkede ’garip ama gerçek’ kategorisine girecek öyle ölüm vakaları var ki, her birinden bir film çıkar.

Evde oturmuş ailece yemek yersiniz salona freni patlamış kamyon girer, parkta basket oynarsınız üzerinize pota devrilir, düğünde halay başı olursunuz serseri bir kurşun kafanızı delip geçer, yol kenarında otobüs beklersiniz babasının arabasını kaçıran 17’lik delikanlı gelip sizi bulur vs vs...

Biliyorum, bu ölümleri hepimiz kanıksadık. Bu ülkede başınıza pota düşmesi, ecelinizle ölmeniz kadar doğal. Asıl "Nasıl yani" dedirtecek, polis kayıtlarına geçmiş ölüm vakaları ise şimdi başlıyor:

n Otoyolda giderken radyoda oynak bir şarkı çalması üzerine arabayı kenara çekip göbek atarken, gelen taşıtlar tarafından ezilmek. (Adapazarı-Hendek... Üç kişi öldü)

n Midesine kaçan sineği öldürmek için ağza haşere zehri sıkmak suretiyle ölmek. (İstanbul Sultanbeyli)

n Bankamatik gişesinde elektrik çarpması sonucu ölmek. (Bozcaada)

n Beş kişilik arabaya 11 kişi binip, viyadükten aşağı uçarak ölmek. (İstanbul Molla Gürani Viyadüğü)

n Yolda yürürken yıkılan balkonun altında kalmak. (İstanbul- Dudullu)

n Berberin boynunuzu aniden sağa sola çevirmesi ve akabinde gelişen boyun kırılması sonucu ölmek. (Erzurum, Merkez Berber Salonu)

n 7 metre genişliğindeki yolda arabanızla giderken 5.40 m boyunda bir reklam panosunu enine taşıyan kamyon tarafından ortadan ikiye ayrılmak. (Erzincan)

n Evindeki haşerelere karşı tarım ilacı kullanırken ölen akrabanız için taziye ziyaretine gitmek ve orada yıkanmayan kaplarla ikram edilen yemekten zehirlenerek ölmek. (Niğde... 4 kişi öldü)

n Fehmi Koru: "Kiminle tartıştığın önemlidir, yoksa seni de aptal sanırlar."

n Asena: "İbrahim Tatlıses aslında çok romantik biridir. Onunla bir gün belediye otobüsüne ve vapura binerek küçük bir İstanbul turu atmıştık."

n "Bir erkeğin ben yokken ne yaptığı hiç önemli değil... Sadakat dediğimiz şey ne ki, bir başka biriyle hiç ilgilenmemek midir? Hayat öyle değil ki, biz birileri tarafından sürekli cezbediliyoruz. Nasıl birisine ’Bir başkası tarafından cezbedilme’ diyebilirim ki; kendim için talep ettiğim şeyi onun için de sağlamak durumundayım."

(Usta oyuncu Serra Yılmaz, aldatma mevzusuna son noktayı koyarken.)

n Hillary Clinton: Putin ruhsuz bir lider...

Putin:
Bir devletin başına geçecek kişide minimum da olsa kafa olması gerekir...

n TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar: "Kalfa bile olmayacak adam müteahhit oluyor. Mesleğin kimyasını bozuyorlar."

n "Diana, 20 yıldır bu ’Drakula Ailesi’ yüzünden acı çekti..."

(Muhammed El Fayed, oğlu Dodi ile sevgilisi Prenses Diana’nın ölümünü soruşturan mahkemede İngiltere Kraliyet Ailesi’nden bahsederken.)

n Rıdvan Dilmen: Seneler evvel, takım ismi vermeyeyim, 0-0 bir takımın şampiyonluğu için yeterliyken diğer takım için de kümede kalmaya yetiyormuş. Takımlar anlaşmış. Maç başlamış. Küme düşme hattındaki takımdan Sadi 87. dakikada gol atmış. Mersin İdman Yurdu öne geçmiş."

Güntekin Onay: Ama hocam takımın ismini söylediniz...

R.D: (Gülüyor) Rakip takımı söylemeyeyim bari artık. Sonra şampiyonluğa oynayan takım iki tane çakmış.

n "Güzelliğimin çok farkında olmadığım için artıya çeviremedim. Seksiliğinin farkında olmuyorsun. Seksi olmaya çalışıyorsun ama yanlış bir yere çıkıyorsun."

(Yanlış yere çıkmak! Neresi acaba? Demet Evgar, güzelliğini geç keşfettiğini anlatırken.)
Yazarın Tüm Yazıları