Foto muhabiri avcıdır

Başkentin spor foto muhabirliği konusunda tartışmasız en usta isimlerinden biri Selçuk Mumcu, 33 yıl yaptığı foto muhabirliğini bir mesleki benzetmeyle anlattı: “Foto muhabiri avcıdır”

Haberin Devamı

Fotoğrafçılığın en zor alanlarından biridir, spor foto muhabirliği. Kurgu yapılamaz, ışık istediğiniz gibi değildir, karşınızdaki kişiler ya da makineler size poz vermez. Anı yakalamak adına deklanşöre basan foto muhabirinin iç güdülerine en fazla muhtaç olduğu iştir spor organizasyonunda fotoğraf çekmek. Bu alanda büyük Ankara’nın yetiştirdiği büyük bir usta Selçuk Mumcu.
Şimdilerde emekliliğin keyfini çıkaran Mumcu ile üyesi olduğu TSYD’nin Ankara Şubesi’nde sık sık sohbet etme fırsatım oluyor. Mesleğe ilk başladığım yıllarda Antalya’da futbol takım kamplarına geldiği sırada tanıştım bu usta isimle. Elinde teleobjektifleri, son model makinaları, fotoğraf ekipmanları ve ağır başlı tavrı ile kolayca dikkat çeken, mesleğinin kendisine kazandırdığı havayı üzerine de ustaca giydiren Selçuk Mumcu ile zaman içinde gelişen bir dostluğun, ağabey – kardeş ilişkisinin sıcaklığı ile yaptığımız sohbeti aktarıyorum:

Haberin Devamı

BAŞARININ SIRRI SEVGİ

“Hayatımı adadığım bir iş foto muhabirliği, garip bir aşk bu içine giren çıkamaz kolay kolay. Her ne iş olursa olsun ona sevgiyle aşkla bağlanırsanız karşılığını da alırsınız. Foto muhabiri olarak çalıştığım 33 yılda başta Türkiye Foto Muhabirleri, Türkiye Spor Yazarları ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden aldıklarım olmak üzere onlarca ödül kazandım. Dünyada bir çok ülkede fotoğraf çektim. İnsanlar, tribünlerinde bir maç izlemek için dünyaları verir. Burada saysam ayak bastığım futbol sahalarını inanıyorum kıskanacak bir çok futbol sevdalısının ahını alırım. En iyisi söylememek en azından adlarını. Ama bu mesleğin en zor yanı farklı coğrafyalarda birbirinden farklı koşullarda çalışmak ama belki en keyifli yanı da bu.

FOTO MUHABİRİ AVCIDIR

Ben mesleğe spor foto muhabiri olarak başlamadım. 1978’de girdiğim Milliyet’te 1982 yılında spor servisinde çalışmaya başladım. Spor fotoğrafı keyifli bir iştir. Ama çok zordur. Bir de eski teknolojide düşünün hangi müsabaka olursa olsun ilk 10 dakikasından fotoğrafı kurtarıp, filmi çıkaracaksın. Düşünün koca sahada top koşturan adamlardan bir an evvel en iyi kareyi çekmeye çabalıyorsunuz. Ben hep foto muhabirini bir avcıya benzetirim. Avcı nasıl avını yakalamak için bitmez tükenmez bir takip ve sabır gösterir, bizde de öyledir. Avcı bilir avının yaklaştığını, hisseder. İyi bir foto muhabiri de bunu bilir. Bir de avını tanır avcı. Ne avlayacaksa ona göre hazırlanır. Bir spor foto muhabiri içinde öyledir. Bir tenis karşılaşmasında raketin ne zaman topa kalkacağını, bir güreş müsabakasında sporcunun rakibini ne zaman savuracağını, bir maçta kale önünde kimin kafaya sıçrayacağını bilir. O sabrın sonunda istenilen kareyi yakalanır. İşte o an yaşanacak mutluluğu anlatacak kelimeler bulmak mümkün değil tabii

Haberin Devamı

DUYGUSUZ OLMAZ BU İŞ

Ben 36’lık filmlere de fotoğraf çektim, digital makinaların disketlerine de. Bugünün teknolojisinde fotoğraf çekmek çok kolay gibi görünse de sanatın incelikleri teknoloji ile bütünleşmediği sürece istenilen kareleri yakalamak mümkün değil. Ne fotoğrafı çekilecek olursa olsun eline makineyi alan kişi estetik ruh taşımalı, geometrik bir hafızası olmalı. Açıkçası foto muhabirliği duygusuz yapılacak iş değildir.

Mumcu’nun mesleki yolculuğu

Usta foto muhabiri Selçuk Mumcu, mesleki yolculuğunu şöyle anlattı: “1978 yılında Milliyet Gazetesi’nde bir yakınımız aracılığı ile mesleğe ilk adımımı attım. Mustafa İstemi ve Bülent Hiçyılmaz gibi isimlerle bir arada çalışma şansı buldum ki bir foto muhabiri olarak benim mesleki serüvenimde çok önemli yerleri var buna inanıyorum. İkisinden de çok şey öğrendim. Fotoğraf nasıl çekilir, nasıl kadraj yapılır, bir fotoğrafın gazete sayfalarında yer almasının püf noktaları nelerdir, Mustafa İstemi’den öğrendim. Milliyet Gazetesi’nde 2004 yılına kadar sürdürdüm mesleğimi. 26 yıl içinde çok önemli isimlerle birlikte çalıştık. Taki Doğan, Devrim Sağıroğlu, Zeki Çol, Erol Yaşar Türkalp, Yaşar Saygı, Bülent Hiçyılmaz gibi isimlerle bir çok haberi ve anıyı birlikte paylaştık. Sonra aramıza Münir Bağrıaçık, Cemal Ersen, Atilla Türker, Ayşe Yeşin, Necmi Kepçetutan katıldılar. Milliyet’te işe haber merkezinde başlamıştım. 1982 yılında itibaren spor servisinde mesaimi sürdürdüm. Yaşar Saygı’nın İstanbul’a gitmesi ile tam 22 yıl aralıksız spor servisinde çalışarak Milliyet’ten emekli oldum. Milliyet’teki emekliliğin hemen ardından 2004 yılında Sabah Gazetesi’nde çalışmaya başladım. 2011 yılında Sabah’a da veda edip gerçek nir emekli oldum”

Yazarın Tüm Yazıları