FD ve Mehtap kâbusum oldu

Cumartesi gecesi Medya Kralı’nı izlerken dehşete kapıldım.

Haberin Devamı

Rüyamda bile yan yana görmeye dayanamayacağım (uyanırım hemen) bir ikili, Feridun Düzağaç ve Mehtap (Popstar Alaturka Mehtap’mış) Okan Bayülgen’in karşısında yan yana oturuyordu.
Alaka sıfır; FD seven Mehtap’ı izlemez, Mehtap’ı dinleyen FD’yi tanımaz.
Feridun’un ne işi vardı orada?
FD, yedinci albümü FD7’nin tanıtımını yapıyormuş!
Yeniler, kendilerini ve albümlerinin tanıtımlarını, gırgır muhabbetin ve eğlencenin ağırlıkta olduğu kalabalık konuklu programlarda yapabilirler belki ama FD gibi kendini ispat etmiş isimlerin başka yolları olmalı bence.
FD hadi gitti oraya diyelim, keşke şarkılarını söylese ve hiç oturmasaydı masaya.
Mehtap ve 87’li modelin erkeklerin ayaklarını nasıl yıkayacakları konusundaki o derin sohbete maruz kalmazdı.
O gece hafızamda tuhaf resimler bıraktı.
Neyse, bu arada FD7 sıkı bir albüme benziyor.
Ama ben FD’den albümün heyecanını attıktan sonra bir de film bekliyorum.
Gece 11.45, ıki Süper Film Birden ve Aşk Tutulması’ndaki sakin ve istikrarlı oyunculuğunu beğenmiştim.
Neden bilmem ama onu bir Nuri Bilge Ceylan filminde hayal ediyorum.
Onlardan güzel bir iş çıkarmış gibi geliyor.
Mehtap’lı görüntülerden sonra olmaz demeyin, olur, olur...
O resim gün gelir balık hafızamızdan silinir.

Haberin Devamı

Her yol mubahsa insan kaybolmuştur

Gazetede adıma gelen kitaplar arasında ‘Büyük Türk Twitleri’ diye, aslında adıyla ters, küçücük, el kitabı boyunda bir kitap da çıktı.
Sonunda bu da oldu dedim içimden. Ama olmamış, içinde benden bir cümle bile yok!
“Bir kedim bile yok” diyen Sezen Aksu’nun hüznü çöktü üzerime.
şaka bir yana, aslında twitter’daki ilginç cümlecikleri bir araya getirip, yayınlamak şahane bir fikir.
“Arkadaş ne de güzel yazmış” dediğim bir sürü cümleyle tekrar karşılaştım kitaba bakarken.
Aklıma hemen “Bu tweetler’in sahiplerinden izin alındı mı?” ve “Telif hakları ne olacak şimdi?” gibi sorular geldi.
ızin alınmamış, telif hakkı da söz konusu değilmiş zaten.
Kitapta gazeteci ve Kocaeli Üniversitesi öğretim görevlisi Azime Telli’nin imzası var.
Bir sonraki twitter kitabını o mu çıkarır, başkası mı bilemem ama nacizane tavsiyem daha detaylı bir çalışma yapılması.
ıhtiyacımız olanı bulmak için bütün kitabı taramak zorunda kalmayalım.
Mesela erkek geyikleri diye bir bölüm açsınlar ve içine “düğün videomuzu tersten oynatınca sevinçten uçuyorum. Yüzükler çıkıyor, karım salondan çıkıp bir arabaya binip gözden kayboluyor... Süper.” (RaYiHaN) tweet’ini koysunlar.
Hayata dair hınzır tweetler derseniz; “yüksek yerlerde alçak tanıdıklarım var” (OzanOnen), “koyunlar arttıkça ‘koç’lar da arttı; yaşam koçu, yönetici koçu, para koçu, enerji koçu, spor koçu, kariyer koçu, doğum koçu, vs..” (twittegel) ya da“gidilecek her yol mubahsa insan kaybolmuş demektir” (külkedimaması) uygun olur.
Ne şahane, öyle değil mi?
Not: ‘En güzel tweetler burada’ yazılarım devam edecek.

Haberin Devamı

Köpek gezdirme ehliyeti

Geçen yıl Buddy’miz bir başka sahipli köpeğin (ben zaten bugüne kadar sokak köpeklerinden zarar geldiğini görmedim) saldırısına uğramış ve ölümden dönmüştü.
Köpeğin Amerikalı sahibi “parkta başka köpek yok sandığım için tasmasını çıkardım” gibi saçma bir savunma yapmıştı.
Bir arkadaşımın köpeği de kapıcı tarafından gezdirilen bir kurt köpeğinin dişleri arasında can verdi.
Bir başka arkadaşımın kızı sahil yolunda sahipli bir köpeğin saldırısına uğradığı günden beri köpeklere yaklaşamıyor.
“ıngiltere’de köpek sahiplerine köpek gezdirme ehliyeti zorunluluğu geliyor” haberini okuyunca aklıma işte bu eski olaylar geldi.
O insanların köpek gezdirme ehliyetleri olsa yukarıdaki olaylar çok daha farklı yaşanabilirdi.
Ama bizim ülkede bu ehliyet yasası çıkmaz.
Çıksa da doğru adrese gitmez.
Köpek dolaştırma işinin bakıcıya, şoföre ya da kapıcıya yaptırıldığı bir ülkede köpek sahiplerine ehliyet verseniz ne olur, vermeseniz ne olur, öyle değil mi?

Haberin Devamı

Okulda şiddet var

Geçen bizim çocuklarla oturuyoruz.
“Okulda neler yapıyorsunuz, anlatın da gündem dışı kalmayayım” dedim.
Tek bir ağızdan “smackdown” dediler.
“O da ne?” dedim.
Bir kart oyunu mu?
Yoksa bilgi yarışması mı?
“Tabii, tabii” dediler ve güldüler.
Smackdown meğerse şu meşhur pankreas güreşiymiş.
Akrobatik dövüş sahnelerinin olduğu, iri kıyım adamların birbirinin üzerinde zıpladığı, ezdiği kavganın bir diğer adıymış.
Ve bu aralar ortaokullarda erkek çocuklar arasında bir numaraymış. Kızlar da izlemeye bayılıyormuş.
Ha bir de Mematicilik ve Alemdarcılık varmış ki onlara hiç girmeyeyim isterseniz.
Biz geçen hafta aile içi şiddetten söz ederken şimdi bir de okul içi şiddet çıktı başımıza.
Siz çocuğunuzu okula gönderdiğinizi sanıyorsunuz.
Oysa onlar arenaya çıkıyorlar.
Haberiniz olsun.

Yazarın Tüm Yazıları