Fatih Altaylı: Yabancı denetçi de Türkiye'ye uyum sağlamış!

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

YAZINIZA önceleri derin bir suskunlukla yanıt veriliyorsa, çok ‘‘berbat’’ bir yere parmak bastınız demektir.

Yılların tecrübesiyle söylüyorum bunu.

Yazınızda ortaya attığınız iddialar çok ciddi ve ortada büyük bir üçkáğıt varsa yazınıza çıt bile çıkmaz.

Geçen martta Egebank meselesi ile ilgili yazmaya başladığım zaman da böyle olmuştu.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun Romanya'ya neden uzman yolladığını sorduğumda da.

Hatta geçenlerde makam aracında kilolarca eroin bulunan Giresun Emniyet Müdürü'nü yazdığımda da.

Bunlara cavep verilmez.

Çünkü verilecek yanıt yoktur.

İtiraz da gelmez.

Çünkü yazılan ‘‘sapına kadar’’ doğrudur. Dün de ‘‘Bu bankaları denetleyen bağımsız denetleme kuruluşları kim?’’ diye sordum.

Ve bu bağımsız denetim raporlarının açıklanmasını istedim.

Ses seda yok.

Hiçbir uluslararası bağımsız denetim şirketi çıkıp da, ‘‘Ben denetledim kardeşim. Bir hata mı yapmışız. İşte bizim denetim raporlarımız. Bizde üçkáğıt olmaz’’ diyemedi.

Anlayacağınız son derece sağlam ‘‘etik kuralları’’ olan bu şirketler bile Türkiye'ye gelince Türkleşiyorlar.

Biz de sanıyoruz ki, uluslararası denetim şirketi denetleyince uluslararası standartlar geçerli olur.

Anlıyoruz ki, olmuyormuş.

Türkiye neyse, Türkiye'de iş yapan uluslararası denetim kuruluşu da o.

İyi de o zaman dev dev firmalar neden yüz binlerce dolar verip kendilerini bu yabancı menşeli denetçilere denetlettiriyorlar?

Parlamenter rezalet

BİR ülkede adında parlamento kelimesi bulanan kurumlar yasalara ve vatandaşlarına ne kadar saygılı ise, ülkenin geri kalanı da en fazla o kadar saygılı olabilir.

İşte size bir örnek:

Sofu Tuğrul bir meslek büyüğümüz.

Cumhuriyet Gazetesi'nde yıllarca görev yaptıktan sonra 15 yıldan bu yana da Parlamento Dergisi adlı bir yayının sorumluluğunu üstlenmişti.

Parlamento Dergisi Türk Parlamenterler Birliği'nin aylık yayın organıdır.

Yani Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin mensuplarının birliğinin.

Bu Türk Parlamenterler Birliği'nin başında ise Zeki Çeliker vardır.

Adı size yabancı gelmemiştir.

Kıyak emeklilik denen rezaletin bir numaralı takipçisidir bu Zeki Çeliker.

Zaten Türk Parlamenterler Birliği'nin de kuruluş amacı budur sanki.

Bu Kıyak Emeklilik Birliği geçtiğimiz günlerde Sofu Tuğrul'un Parlamento Dergisi'ndeki görevine son verdi.

Verir, hakkıdır diyeceksiniz.

Verir hakkıdır, ama kimse kapının önüne sepet gibi konmaz.

Türk Parlamenterler Birliği Sofu Tuğrul'un işine son verirken, 15 yıllık çalışmayla hak ettiği 3.5 milyarlık kıdem tazminatını vermeyi unuttu.

Kendi emekli maaşlarına her ay 1 milyar lira ekletmek için yırtınan birliğin, 15 yıllık emeğin karşılığını gasp etmesi, bu parlamentodan neden çalışanlar lehine tek bir satır kanun çıkmadığını anlatıyor herhalde.

Başka bahane bulun!

MISIR Çarşısı'nda patlayan bomba değil tüpgazmış.

Bilirkişi böyle diyor.

Rapor mahkemede.

Ama o davanın sanıkları hálá hapiste.

Hem de yıllardır.

Herkes afla tahliye oluyor, olmayan bombayı koyduğu iddia edilenler ise hapiste.

Bunlardan en ünlüsü Pınar Selek.

Tanımam, etmem.

Belki de çok tehlikeli bir teröristtir. Fikrim yok.

Ama bildiğim bir şey var ki, o da eğer ortada bir bomba yoksa, kimseyi o bombayı koymakla suçlayıp hapse atamazsınız.

Hele hele bilirkişi raporu patlayan şeyin bir bomba olmadığını gösteriyorsa, haksız yere hapse attığınız kişiyi hapiste tutamazsınız.

Eğer Pınar Selek'i ille hapiste tutmak istiyorlarsa, başka bir bahane bulsunlar.

Ama bizim adalete olan inancımızı iyiden iyiye yok etmesinler.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Bakanlar medya aracılığıyla ağız dalaşına girmedikleri zaman.

Yazarın Tüm Yazıları