Fatih Altaylı: En büyük ödül

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

GÖLCÜK'te fay hattının içinden geçtiği iki binadan söz etmiştim 18 Ağustos'taki yazımda.

Fay hattı tam içinden geçtiği halde, kuralına uygun ve doğru malzemeyle yapılan binalar hasar almış ama yıkılmamıştı.

Bu binalarda can kaybı yoktu.

Yani depremin korkulacak bir şey olmadığını, binalarımızdan korkmamız gerektiğini gösteren bir anıttı o binalar.

O binalarda oturanlar, depremde hayatta kalmalarını müteahhitlerine borçlu olduklarını düşünüp müteahhit Kadir Kolaylı'yı bulmuşlar ve apartman sakinleri adına kendisine bir şükran plaketi vermek istemişler.

Müteahhit Kolaylı'nın kendilerine verdiği yanıt çok güzel:

‘‘Ben fazladan bir şey yapmadım. Görevimi yaptım. Parasını ödediğiniz bir şeyin karşılığını verdim. Kolay olan doğruyu yapmaktır. Ben doğruyu yaptım.’’

İşte böyle müteahhitler de var değerli okurlar.

Ve bence, depremde yıkılmayan sağlam bir bina yapmış olmanın ödülünü o zaten aldı.

Akşam yattığında gözünün önünden yüzlerce ölünün resmi geçmiyor.

Hangi ödül rahat bir vicdandan daha değerli olabilir?

Kadın-erkek ilişkisine itiraz

İNTERNETTEN indirip yazdığım bir şakayı ciddiye alan kadın okurlarım olmuş.

Bu köşede kadınlara ne kadar değer verildiğini bilmeyenlerin, bir şakayı dahi kaldıramıyor olması çok umurumda değil, ama yine de birinin yazdığı yanıtı aktarmak istiyorum:

‘‘Yazdıklarınızı doğru bulmuyorum. Artık bu tip erkek yok. (Var mısınız iddiaya?) Kadınların erkekleri nasıl mutlu ettiği konusunda ise kendinize göre bir açıklamada bulunmuşsunuz. Belki öyle kadınlar vardır, ama oranları yüzde 3'ü geçmez. Gerisi aşağıda yazdığım gibidir:

Akşamları eşimi büyük bir coşkuyla beklerim.

Ona en sevdiği yemekleri yaparım.

Her gün ütülü gömlek giydiririm.

Akşam çoraplarını kendim çıkarır, sabah elimle temiz çorap giydiririm.

Her gün ona, onu ne kadar çok sevdiğimi söylerim.

İşe gitmeden önce kıyafetlerini kontrol ederim.

Akşam şaçlarını okşar, öperim.

Her akşam işlerinin nasıl olduğunu sorarım.

Ona tutunacak dalımmış gibi davranırım.

Nefret ettiğim maçları onunla birlikte izlerim.

İçki içmeyi sevmediğim halde ona eşlik ederim.

Onunla ağlar, onunla gülerim.

Onsuz yatağa girmem, o olmadan sofraya oturmam.

Sigarasını hep ben yakarım.

Giysilerini ben beğenir, ben alırım.

Onun kızdığı şeyleri giymem.

Arkadaşlarına katlanırım.

Keyfi olmayınca onu güldürmeye çalışırım.’’

Dilek Hanım, eşi için bunları yapıyormuş ve bu yüzden bana kızgın.

Peki tüm bunlara karşın eşi, Dilek Hanım için ne yapıyormuş?

Yazmış, onu da aktarayım.

‘‘Ya televizyonun karşısına geçer maç seyreder, ya eline sigara ve gazeteyi alır yüzüme bakmaz. Bir akşam tatlı dille dışarı yemeğe gidelim desem parasızlıktan yakınır. Doğum günümüzü bile hatırlamaz. Suratı asılır, gülmez. Nedenini sorsak beni sıkıyorsun der. Eğlendirmek istesem, sinirlenip ceketini alır, otomobile atlar ve çekip gider.’’

Evet Dilek Hanım.

Demek ki, kocanıza çok da fazla iyi davranmayacaksınız.

Gereğinden iyi davranırsanız, kendilerini bulunmaz Hint kumaşı zannedebilirler.

Sağlıkla

şaka olmaz

GAZETELERDE çıkan bir haber romatizmalı hastaları tedirgin etmiş.

Haberde Vioxx adlı ilacın riskli olduğu iddia ediliyor.

Oysa bu ilaç Sağlık Bakanlığı'nın izniyle satılan ve doktorların reçeteye koyduğu bir ilaç.

Ancak habere göre riskli.

Gazeteler ne yazık ki, sağlık konularında dikkatsizce haber yapıyorlar va hastalar zor durumda kalıyor.

Özellikle ilaç konusu son derece netameli.

Her firma, rakip ilacı karalamak için bir şeyler yapıyor.

Bunlar da gazetelere yansıyıp hastaları tedirgin ediyor.

Sağlık Bakanlığı'nın bu gibi haberleri dikkatle takip edip vatandaşı uyarıcı açıklamalar yapması farz gibi gözüküyor.

İlaçlar zulaya indi

HAZIR sağlıktan başlamışken, hastaların bir başka sorununa dikkat çekmek istiyorum.

Kimi ilaçlar şu günlerde piyasada bulunamıyor.

Hastalar zor durumda.

Eczaneler, depolardan kendilerine bu ilaçların gelmediğini söylüyor.

Depolarla konuştuğunuz zaman ise, zam beklentisi nedeniyle üreticilerin veya ithalatçıların depolara mal sevkini durdurduklarını söylüyorlar.

Anlayacağınız, ilaçta zam söylentisi hastaların hem cebini, hem de sağlığını etkiliyor.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Hayatı gerçek anlamda ciddiye alanların, hayatla daha çok gırgır geçtiğini anladığımız zaman.

Yazarın Tüm Yazıları