Erkeklerden arınma yöntemi: He-tox

Hafta sonu Observer’ın pazar ekinde ilginç bir yazı vardı.

Şimdi Avrupalı kadınlar arasında "erkeklerden arınma yöntemi" olarak adlandırılabilecek he-tox modası yükseliyor.

He-tox, toksinlerden arınma yöntemi detox’tan devşirme bir kelime.

"Erkekleri sağlığınız için zararlı mı buluyorsunuz, o zaman ’he-tox’ zamanı geldi" başlığını atmış Observer Magazine.

He-tox döneminde kadınlar bir anlamda erkeklerden mola alıyorlar.

Erkeklerle birlikte oldukları ya da yeni bir ilişki aradıkları dönemde kadınlar sürekli kuaföre gitmekten, ağdayla manikürle uğraşmaktan, alışverişe çıkmaktan, giyim kuşama dikkat etmekten ve sürekli kendilerine bakmaktan yorgun düşüyorlar.

Bunun üzerine bir de sevgilileriyle yaşadıkları kavgalar, kıskançlık krizleri ve aldatmalar eklenince erkekler sağlığa zararlı hale geliyor.

İşte böyle bir dönemde kadınlara he-tox öneriliyor.

5-6 ay boyunca hayatlarında bir erkeğin olmayacağı, dinlenecekleri ve kendileriyle başbaşa kalacakları bir dönem.

Yani ’sex and the city’ tarzı hayattan sıkılan kadınlar için, kendilerini kapatacakları bir manastır.

He-tox uygulayan ünlü olarak da sarışın güzel Sienna Miller gösteriliyor.

Jude Law’dan ayrıldıktan sonra, ’he-tox’ modasına uyup sadece kız arkadaşlarıyla takılan Miller ne var ki Hayden Christensen’le tanışınca he-tox’u falan unutmuş.

Tabii bir de bunun tam tersi var.

Erkekleri vücuttan atılacak bir toksin gibi gösteren he-tox’a karşı ya erkekler de she-tox’a başlarsa...

Bu yüzden he-tox uygulamasını abartmayın, dozunda bırakmanız sizin hayrınıza diyor Observer.

Deniz Akkaya’nın bugün Kelebek’in manşetinde okuyacağınız haberini görünce aklıma geldi bu he-tox meselesi.

Akkaya da yaşadığı sıkıntılı dönemden sonra Sapanca’da inzivaya çekilip yoga ve detox işlerine vurmuş kendini.

Bence Deniz Akkaya’ya detox değil, işte bu he-tox lazım.

Malum hep başı sevgililerinden yana ağrıdı...

Böylece Deniz Akkaya he-tox’u uygulayarak hem kafasını dinlemiş hem de modayı Türkiye’ye getiren ilk ünlü olarak yenilikçi yanını göstermiş olur.

Vestel’in en iyi reklamı

Vestel en iyi reklam kampanyasını Fenerbahçe’yi 5-3 yenerek yaptı.

Yarın öbür gün Ata Demirer’in Veysel’li Vestel reklamını kimse hatırlamayacak (belki de unuttunuz bile) ama Fenerbahçe maçı yıllarca konuşulacak.

Çünkü bu mağlubiyet belki de Fenerbahçe’yi şampiyonluktan edecek.

Pazar günü Galatasaray-Rize maçında da tribünlere bu "reklam sloganları" hakimdi...

Tribünde herkes Vestel’i konuşuyordu.

Açılan pankartlar da Vestel’in en iyi bilboard’larından daha iyiydi.

"Vestel’de kampanya 5+3"

"Gel vatandaş, Vestel’de çamaşır makinesi 5 taksit"

"Artık beyaz eşyalar Vestel’den 5+3"

"5+3 Vestel’e terfi edin"

"Vestel’den 5 taksit"

Pazartesi günü bütün gazetelerde Galatasaraylılar’ın açtığı bu pankartlar yer aldı.

Bundan daha etkileyici reklam mı olur...

Vestel hangi reklam kampanyasını bu kadar konuşturdu ki?..

Tabii bazı Fenerbahçeli taraftar siteleri de, Vestel ürünlerini protesto etmek için kampanya başlatmaya kalktılar.

Ama bu cılız seslere kargalarla birlikte Fenerbahçeliler bile güldü.

Melih Şendil’ini keseriz

Galatasaraylı taraftarlara hiç yakıştıramadım.

Pazar günü oynanan Rize maçında, kapalı tribünde başlığa taşıdığım bu pankart açıldı.

Lig TV spikeri Melih Şendil’e yönelik olarak Galatasaraylılar, "Melih Şendil’ini keseriz" yazmışlar.

Melih, televizyonların en başarılı maç anlatıcılarından biri...

Çok da iyi bir programcı.

Futbolu o pankartı açanlardan yüz kat daha iyi bilir, yıllardır Şansal Büyüka ve ekibiyle birlikte onlarca başarıya imza attı.

Galatasaraylılar’ı kızdıracak ne yaptı bilmiyorum, muhtemelen Manisa maçından kalma bir şeydir...

Ama ne olursa olsun bu çirkin pankart, Rize maçında tribündeki esprili pankartların yanına hiç yakışmadı.

Modası geçmiyor

Mekanların modası geçmesine rağmen, Bebek’in açıldığı günden bu yana tıklım tıklım olan cafe-restoranı Lucca için geçerli değil bu.

Havalar ısınmasına rağmen Lucca yine kalabalık.

Gece dışarıya çıkanların, ayaküstü bir şeyler içmek için Lucca’ya uğraması neredeyse gelenek oldu.

Her zaman olduğu gibi mekanın birbirinden ünlü müdavimleri her gece orada.

Geçen gece Adnan Polat ve Galatasaray yönetimini de gördüm ki, belli ki futbol dünyası da ilgi göstermeye başlamış Lucca’ya.

Bu kalitesi ve tarzıyla daha uzun süre modası geçecek gözükmüyor Lucca’nın...
Yazarın Tüm Yazıları