Enis Berberoğlu: Küresel darbe






Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

BU satırların yazarı 24 Ocak 1980 ekonomik kararları açıklandığında Boğaz sırtlarında iktisat tahsilini tamamlamak üzereydi.

Ders dışı mesaimizin yoğunluğu nedeniyle ıskalamış olabiliriz.

Ama Türk ekonomisini inanılmaz değişim-dönüşüm sürecine sokan 24 Ocak kararlarının üniversitemizde çok yankı bulduğunu söyleyemeyiz.

Hatta belki hatırlayanlar çıkar yurt sathında, yavruvatan Kıbrıs'ta ve yurt dışı temsilciliklerimizde de 24 Ocak heyecanı, bayramı yaşanmadı.

Necip Türk milleti 24 Ocak paketini, kıymetli life-style yazarlarının moda deyimiyle, tenine değdiği yerden yakaladı, dolara ve kamu fiyatlarına zam olarak algıladı...

Devalüasyondan günlük kura geçiş ve ihracat seferberliği yoluyla ekonominin dışa açık büyüme eksenine oturtulması... Devletin benzin gibi ürünlerde sübvansiyonlu fiyattan vazgeçip KİT'leri özelleştirme felsefesine iknası zaman aldı... Hatta belki de 12 Eylül askeri darbesiyle mümkün oldu.

* * *

Dün Devlet Bakanı Kemal Derviş'i işverenlere hitap ederken dinlerken aklımıza 24 Ocak kararlarının gelmesi sadece kendisine atfen gazetelerde yer alan -henüz yalanlanmayan- ‘‘Başaramazsak baskıcı rejim gelir’’ ifadesinden ötürü değil... Bize sorarsanız Kemal Derviş'i yaratan küresel darbe, 24 Ocak kararlarının devamı ve hatta eseri...

Türkiye 24 Ocak 1980'den bu yana geçen 20 yılda ekonomide izlemeye çalıştığı liberal çizginin siyasi izdüşümünü ihmalin faturasını ödüyor.

İç ve dış rekabete açılan ekonominin sırtındaki kamburun düzeltilmesi için siyasete tanınan ayrıcalık ve sübvansiyonun da kaldırılması zorunluydu... Zaten Kemal Derviş'in misyonu da kendi ifadesiyle ‘‘siyasetle-ekonominin ayrılmasıdır...’’

Eğer siyam ikizlerini ayırma operasyonu başarılı geçerse... Mesela hortum edebiyatı bitecek... Siyasetçi oy satın alamayacak. Bankasız, züğürt kalan, tütün, şeker üreticisine ulufe dağıtamayan, ücret, maaş ve taban fiyatlarına keyfince zam yapamayan siyasetin kabuğu değişecek...

Güneydoğu Savaşı'ndan, ekonomik krize kadar uzanan yelpazede karşılaştığı her sorunda ülkeyi idare edebileceği ölçeğe küçültmeye çalışan bugünkü Ankara gidecek... Yerini Türkiye'yi büyüterek idare etmeye muktedir Ankara gelecek... Değişim-dönüşümün ikinci adımı da kolay, tersiz ve kansız olmayacak, ama mutlaka tamamlanacak.

* * *

24 Ocak'tan bu yana büyük gürültüyle uygulamaya konulan sayısız ekonomik paketin sadece takvim yaprağında hatırlanması rastlantı değildir...

Çünkü memlekete istikrar programı diye takdim edilen bu önlem paketleri aslında ince ayar ve rötuş operasyonundan ibaretti... Ana rotayı değiştirme iddiası taşımadıkları gibi tersine rotayı korumaya dönüktü.

Kemal Derviş'in programı ekonomiyi siyasetten arındırma operasyonudur... Siyasi meydan okumadır, siyasi riski/faturası vardır... O yüzden şu aşamada, faiz-kur-fiyat şeytan üçgeni Derviş'in umurunda değildir. Çünkü o tamirata değil yıkıp yeniden kurmaya geldi.

* * *

Bu köşede piyasaya dönük ukalalığa pek cüret etmeyiz... Ancak birkaç gözlemimizi paylaşmak isteriz.

Dün başkentte şanlı Telekom direnişi sürüyordu, Hazine ihalesinde faiz makul çıktı. Kemal Derviş, içtenlikle ‘‘kur hedefimiz yok’’ dedi, döviz fiyatı on bin lira geriledi... Piyasaların asabı bozuk olmasına rağmen... Kemal Derviş'in oyununa uyum gösterme arzusu bariz.

Ve bu iyi haber.

KARŞI GÖRÜŞ-KATKI

‘‘Londra'da Uluslararası Ekonomi Politiği üzerine yüksek lisans yapıyorum. Devletin ekonomideki rolü, burada öğrendiğim temel konular arasında. Basından takip ettiğim kadarıyla Telekom'la ilgili pürüz Sayın Enis Öksüz'den kaynaklanıyor. Telekom gibi bir sektörün özelleştirilmesinin globalleşme nedeniyle kaçınılmaz olduğu bir gerçek (Susan Strange, The Retreat of the State). Diyelim ki Sayın Öksüz bu konuyla ilgili araştırma ve okuma firsatı bulamadı. Acaba Batı ülkelerinin bu konudaki tutumunu da mı bilmiyor? Batı ülkelerinin telekomlarını özelleştireli yıllar geçtiğinden de mi haberdar değil? Acaba Bati ülkelerinin bu konuda bir yanlış yaptıklarını mı düşünüyor? Acaba Batılıların ve hiçbirimizin bilmeyip de Enis Öksüz'ün bildiği birtakım ekonomik büyüme ve gelişme metotları mı var?’’ (Harun TEPE, London School of Economics)

Yazarın Tüm Yazıları