Emin Çölaşan: Takke düştü...

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

DEMİREL reddedildi. Oyunun ikinci aşaması şimdi ortaya çıkıyor. Demirel konusunda ikili oynayan Mesut Yılmaz, cumhurbaşkanı olmak istiyor. Bilinmeyen bir şey değildi ama olayın ertesi günü -dün- kendi partisinin genel başkan yardımcısı Salih Yıldırım tarafından bu konu gündeme getirildi.

Mesaj şöyle:

‘‘Biz aday gösterirsek olmaz ama koalisyon ortaklarımız destek verirse, genel başkanımızın cumhurbaşkanı olmasını isteriz...’’

Mesut Bey aday olacaksa, çok ayıp olur.

Eğer böyle bir niyeti varsa, Demirel için Anayasa değişikliği hazırlığı yapılırken bunu mertçe belirtmeli ve bu değişikliğe karşı çıkmalıydı.

Bunu yapmadı. İkili oynamayı yeğledi.

Ecevit ve Bahçeli'ye, bir anlamda ihanet etti.

Onlara ‘‘Kabul’’ dedi ve kendisi gerçekten kabul oyu kullandı.

Partisine ise kabul oyu attırmadı. Kendisine rağmen az sayıda milletvekili bu doğrultuda oy kullandı.

Böyle ucuz oyunlarla değil cumhurbaşkanı seçilmek, bu işe soyunup aday olmak bile yakışıksızdır. Bu konuda hem Mesut Bey, hem de partisi ayıp etti.

Benim karşı çıktığım olaylar bunlardı.

İmzasına ihanet, ikili oynama, sağ gösterip sol vurma.

Önceki gün Meclis'te ‘‘demokrasi’’ adına oynanan oyun işte buydu. İşin içinde dürüstlük yoktu... Ve birileri, bunun adına ‘‘demokrasinin zaferi’’ diyebiliyordu!

Helal olsun böyle demokrasiye!

***

Oylama bitiyor, ANAP milletvekili Bülent Akarcalı konuşuyor:

‘‘Özal'ın mezarına, üzerinde ‘‘Meclis'ten saygılarla’’ yazılı bir çiçek koyacağım’’ diyor.

‘‘Demirel, Özal karşıtıydı. Özal'ın intikamını aldık’’ demeye getiriyor.

Mezara gidip çiçek koyması iyi olur! Giderken yanına Turgut Özal'la birlikte şirket kurup ticaret ortağı olan Ekrem Pakdemirli'yi, Yüce Divan'da yolsuzluktan yargılanan Cengiz Altınkaya'yı ve diğerlerini de alsın...

Ve mezarın başında hep birlikte düşünsünler:

‘‘Yav birader, bu merhum döneminde hırsızlık, yolsuzluk, devleti ve milleti soymak ne biçim hortlamıştı.

Ahmet malı götürürdü, Efe götürürdü, Zeynep götürürdü. Başbakan olan babası, Zeynep davulcu ile evlenmesin diye MİT'i devreye sokar, davulcuyu kaçırma planları yapılırdı.

Aile bireyleri devlet ihalelerinden pay alırdı.

Semra'nın papatyaları, kocaları olan zengin işadamlarına ihale koparmak için onun dizinin dibine çöküp yalvarırlardı.

Ahhh, neydi o Hasbahçe gecelerinin ihtişamı!

Bizim merhum, PKK olayı için ‘‘Bunlar üç beş çapulcu işidir. Ciddiye alınacak tarafı yoktur’’ derdi.

Bazı onursuz gazetecileri Apo'ya kurye olarak gönderip onunla haberleşirdi.

Anayasa çiğnendiği zaman ‘‘Bir kere çiğnemekle bir şey olmaz’’ derdi.

Benim memurum işini bilir derdi de inanmazdık!

Onum ağzından açıktan mesaj verilir, rüşvet almayan memurun enayi olduğu toplumun belleğine kazınırdı...’’

***

Mezar başında düşünmeye dalıp Özal döneminin pislik ve hırsızlıklarını anımsamaya başladıklarında, herhalde orada üç beş saatten az kalmamaları gerekir.

Toplumu yozlaştıran, rüşveti yasal kılan, devleti yok etmeyi amaçlayan, yalan dolanla ülke yönetmeye kalkışan, bütün manevi değerlerimizle birlikte ahlak ölçülerimizi dibe vurduran dönem, şimdi övgü düzmeye kalkıştıkları Turgut Özal dönemidir.

1983 yılında seçim yapılacaktı. ANAP'ın kurucusu olan Turgut Özal, mahalle arasından adam toplayıp aday gösteriyordu.

Listeler rastgele adamlar tarafından dolduruldu ve kaderin cilvesi olarak Özal seçimi kazandı.

Onlardan bazıları, yine kaderin cilvesiyle Meclis başkanı, başbakan, bakan, genel müdür, büyük patron vesaire oluverdiler.

Aralarından nice hırsızlar, vurguncular, ahlaksızlar çıktı. Önce aile bireyleri, sonra diğerleri köşeyi döndü. Zaten dönemin felsefesi belirlenmişti:

‘‘Köşeyi dön de, nasıl dönersen dön.’’

Özal'ın kadrosundan her şey çıktı da, kendisi dışında cumhurbaşkanı çıkmadı.

Şimdi yeri göğü inletmenin tam zamanıdır:

‘‘Haydi eller havayaaaa... Mesut Bey Çankaya'yaaaa...’’

***

Mesut Bey olmazsa, yenilerine bakarız. Cumhurbaşkanı olacak adam mı yok bu Meclis'te!

Recai Kutan vaaa, Kamer Genç vaaa, Yıldırım Akbulut vaaa, Ahmet Özal vaaa, Tansu ablam vaaa, Nazlı Ilıcak vaa, daha nelee nelee vaaa!

Bunlar içeriden. Bir de dışarıdan olanlara bakalım:

Necmettin Erbakan, Tayyip Erdoğan... Yasaklarını bir günde kaldıralım. Merwe aday gösterilsin, bir günde vatandaş yapalım.

Sonracığıma Şevki Yılmaz, Liboş Mehmet ve Özer eniştemi unutmayalım!.. Onurlu ve değerli isimler bunlar.

Hepsi de 40 yaşını geçmiş, üniversite bitirmiş pırıl pırıl insanlar.

‘‘Haydi eller havayaaa... Bunlardan biri Çankaya'yaaaa...’’

Yazarın Tüm Yazıları