Elma, yılan ve ağaç

Adem ile Havva hiçbir şeyden çekmemiş, akıllarından çektikleri kadar.

Haberin Devamı

Daha ne olsun, cennetten kovulmuşlar. Yılanın uzattığı elma başka ne olabilir?
Elmayı ısırıp bilinçlendikleri an farkına varmışlar elma olmadıklarının. Yılan olmadıklarının. Ağaç olmadıklarının.
Bu da onları elmanın, yılanın ve ağacın dışına atmış.
O gün bugündür Ademler ve Havvalar arar dururmuş yeniden elma, yılan ve ağaç olmanın yolunu. Arar ve bulamazlarmış.
Alameti elma olan telefon ve bilgisayarlar geliştirmişler ama anlamamışlar birbirlerinin halinden.
Yılanı tıbbın simgesi yapmışlar ama kurtarmamışlar her yıl hastalıktan ölen milyonlarca çocuğu.
“Ağaç gibi tek ve hür, orman gibi kardeşçesine” yaşamaya çağıran şair zindanlarda çürümüş.
Çünkü insanoğlunun elinde sadece aklı varmış. Olmayacak yerlere takılan akıl.
Akıl insanoğlunu öyle bir bencilliğe sürüklemiş ki, gezegenin kanseri olup çıkmış.
Sadece kendilerini değil, elmayı, yılanı ve ağacı da tehdit eder olmuş.
Elmalara hormon bulaşmış, yılanların nesli tükenmiş, ağaçlar kurumuş. Hep aklın marifeti.
Bakmışlar olmuyor, bu sefer de akıllarını aklı devreden çıkaracak şeylere yormuşlar.
Koskoca Zen felsefesi, Sufizm, Budacılık, bütün o öğretiler meğer şunu dermiş: Aklından kurtulmayı öğren.
Kendini yeniden elma olarak, yılan olarak, ağaç olarak görebilmeye çalış.
Ama Ademler ile Havvalar, yitik cennetleri akıllarına her geldiğinde kederlenip durmuşlar.
Oysa mutluluk çok yakınlarındaymış. Cennetin anahtarı birbirlerindeymiş. Birbirlerinin kalplerinin içinde.
Ne zaman ki âşık olmuşlar, o zaman anlamışlar aklın yenilmez olmadığını.
Böylece birbirlerine âşık olmuşlar, Yaradan’a âşık olmuşlar, ciğerlerine dolan havaya âşık olmuşlar ve yeniden elma, yılan ve ağaç olmaya giden yolu bulur gibi olmuşlar.
Ama yılan da boş durmamış: Yeni ağaçlardan yeni elmalar koparıp getirmiş.
“Aşk eski bir yalan, Adem ile Havva’dan kalan” demiş: “Siz akıllı olun, uzak durun ondan!”
Yeniden akıllı olsunlar, sadece kendilerini düşünsünler, bencilleşsinler diye yapmış. Cennete geri dönemesinler.
O gün bugündür sürüp gitmiş, akılla aşkın cenkleşmesi.
Bazen aşk kazanır gibi olmuş, bazen akıl.
Bu yüzdenmiş, cennetin kapılarının ufukta görünür gibi olup her defasında yeniden kaybolması.
Bu yüzdenmiş, Ademler ile Havvaların aşkı yakalar yakalamaz ellerinden kaçırmaları.
Bu yüzdenmiş, koca bir “akıl çağı” yaşamalarına rağmen ne elma ne yılan ne de ağaç olabilmeleri.
Ama bir gün başaracaklarına dair umut da bu yüzdenmiş: Aklın yenilmez olmadığını bir kez anladıkları için.

tatlı  Sözlük

Haberin Devamı

Akıl: Bazen akıllı olmayan şey.

Yazarın Tüm Yazıları