Ecevit: Devleti de bulaştırmışlar

Muharrem SARIKAYA
Haberin Devamı

Saraybosna

Başbakn Yardımcısı Bülent Ecevit, dün Saraybosna'ya uçarken Türkiye'deki mafya, çete, devlet bağlantısından duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor. Evevit'in ‘‘Beni rahatsız eden konu’’ dediği, ‘‘1980 öncesinden daha fazla yozlaşmanın yaşanıyor’’ olması...

Başbakan Yardımcısı söze, ‘‘Her şey açıkta cereyan ediyor’’ diye başlıyor. MİT Müsteşarı ve Emniyet Genel Müdürü ile görüştüğünü vurguluyor.

Sözü Fransa'da yakalanan Alaattin Çakıcı'ya getiriyor. Ecevit'e göre, Fransa'nın Çakıcı'yı iade etmesi çok kolay değil.

Hatta bu konuda kaygıları var. Bunu şu sözlerle açıklıyor:

‘‘Beni kaygılandıran şu, Alaattin Çakıcı Fransa'da işlediği suçtan dolayı yakalandı. Orada sorgusu yapılacak. Orada yargılanacak. Tabii ki bu bir zaman istiyor. Bu arada Türkiye'ye iade edecekler mi? O da belli değil. Tabii ki hukuki olanaklarını da bilmiyorum.’’

Adalet ve İçişleri Bakanlıkları, ‘‘İadeye zarar verebilir’’ düşüncesiyle Çakıcı için Fransa'ya sorgu heyeti gönderilmesini askıya alırken, Ecevit bunun tam tersi görüşü taşıyor.

‘‘Benim önerdiğim Türkiye'den bir sorgulama ekibinin Fransa'ya gitmesi’’ diye söze başlıyor. Bunun gerekçesini ise şöyle dile getiriyor:

‘‘Zaman kaybını önleyerek orada soruşturma yapılması daha iyi. Bunun hukuki olanakları var mı, yok mu onu bilemiyorum.’’

İade konusunda Ecevit'i kaygılandıran bir diğer konu ise ‘‘Çakıcı'nın hakkında idam cezası’’nın bulunması. Ecevit bu konuda da şöyle diyor:

‘‘Bir de iade konusunda karşımıza idam cezası çıkıyor. Fiilen idam işlemiyor Türkiye'de. Ama bir türlü bu konuda değişiklikler yapılmadı. O nedenle çok sıkıntı çekiyoruz. Bir yandan toplumun bir kesiminden idam kalkmasın diye baskı, etki var. O zaman çetelerin üstüne yürümek zorlaşıyor. Dışarda yakalanmaları Türkiye'ye getirilmeleri zorlaşıyor...’’

* * *

Başbakan Mesut Yılmaz ile bir süre önce yaptıkları koalisyon zirvesinde alınan ‘‘ölüm cezası kaldırılacak’’ yönündeki kararı hatırlatıyoruz. Bu yönde hükümette henüz bir çalışmanın başlamadığını söylüyor.

Ardından konuyu uçağın ön tarafında oturmakta olan eşi, DSP Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit'in af teklifine getiriyor ve ekliyor:

‘‘Bizim hazırladığımız af yasa taslağında bu ölüm cezalarının müebbete inmesi var. İdam cezalarının kalkması için çalışma yapmamız lazım. Bunu çözmemiz gerekiyor.’’

Ecevit, Anayasa'da bu yönde değişiklik yapılması için de hükümetin bir hazırlığının olmadığının da altını çiziyor. Af konusunda yaptıkları hazırlığa gelen tepkilere sitem edercesine şöyle diyor:

‘‘Anayasa değişikliği için bir çalışmamız yok. Ama bunu yapmamız lazım. Yani bu, tabu konulardan biri haline geldi...’’

Konuyu 1980 öncesinde Özel Harp Dairesi'nin sivil uzantılarına dönük yaptığı eleştirilere getiriyoruz. O gün ile bugün arasındaki farkın ne olduğunu soruyoruz. Ecevit, bugünkü durumun daha vahim olduğunu şu sözlerle dile getiriyor:

‘‘Ben o dönemde Özel Harp Dairesi'nin sivil uzantısından şikayet ederdim. Onun da olduğu birtakım ciddi sıkıntalar vardı. Fakat bu dönemdeki kadar yozlaşma, o dönemde yoktu...’’

Ecevit, devlet görevlilerinin bu kişiler ile içli dışlı olmalarını da şöyle eleştiriyor:

‘‘O dönemde bu kadar değildi. Yani bu kadar çeteler, menfaat çevreleri; çıkar çevrelerinin, devlet görevlileri, devlet kuruluşlarıyla ilişkileri, mafya olgusu, böyle şeyler yoktu o dönemde. Daha net bir tablo vardı. İşte cepheleşme çalışmaları vardı. Özel Harp Dairesi'nin sivil uzantısının karıştığı tatsız olaylar vardı. Ama şimdi çok daha yaygın bir yozlaşma var...’’

Ecevit, ardından isim vermeden DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'e de gönderme yapıyor. Şöyle diyor:

‘‘Maalesef bazı etkili çevreler bu karanlık işlere bulaşanları ‘kahraman' ilan ediyorlar. Toplumun değer ölçülerini yıpratıyorlar.’’

* * *

Ecevit, mafya türü işler yapanların bazı devlet işlerini yapmış olduklarını da gizlemiyor. Ecevit şöyle diyor:

‘‘Bunlar doğru veya yanlış, devletin bazı görevlerini yapmış olabilirler. Ama bunun ötesinde çok karanlık işlere bulaşmışlar. Ve devleti de bulaştırmışlar...’’

Karanlık işlere bulaşanların MİT gibi devletin güvenliği ile ilgili bir kurumda çalışanlarla nasıl ilişki içinde bulunabildikleri sorusuna Ecevit’in yanıtı şöyle oluyor:

‘‘Tabii bir kere devletin güvenliği ile ilgili birimleri arasında diyalog ve işbirliği kopmuş. Bu yeniden kuruluyor. Emniyet ve MİT, birkaç aydır birlikte çalışmaya başladığından beri, son aylarda çok büyük mesafe alındı...’’

Ecevit, Bosna-Hersek'i kastederek Ata uçağının ön tarafında oturan Dışişleri görevlilerini gösterip ‘‘Biraz dersimi çalışayım’’ diye yanımızdan ayrılırken, PKK'nın başı Abdullah Öcalan'ın ‘‘barış çağrısı’’ hakkındaki görüşünü soruyoruz. Ecevit şöyle diyor:

‘‘Zaman zaman onu gündeme getiriyor. Ama bir yandan da eylemlerini sürdürüyor. Adamları dağlarda. Sonra, bizim kendi ülkemizin sorunlarını bir bölücü terör örgütü ile görüşmemiz söz konusu değil...’’

Ata uçağı alçalırken, savaş biteli üç yıl olmasına karşın, hâlâ bomba ve kurşun yaralarını taşıyan Saraybosna karşımıza çıkıyor. Ecevit, 12-13 Eylül tarihinde Bosna-Hersek'te yapılacak seçimlere dikkat çekiyor. Türkiye Bosna-Hersek Federasyonu'nda Bosnaklar'a destek olmak için dün Ecevit'in ziyaretiyle kolları sıvıyor...













Yazarın Tüm Yazıları