“e”sosyal bir toplumda, birbirimize “tık”lıyoruz

Geçenlerde televizyonda duyduğum bir şarkının sözleri şöyleydi:

Haberin Devamı

“Msn’de, Myspace’de,
 
Hem Facebook’ta Twitter’da

“Tık”, “tık”, “tık”la bana,

“Tık”, “tık”, “tık”, “tık”la bana!”

Üye sayısı 400 milyonu aşan Facebook’ta, Amerika, Çin, Hindistan ve İngiltere’nin ardından en çok üyeye sahip 5’inci ülkeymişiz.

Devlet, “e-devlet”i, yerel yönetimler, “e-belediye”yi, şirketler ise doğru düzgün kurumsal web sitesi yapmayı beceremeden, ülkemizde 7’den 70’e herkes,
internetteki sosyal ağlarda rekorlar kırıyor.

Artık doğum günlerinde eşe dosta sanal çiçek buketleri ya da e-kart’lar gönderir olduk.

Facebook’ta sanal çiftlikler kurup, ahbaplarımızın çiftliklerine kuzular, danalar ve lahanalar hediye ediyoruz. Çocuklarımız yedikleri sebzeyi, meyveyi yakında Farmville’deki çiftliklerden geldiğini sanacak. Daha organik tarıma geçmeden, digital tarımı keşfettik. Devletin tarım politikası ile ilgili en ufak bir fikrimiz yok ama “Farmville” kapatıldığında kopan kıyameti hatırlayın.

Herkes Facebook’ta birbirinden feyz alıyor, attığı her adımı da ‘twitt’lerle birbirine haber veriyor. Birbirimize “tık”ladığımız bir dönemi yaşıyoruz. Bu günlere sanal bebekler büyüterek geldik. Şimdi de sanal dostluklarımız kök salıyor.

Sanki market rafından deterjan alır gibi sevgililerini ya da müstakbel eşlerini web’teki profillerinden seçenler insalar var çevremizde.

Facebook, Twitter, Flickr, Frendfeed, Scribd, Myspace, Linkd, Messenger, blog’lar derken hepimiz bilgisayar başından kalkamıyoruz. Bilgiye de “data” deniyor artık. Ona da Google’layarak ulaşıyoruz…

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre; nüfusumuzun yüzde 65’i, 35 yaş ve altında. Yani 46,7 milyon genç nüfusa sahibiz. Bununla birlikte internet kullanımının ülkemizde çok yaygın ve internet, majör iletişim kanalına dönüştü. İletişim, giderek digital bir eylem haline gelirken, insanlar da sanal kimliklere büründüler. Sıradan bir bilgi ya da dedikodu, sosyal ağlarda o kadar hızlı yayılıyor ki, şaşıp kalıyorsunuz kısa zamanda ulaştığı insan sayısına.

Öyle ki, markanız bir gece önce baştacıyken, ertesi sabah uyandığınızda itibarınızı yerlerde sürünürken buluyorsunuz. Çünkü marka ve itibar yönetiminde kullanılan geleneksel iletişim yöntemleri, digital dünyada sanıldığı kadar etkili değil.

Bu nedenle, markaların digital dünyadaki serüvenlerinde iletişim hedeflerine ulaşabilmeleri için “4 Doğru Kuralı”nı daima uygulamaları gerekiyor.

Nedir “4 Doğru Kuralı”?

Hemen arz edelim:

1- Doğru mesajlar vermek,

2- Doğru stratejiler geliştirmek,

3- Doğru müttefikler bulmak,

4- Doğru hızda aksiyona geçmek.

Neden mi?

Çünkü, teknoloji sayesinde herkes daha kolay ulaşılabilir oldu ama, bir o kadar da uzaklaştı birbirinden…

Sonuç olarak kurumlar “e”leşemeden, toplumumuz çoktan “e”sosyalleşti…

Yazarın Tüm Yazıları