Düşmanı dışarıda arama!

PERŞEMBE günkü "Ağacın kurdu içinde olur" başlıklı yazıma, Kanada’dan İngiltere’ye, Erzurum’dan Edirne’ye kadar, her yerdeki okurlarımdan çok sayıda destek mesajı geldi.

Mesaj yollayanlar, "Ermenilerden özür dileme kampanyası"nı şiddetle kınıyor ve "Büyükelçi ve Hariciyeciler"in karşı bildirisini destekliyorlar.

Yakın geçmişte Türk diplomatlarını ve ailelerini acımasızca katletmiş olan Ermenilerin, Türk ulusundan özür dilemesi gerektiği belirten Londralı okurum Funda Yamanel (fyamanel@hotmail.com), "Sözde aydınların yazdığı özür bildirisinden çok üzüntü duydum ve utandım!" diye duygularını belirtiyor.

İstanbul’un gözde mekánlarından Alkent’te oturan okurum Halil Erden ile ünlü VİP Sitesi’nin tanınmış ismi Kadir Hangül de "Türkiye’yi bölme amacını güden özür bildirisi"nden utanç duyduklarını ifade ediyorlar.

Üzülen ve utananlar yalnız okurlarım değil tabii...

"Böyle bir davranışı yapanlardan Türk milleti olarak utanmamız lazımdır" diyen MHP Lideri Devlet Bahçeli ile "Herhalde onlar öyle bir soykırım suçu işlemişler ki özür diliyorlar. Bu girişim sadece huzur bozar" diyen Başbakan Erdoğan’ın sözleri genel bir tasvip gördü.

* * *

1973 yılında hortlayan Ermeni terörü, 1986 yılına kadar yurtdışında bulunan 70 insanımızı kalleşçe, vahşice katletti.

Şehit edilenlerin 34’ü büyükelçi, müsteşar, konsolos ve ataşe idi. Vahşi saldırılar sırasında 574 insanımız da yaralandı.

Ermeni ASALA örgütü, 1986’da yok edildi ama katiller Avrupa ülkelerinden hálá himaye gördükleri için cezalandırılamıyor.

Sözde aydın takımı, bu cinayetler için kimlerin özür dilemesi gerektiğini düşünüyor?

* * *

CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün annesinin kökeni hakkında ortayla attığı iddialar yakışıksız.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün annesi Adeviye Hanım Ermeni olabilir, ya da başka bir etnik kökenden gelebilir. Ne var bunda? Önemli olan insan olması, bu ülkeyi sevmesi, kendisini Türk toplumunun bireyi olarak görmesidir.

Hiç kimse, kökeni nedeniyle aşağılanamaz, suçlanamaz, ayrımcılığın hedefi olamaz.

Türk ulusu olarak yüzyıllardır övündüğümüz, gelmiş geçmiş en büyük hükümdarlardan biri olan Fatih Sultan Mehmed’in annesi, Sırp Kralı Brankoviç’in kızı Prenses Mara Despina idi. Sonradan Hümá Hatun adını alan Sırp Prensesi hiçbir zaman dinini değiştirmedi, Fatih’in kendisine armağan ettiği Selanik’teki Kosanitsa Manastırı’nda Hıristiyan olarak yaşadı, Fatih’in ölümünden 6 yıl sonra 1487’de öldü.

* * *

Canan Hanım, Cumhurbaşkanı’nın annesinin Ermeni olduğu şeklindeki iddialarıyla yanlış yapmış, ayıp etmiştir! Ancak Ermenilerden özür dileme kampanyası hakkındaki şu eleştirilerinde haklıdır:

"Bir grup aymaz, milletimize büyük haksızlık yapıyor. Hiçbir tarihi ve bilimsel temeli olmadan, en büyük insanlık suçu olan ’soykırım suçu’ üzerimize atılarak sözde özür dileniyor.

Bir millete hakaret ve iftira etmek, düşünce özgürlüğü olamaz. Biz böyle aymazlık içinde olursak bir süre sonra ortada vatan diyebileceğimiz bir toprak, milletimiz diyebileceğimiz bir toplum kalmaz. Bu tür söylemleri düşünce özgürlüğü olarak nitelemek Türkiye’ye kötülük etmektir!"
Yazarın Tüm Yazıları