Dünyanın bir numaralı alerji ve immünoloji enstitüsünün başında Cezmi Akdiş

Geçen yıl Dünya Ekonomik Forumu sırasında Profesör Cezmi Akdiş’ten kısacık bir e-posta almıştım.

"Davos’ta olduğunuza göre mutlaka enstitümüzü ziyarete gelin." Toplantı hayhuyu içinde tabii ki sözünü ettiği "İsviçre Alerji ve Astım Araştırma Enstitüsü’nü ziyaret etme fırsatım olmadı.

Bu yılki Davos faslı sırasında Profesör Akdiş’ten yine bir e-posta gelince buluştuk. Kendimi, geçen pazar sabahı dağlık kasabadan Zürih’e doğru inmeden önce Akdiş çiftinin Wolfgang köyündeki "şale" tipi evlerinde, zengin kahvaltı sofrasında bilim, bilim ve bilim konuşurken buldum.

Profesör Cezmi Akdiş ve eşi Doçent Dr. Mübeccel Akdiş tam 14 yıldır Davos’ta. Cezmi Akdiş, Alerji ve Astım Araştırma Enstitüsü’nün direktörü. Mübeccel Akdiş de aynı enstitüde hem araştırma yapıyor hem de kongrelere "bildiri"ler hazırlıyor.

Akdiş çifti hiç kuşku yok ki sadece Türkiye’de 700 binin üzerinde kişiyi etkileyen "alerji" literatürünün yıldız isimleri.

Cezmi Akdiş "Enstitümüz endekslere göre alerji ve immünoloji araştırmalarında dünyanın bir numarası. Dünyada alanımızda 40 ila 45 bin laboratuvar var. Beş yıldır birinciliği kaptırmadık. Benim ve Mübeccel’in bildirilerine 6 bin ila 7 bin atıf yapılmış. Dünyada bu sayıya ulaşmış beş, altı Türk vardır. Üstelik yaşımız daha genç" diyor. Her ikisi de 47 yaşında.

DAVOS’UN HAVASI YARIYOR

Ancak özellikle Mübeccel Akdiş yaşından çok daha genç gösteriyor. "Davos’un havası, suyu iyi geliyor" diyor gülerek.

Yıllardır gider gelirim meğer Davos ile ilgili ne kadar az şey bilirmişim. Dünyanın en yüksek kasabası soğuğuyla ünlüymüş. Davoslular "Dokuz ay kış, geri kalan aylar ise soğuk" dermiş. Temmuz, ağustosta bile kar yağdığı olurmuş.

Peki Akdiş çiftini bu dünyaca ünlü dağlık kasabaya hangi rüzgar atmış? Cezmi Akdiş Bursalı, eşi Manisalı. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tanışıp evlenmişler. Cezmi Akdiş kendi fakültesinde immünoloji doçenti olduktan sonra Basel’de Ciba-Geigy’den teklif almış. 1994’te Davos’taki enstitüye transfer olmuş. Dört yıl sonra ise enstitünün immünoloji grup başkanlığına getirilmiş. Mübeccel Akdiş de kocasını izlemiş. Enstitüde kendi alanında bir yer açılınca başvurup kabul edilmiş.

Şimdi bu dağlık kasabada bilimle iç içe bir hayatları var. "Enstitüde kimi zaman cumartesi, pazar da çalışırız. Kimi zaman sabahlarız. Zira laboratuvarda bir araştırma yaptığınız zaman yarıda kesemezsiniz" diyor Mübeccel Akdiş.

Bu kadar yoğun bir çalışma temposuna karşılık kahvaltı sofrasının zenginliğine bakılırsa (enginar ezmesi bile vardı) mutfağa da epey vakit ayırıyor.

Kocası bundan pek mutlu. "Mübeccel mutfakta çok başarılıdır. 500 kadar meze çeşidi yapar. Ben balık pişiririm. Özellikle hafta sonu balık pişirdiğimizi bilenler kapımızı çalar. Bu hafta Polonyalı bir çift geliyor. Mönüde somon balığı, midye tava ve kalamar var."

Akdiş çiftinin kapısını çalanlar sadece pazar günü yemeğe gelen dostları değil. İsviçre Alerji ve Astım Araştırma Merkezi Türkiye’den genç araştırmacıları ağırlıyor sürekli.

"Şimdiye kadar Türkiye’den gelenlerin sayısı 38’i buldu. Bu da bence yurtdışındaki Türk bilim adamları açısından önemli bir rekor. Halen Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nden biyolog Şafak Andıç bizimle çalışıyor. Buradan Türkiye’ye dönenler ya kendi laboratuvarlarını kuruyor ya da mevcut laboratuvarlara eklemeler yapıyor."

Cezmi Akdiş hesaplamış: Enstitünün Türk araştırmacılara katkısı 1 milyon Euro’nun çok üzerinde. "Yale Üniversitesi’nden teklif aldım. Ancak Davos Türkiye’ye daha yakın. Buradan ayrılmam zor. Hem Türk araştırmacılara katkıda bulunmak, hem Türkiye’de bilimde olup bitenleri izlemek istiyoruz."

DAVOS’TA ZEUGMA VİLLASI

Aradan geçen 14 yıla rağmen Akdiş çiftinin Türkiye’yle bağı hiç kopmamış. Her yaz tatillerinin bir haftasını "mavi yolculukta", iki haftasını ise Bursa ve Manisa’da geçiriyorlar. Çeşitli kongreler, konferanslar nedeniyle ise ayrıca yılda yedi-sekiz kez Türkiye’ye geliyorlar. Mübeccel Akdiş "Bilimsel araştırmalarımızın ilk çalışmalarını mutlaka Türkiye’de anlatırız" diyor.

Türkiye’deki son tatillerinin birinde Zeugma mozaiklerinin en ünlüsü "Çingene Kızı’ alıp Davos dağlarındaki villarının kapısına çakmışlar. "Buradaki şalelerin adları vardır. Bizimkisi Zeugma şalesi diye bilinir" diyor Mübeccel Akdiş. Dicle Nehri sularından çıkmış "Çingene Kızı"nın gözleri fıstık ağaçlı vadiler yerine başları dumanlı dağlık tepelere bakıyor. Acaba o da sofralarından zeytinyağını, domatesi, zeytini eksik etmeyen Akdiş çifti gibi memleket hasreti çekiyor mu?

Yazının başında "bilim, bilim ve bilim konuştuk" demiştim... Sohbetimizin ana teması Cezmi Akdiş’in Türkiye’de bilimin nasıl gelişeceğine ve nasıl finanse edileceğine ilişkin kaleme aldığı bir yazıydı. Akdiş’in önerilerini salı günkü Hürriyet’te ekonomi sayfasında yazacağım.

Sedat Simavi ve TÜBİTAK ödüllü

Cezmi Akdiş aynı zamanda Avrupa Alerji ve Klinik İmmünoloji Akademisi Başkan Yardımcısı. Mübeccel Akdiş aynı akademide yönetim kurulu üyesi. Profesör Akdiş, 2004’te Dünya Alerji Araştırma Vakfı’nın "altın madalya" ödülünü almış. Bunun dışında Sedat Simavi tıp ödülü de dahil 20 ödülün sahibi. 2007’de TÜBİTAK özel ödülünü Prof. Tuncer B. Edil ve Prof. Onur Güntürk ile paylaştı.
Yazarın Tüm Yazıları