Dövme maceramız

İlk dövmemi yaptırdığımda 22 yaşındaydım. Mesleğe yeni başladığım yıllardı ve araştırmacı gazeteci ruhum, ilk dövmecilerden Hakan Gerçek’le röportaj yapmamı, daha sonra da bunu tecrübe etmemi sağlamıştı.

Ayak bileğimin oraya, küçük güzel bir tribal desen kondurmuştuk. Ne var ki son derece aydın ve modern de olsa, bu, babama ağır gelmişti ve bana "Ya dövme ya ben!" diyerek resti çekmişti.

Yemezler tabii, o yaşta nereye gidiyorum. Ameliyat olup orada kalan 1-2 küçük leke ile dövmeyi temizlemiştik. Tabii ben haftasına gidip, görünmeyen bir yerime bir dövme daha attırmıştım.

İkinci dövmem, kocamın adını alyansımın altına gizlemekle oldu.

Ve sıra kendimden ve kocamdan sonra takdir edersiniz ki oğlumdaydı.

Adını seçerken, Sinan’ın ne anlama geldiğini bilmiyorduk açıkçası. Mızrak ucu demekmiş.

Dolayısıyla eski yaranın üstüne bir mızrak ucu kondurma zamanı da gelmişti.

Önce internetten resimler aramaya başladık. Bulduğum 5 resmi başta ofis arkadaşlarım olmak üzere aile fertlerime ve tabii Sinan’a danıştım. Ne de olsa her gün dövmemi görecek insanların da bir fikir vermeye hakları var diye düşündüm.

Son karar verildi. Bu arada dövmeci araştırması da yapıldı ve o da bulundu.

Bir öğleden sonra oğlumu alıp Beyoğlu’nun yolunu tuttuk. Yapılacak yeri, deseni tartışıp salı gününe randevu alarak oradan ayrıldık. Sonra da bunu oğlumla dondurma yiyerek kutladık.

Ertesi sabah Sinan yataktan kalktığında, "Dövmeciye 3 gün kaldı" diyecek kadar heyecanlıydı. Benle gelmeyi de kafasına koymuştu belli ki...

Salı günü dövmeciye vardığımızda, içeride meraklı kızlar vardı. Önce onların sakinleşmesini bekledik. Sonra benim zamanım gelmişti.

Koltuğa uzandım. Sinan yanımda, Ruhsel karşımda. İğneleri, boyaları hazırlıyor. Sinan soruyor, o sabırla cevap veriyor.

Bu arada kapı epey çaldı. Gencecik insanlar geldi dövme yaptırmak istiyorum diye. Yaşları 21-22’den fazla değildi. Ruhsel, inanılmaz bir sabırla isteklerini yorumluyordu. Öncelikle 23 yaşından evvel dirsek altına dövme yapmanın neden doğru olmadığını açıkladı. Bir diğer gence, yazı istemenin çok büyük bir cesaret olduğunu, o yazıların 3-5 sene sonra çoğu kişi için bir anlam ifade etmeyeceğini, bu yüzden iyi düşünmek gerektiğini söyledi.

Sinan da onları dinledi ve öğrendi. Ben de dinledim ve düşündüm: Gençlerle muhatap olmak büyük bir sorumluluk. Gelen kişilerin çoğunu, talepleri yaşlarını aştığı için uyardı ve nedenlerini anlatarak reddetti. Ama bunu kaç kişi yapar bilemem. Çünkü sonuçta onun da ekmek parası bu. Ama ben kendi açımdan baktığımda, ileride çocuğumun karşısına böyle insanların çıkmasını tercih edeceğimi düşündüm. Evet, belki dövme yaptırmaya giderken bana soracak oğlum ama başka bir şey için sormayacak. İşte o zaman umarım doğru yerlere gider ve karşısına doğru insanlar çıkar...

Bir saat çok keyifli sohbet ederek işimizi tamamladık. Seneye Sinan’ı oraya çırak vermek üzere anlaşarak ayrıldık. Yine dondurmayla kutladık.

Sinan tablo gibi adının bacağımdaki sembolünü seyrediyor. Senelerin geçmesini bekliyor.
Yazarın Tüm Yazıları