Don gösteren elbise

Dün FIBA Dünya Şampiyonası ödül töreninde madalyaların içinde bulunduğu tepsileri tutan hostes kızların kıyafetlerine izninizle sıfır puanı basmak istiyorum sevgili basketbolsever Habitus okuru.

Haberin Devamı

Kızlarımızın “birtakım yürüyen kumaşlar” etkisi yarattıklarına sanıyorum itirazınız olmayacaktır. Daha da fenası, “Merhaba, ben madalyaları taşıyan uzun elbiseli kız, bu da tangam” diye bağırıyorlardı kendileri.
Sayın organizasyon yetkilileri, sorarım size, o kumaş neydi öyle yahu? Yç çamaşırı çizgilerini bu kadar belli eden bir seçim yapmanın ne lüzumu vardı? Kızlar içlerine ne giymiş, ne giymemiş, düz mü dantelli mi, hepsi kabak gibi ortadaydı, bir de renklerini seçebilseydik tam olacaktı...
Tabii bir de niçin elbiseler yerleri süpürüyordu, onu sormak lazım. “Aman bacak göstermeyelim, seksi bir imaj çizdirmeyelim kızlara” diye mi dertlendik yine yoksa kısa elbisenin “hafif” duracağını mı düşündük?
Ykinci seçenekse cevap, maalesef istenen etki yaratılamadı, onu söyleyeyim. Ponpon kız kostümü bile daha “ağır” dururdu o iç çamaşırı belli eden elbiseler yanında.
Ayrıca eğer sebep (ponpon kızlar meselesinde de olduğu gibi) “devlet erkanının bulunduğu yerde kadınların seksi bir portre çizmesinden duyulan rahatsızlık” ise basket maçlarında uzun boylu, yakışıklı, böyle efendim, yapılı adamların yarattığı seksi efektle ilgili bir düzenleme yapılsın. Ben de halk erkanı olarak, maçlarda bulunabiliyorum yani, dolayısıyla eşit muamele talep ediyorum.

Haberin Devamı

Mühim bir basket maçına gidersem...

- Süsleneceğim. Sayı yapıldığında, sayı kaçırıldığında takınacağım yüz ifadelerini ayna karşısında çalışacağım. Kameranın kimi çekeceği belli olmuyor.
- Maç esnasında sosyal mecra ulaşımını sınırlı tutacağım. Misal, Lamar Odom’un zevcesi Khloe Kardashian, bir dakika bile gözünü telefonundan ayırmadı. Öyle maç mı izlenir kardashım?
- Gözlük takıp sakız çiğneyeceğim. Bunu tam olarak niçin yapacağımı bilmiyorum ama Şahan Gökbakar’ın güneş gözlüklerini hiç çıkarmamasının bir sebebi olmalı. Demek ki bir fonksiyonu var. (Bu konuda en süper yorum Twitter’da Şafak Ongan’dan geldi: Şahan gözlüklerle Lakers maçını izleyen Jack Nicholson efekti mi vermeye çalışıyor?)

Reklamlardan nefret ettik

Bir maçta önemli olan sadece karşılaşmayı mı izlemektir?
Hayır demek istiyorum sevgili televizyondan maç izleyen Habitus okuru.
Dün NTV en heyecanlı anlarda, aralarda reklam girince, hani eskiden Show TV’de erotik filmler yayınlanırdı, tam kadın ve erkek kişisi olaya girecekken çaat diye Demir Bükey çıkardı ekrana “sürüş teknikleri” filan diye, (Daha fenası Ubeyd Korbey’in Duman Avcıları’yla ekranda belirmesiydi ki, ona girmiyorum bile) işte aynen o etkiyi yarattı.
Tamam, anlıyorum, bu işten para kazanılacak ama bunun televizyon karşısındaki izleyiciyi ruh hastası yapmadan becermenin bir yolu yok mu?

Oy verirken...

Haberin Devamı

Dün oy vermeye giderken yanıma fön makinesi de alacaktım. Ya da ne bileyim, mini vantilatör, taşınabilir klima filan... Daha önceki mürekkep deneyimlerimden gayet iyi biliyoruz çünkü üflemeyle olmaz bu iş. Zaten yarım saat de üflesen kurumuyor meret. Neyse, pazar günü benim gittiğim okuldaki görevliler tüm oy pusulalarını içe değil, dışa katlanmış olarak verdiler. “Tercihinizi yapın ve aynen bu şekilde, içe katlamadan sandığa atın” dediler. Bunu onlar akıl etti ancak bu yöntemi kullanmayan okullarda ne oldu? Bakın cevabı önceden bilinen bir soru soruyorum size: Oylar geçersiz sayıldı. Dışa katlanmadan verilmiş oy pusulasını, mührü basıp gayrı ihtiyari bir hareketle mürekkep kurumadan içe katlayıvermek gayet olası, bunu da hepimiz biliyorduk, değil mi? Sonra soruyorsunuz “Nasıl 700 bin oy geçersiz sayılır” diye...

Yazarın Tüm Yazıları