Çocuklarımızın ruh sağlığına önem verilmeli

Hayata dört elle tutunmak varken ipleri salıvermek neden?

Bugün 24 yaşında güzeller güzeli bir kızın beşince kattan atlayarak intihar ettiğini öğrendim. Şu anda, hastanede yaşam ve ölüm arasında boşlukta ve belki de kaldıramayacağı acıların altında ezilmekte. 24 yaş; daha ömrünün en güzel yılları ama ipleri salacak kadar küskün bu hayata. O sırtına binen görülmeyen çuvallar paylaşılamamış ve çok ağır gelmiş omuzlarına, belli. Yoksa kim bu kadar genç ve güzelken kendine kıyabilir ki? Dünyanın en ciddi sorunlarından biri her geçen gün artan psikolojik bozukluklar. Bir İnternet sitesinde her 40 saniyede bir kişinin intihar sonucu öldüğünü ve her üç saniyede bir kişinin intihar girişiminde bulunduğunu okudum. Bu çok dehşet verici bir istatistik değil mi?

Bütün bu intiharlar, cinayetler, tecavüzler ve işkenceler Her geçen gün artan psikolojik problemlerden kaynaklanıyor. Peki yetişkin bireyler olarak karşımızdaki bu düşmandan çocuğumuzu, kendimizi ve hatta geleceğimizi korumak adına ne yapıyoruz? Hálá yıkılamayan bir tabunun esiriyiz "Ben deli değilim ki, psikologa gideyim" düşüncesi. Oysa, okullarda bile tüm çocuklara psikolojik destek verilmeli; onları hayata sadece matematik veya Türkçe öğreterek hazırlayamayacağımızın farkına varmalıyız.

Bu destek sadece çocuklara değil; onların yaşam çerçevesi olan aile bireylerine de verilmeli. Psikolojik problemler bir bireyin, bir ailenin, bir ülkenin hatta bir devletin içten yıkılışı demektir.

Lütfen en çok sevdiğimiz canımızdan can olan çocuklarımızın geleceği adına onları yargılamak onlarla zıtlaşmak veya onları boşlukta bırakmak yerine; onlarla bir zincirin halkası nasıl olunur, bunu öğrenmek için uzmanlardan destek alalım. Kendimizde göremediğimiz hataların farkına ancak böyle varabiliriz.

Kafamızın içinde yoğunlaşan ve bazen taşıyamayacağımızı düşündüğümüz bu hayatı aslında karartanın kendimiz olduğunu görelim. Hayat her şeye rağmen çok güzel; yeter ki sevmesini bilin, yeter ki tırnaklarınızla ona tutunun. Rumuz: Yaşamak Adına


Çok yerinde bir konuya parmak basmışsınız sevgili okurum. Gençlerimizin bana da sık sık yazdıkları gibi hemen her sorun karşısında intihara eğilimli olmaları, elbette ki, psikolojik açıdan problemli olmalarından kaynaklanıyor. Ancak şunu hatırlatmalıyım ki, bu sizin özetlediğiniz gerek gençlere, gerekse ailelere psikolojik destek verilmesi, ülkemizde ne yazık ki, kolayca gerçekleşecek gibi değil. Dediğiniz gibi halkımız psikolojik destek almaya hálá hazır değil. Sizin yorumlarınıza benim de eklemek istediğim tek şey, bugün ülkemizde hálá inatla çok çocuklu aile sisteminde direnen insanlarımız, çocuklarını bu bunalımlı durumlarına ilgi göstermek şöyle dursun, ailelerinden bekledikleri sevgiyi bile esirgiyorlar. Oysa bir çocuğun en büyük ihtiyacı olan sevgi, anne ve babadan yansımazsa, o çocuk hayata tutunamaz.

Sevdiğim kadın çocuğu için boşanmak istemiyor

Sevgili Güzin abla; evli ama onu bırakamıyorum, diyen arkadaşa mesajım var. Yaklaşık iki yıllık bir ilişki yaşıyorum. Benim de sevdiğim kadın evli ve çocuk sahibi, Ama bana deli gibi aşık. Yine de çocuğu için boşanmak istemiyor. Her şeye rağmen ben onun her şekilde yanındayım. Sence aşk da bu değil mi? Kalbi bana ait. Eğer o arkadaş çocuğu var; diye evlenmekten korkuyorsa, o zaman bu aşk değildir. Dünyadaki o kadar sahte sevgiler içinde ben gerçek aşkı buldum. Hep yanında olacağım kır çiçeğimin ve onu çok sevdiğimi haykırmak istiyorum. Rumuz: Kahraman

Tamam oğlum, aşk ve sevgi karşısında boynumuz bükük, de Sonuçta bu bir ihanet değil mi? Günah değil mi? Bu kadın sonuçta evli ve senin yanında kalamıyor. Eşinin yanında yaşıyor. Bu duruma ne kadar dayanabileceksin, bilemiyorum. Her şeye rağmen böylesine bir sevgi hissetmen bana dokundu.

Ailem çok tutucu

Sevgili Güzin Abla, ben size Türkmenistan’dan yazıyorum. Türkçe’yi burada öğrendim. Derdim büyük olmasaydı sizleri rahatsız etmek istemezdim. Abla, ben bir kızı sevdim, o da beni sevdi ama daha sonra bana bakire olmadığını söyledi. Çok sevmeme rağmen bir ikilem içine düştüm. Çünkü ailem tutucu ve Türkmen geleneklerine bağlı insanlar. Evlenirsem onlara ihanet etmiş sayacağım kendimi. Evlenmezsem de bir daha evlenmek isteyebileceğimi düşünmüyorum. Bir daha beni aldatmayacağına garantim yok, çünkü bizim kültürümüzde evlenene kadar bakire olmamak kabul edilemez. Böyle bir şey yapan insanla ben mutlu olabilir miyim, sizce?

Abla ne yapmam gerek? Bana tavsiyede bulunun, bu dert beni yiyip bitiriyor. Bir günde 2 kilo kaybettim. Türkmenistan’dan sevgilerimle... Rumuz: D. Serdar


Bu genç kızın seni bir daha aldatmayacağından emin olamadığını söylüyorsun. Ama o seni tanıdıktan sonra bir ilişki kurmamış ki. Demek başından beklenmedik bir olay geçmiş. Bu çok sıklıkla rastladığımız bir durum. Ailene ihanet edemeyeceğini söylüyorsun. Bunu hiç anlayamadım. Çünkü bu hanımla sen evleneceksin,ailenle ne ilgisi var. Ailenin her konuyu bilmesi mi gerekiyor? Bu çok özel, sadece ikinizi ilgilendiren bir konu değil mi oğlum? Sana açıkça kendiliğinden bu durumu itiraf eden bir genç hanıma neden güvenmiyorsun ki? Seni kandırmaya çalışsaydı daha mı iyiydi? Onu bu kadar seviyorsan, yazık olmayacak mı bu aşka?
Yazarın Tüm Yazıları