Çocukken alt ıslatanlar denizde dikkat

ALTERNATİF Tıp ve Akapunktur Uzmanı Dr. Alpaslan Bilen, "alt ıslatma" rahatsızlığı olanların yaz aylarında güneş altında kalıp, sürekli denizde olmasının sakıncalı olduğunu söyledi.

Bu tür rahatsızlığı olan kişilerin denizde şuur kaybına uğradığını ve suya battığını belirten Dr. Bilen, "Boğulma olaylarının büyük bölümü suda gelen nöbetler yüzündendir" dedi.

Çocukluğunda gece altını ıslatanların sıcakta dolaşmanın ve güneşlenmenin iyi gelmediğini belirten Dr. Alpaslan Bilen, "Küçükken yüksek ateşli hastalık geçirenlerin bir kısmı belli yaşa kadar altını ıslatır. Bunun sebebi o dönemde ’beyin elektriksel dalgaları’nda oluşan değişikliklerdir. Bu durumda olanlar sıcağa ve güneşe dayanamazlar, ani baş dönmeleri ve bilinç kaybı olur. Hatta bazen sara gibi nöbette geçirebilirler. Uzun süre güneş altında kalanlarda böyle bir hassasiyet varsa küçük havale nöbeti geçirir. Günboyu deniz kenarında güneşe maruz kalınca ciddi problem yaşar. Özellikle kızlar çok dikkatli olmalıdır, çünkü sıcağa dayanma güçleri zayıftır ve tansiyon düşüklüğü yaşar" dedi.

Bronzlaşma uğruna saatlerca güneşte kalanların tehlike altında olduğunu, ailelerin çocuklarını çok iyi gözetmelerini isteyen Dr. Bilen, "Çocuklarında küçükken alt ıslatma sorunu yaşayanlar şunu bilsinler ki, boğulmaların çoğu suda meydana gelen şuur kaybı nöbetinden olur. Bu nedenle bu tip vakalarla karşı karşıya kalmamak için aileler çocuklarını güneşten ve aşırı sıcaktan korumalıdır" diye konuştu.

Bakanlığa bir öneri

KOPAN parmak, el, bacak ya da başka bir uzuv, hatta saçlı deri bile, işte bunların dikilmesi mikrovasküler cerrahi ile yapılabiliyor. Plastik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Armağan Çağdaş, Sağlık Bakanlığı’nın halkımızı bu tür ameliyatlar konusunda bilgilendirmesi gerektiğini söyledi.

Prof. Çağdaş, "Bakanlık öncelikle donanımlı üniversite hastanelerinde yılda birkaç kez mikrovasküler cerrahi kursu açmalı. Bu ameliyatları yapacak hastanelerde tam donanım olmalı. Eğer eksiği varsa bakanlık tarafından tamamlanmalı. Ayrıca, hasta kopan uzvunu hangi hastanede diktirebilir öğrenmeli. Bunun için İl Sağlık Müdürlüğü’nün tanıtım ve bilgi verici çalışmalar yapmalı. Sağlık ocaklarına, ambulans şöförlerine, taksi duraklarına, toplu taşım araçlarına bilgi verici yazılar asmalı" diyerek yapılması gerekenleri sıraladı.

İlk yapılacaklar

Bilinmesi gereken en önemli hususun kopan uzvun ne kadar zamanda ve nasıl getirileceği konusunda halkın bilgi sahibi olması diyen Prof. Çağdaş, "Uzuv koptuktan sonra önce serum fizyolojikle yıkanmalı ya da temiz içme suyu ile yıkanmalı. Daha sonra içi buz dolu temiz bir naylon torba veya kovaya uzuv konup, en geç 6 saat içinde Ege, Dokuz Eylül ve Mikro El Cerrahisi ile bu ameliyatı yapabilen devlet hastanelerine gelmeli. Gazete veya başka birşeye sarmak uzvu kaybetmektir" dedi.

Mezunlar şimdi başhemşire

29 yıl önce Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu’ndan mezun oldular. Bugün, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ndeki birçok kliniğin başhemşireleri. Ortopedi kliniği başhemşiresi Handan Hepgünay, göz kliniği başhemşiresi Canan Türkoğlu, nöroloji kliniği başhemşiresi Perihan Akman, anestezi kliniği başhemşiresi Gülin Dinçaslan, acil servis başhemşiresi Asiye Korkmaz 29 yılı geride bırakmanın heyecanını yaşıyor. Başarılarının sırrını; sevgi, saygı, birliktelik ve pozitif enerjiden kaynaklandığını söyleyen başhemşireler, "Hala ilk günkü heyecanı taşıyoruz" diyor ve ekliyorlar, "Birbirimize bağlıyız ve her konuda destek oluyoruz. Yeni kuşaklara da hep pozitif enerji veriyoruz. Yöneticilere sorun değil, çözüm üreten olun mesajını veriyoruz. Çünkü, hastane ortamı stresli, biz çalışanlar da bunu yenmek ve başetmek zorundayız" dediler. Kulak burun boğaz başhemşiresi Aysel Karakoç ile radyoloji başhemşiresi İsmihan İnce de 29 yıl önce mezun olan başhemşirelerle birlikte.
Yazarın Tüm Yazıları