Clinton sendromu herkesi korkutuyor

Bill Clinton’a 2004 yılında koroner kalp hastalığı tanısı konuldu. Koroner anjiyografi eski Başkan’ın koroner arterlerinde ciddi düzeyde daralmaların olduğunu gösteriyordu. Başkan’ın dört damarı birden sorunluydu. Bill Clinton’a dörtlü by-pass ameliyatı yapıldı ve Başkan iyileşti.

ABD Başkanı Bill Clinton’un geçirdiği ameliyat sadece Amerika’da değil, pek çok ülkede ilgi ve endişe ile izlendi. Bazıları paniğe bile kapıldı. Nasıl oluyor da düzenli sağlık kontrollerinden geçirilen birinde bile koroner arterlerin dördü birden sorunlu hale gelinceye kadar problem farkedilmiyordu? Kalp hastalıklarının tanısında kullanılan testler ( Ekg, Ekokardiyogram, Eforlu Ekg) yeteri kadar duyarlı, sanıldığı kadar güvenli değil miydi? Koroner Anjiyografi yapılmadan konulan tanılar güvensiz miydi? Erken tanı için yeni ve güvenli testlere (HS-CRP, EBCT Kalsiyum skorlaması, kompüterize tomografi ile koroner anjiyografi) ihtiyaç var mıydı? Bu testlerin en erken uyarı vereni, en duyarlısı ve en güvenlisi hangisidir? Bu ve benzeri sorunlarla zaman kaybetmek yerine testlerin hepsini birden yaptıranlar bile oldu. Bazıları bunu çılgınlık düzeyinde yükselttiler ve adeta bir erken teşhis seferberliğine girdiler. Amerikan basını da boş durmadı, durumu "Bill Clinton etkisi" olarak kayda geçirdi.

BİZDE DURUM NASIL?

Sayın Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanlığı döneminde bu ve benzeri korkuları biz de yaşadık. Sayın Demirel’in şeker hastalığı ve hipertansiyon gibi sorunları vardı. Şeker hastalarının koroner kalp hastalığı risklerinin daha yüksek olduğunu, diyabetlilerde ağrısız kalp krizlerininin sıklıkla görülebileceğini, fazla kilolu, hipertansiyonlu ve diyabetli kişilerde kalp krizlerinin daha tehlikeli olduğunu biliyorduk. Kardiyologlarla bu durumu çok sık tartıştık. Her yıl yapılan rutin kontrollerine eforlu EKG ve Miyokard Perfüzyon Spect testlerini de koyarak Sayın Demirel’in kalbi hakkında fikir edinmeye çalıştık. 2002 yılında yapılan Talyum Testi’nde çıkan kuşkulu bulgular nedeniyle de Sayın Demirel’e, GATA’da koroner anjiyografi incelemesi yapıldı. Sonuç rahatlatıcıydı, koroner arterlerde kayda değer bir sorun yoktu.

RİSK ORTA YAŞLARDA

Daha önce de yazmış olmalıyız: Ellili yaşlara adım atan erkeklerin yarısında, kadınların yüzde 40’ında kalp hastalığına yakalanma riski var. Şeker hastalarında bu risk en yüksek düzeyde. Hipertansiyon, zararlı (LDL) kolesterol fazlalığı, Trigliserid yüksekliği, faydalı (HDL) kolesterol düşüklüğü, fazla kilolu veya şişman olmak bu riski yükseltiyor. Sigara içmek, stresli, öfkeli, endişesi ve korkusu bol bir hayat sürmek de risk oranını arttıran diğer etkenler.

Kalp hastalıklarından korunmak günümüz tıbbının başlıca ilgi alanıdır. Kalp hastalıkları ile uğraşan Kardiyoloji Bilimi’nde yeni bir alt grup bile oluşturuldu: Önleyici kardiyoloji departmanları, ileri kardiyoloji merkezlerinin pek çoğunda uzun süredir mevcut. Daha sonra ortaya çıkacak bir koroner kalp hastalığını farkedip tanımlamak, muhtemel bir kalp krizini daha oluşmadan saptamak bu alandaki çalışmaların başlıca hedefidir.

(Devam edecek)

CLINTON’A NE OLDU?

Muhtemelen başkanlık sonrasında yaptığı yanlış diyetler, yoğun stres (belki de depresyon), tıbbi denetimsizlik ve daha pek çok şey eski Başkan Clinton’a bu tatsız sürprizi hazırlamıştı. Neyse ki sorun kalp krizi aşamasına gelmeden çözüldü. Çözüldü ama Başkan Clinton hálá kardiyologların kontrolünde ve asla eski keyfi yok. Yaşamını bir By-pas’lı olarak sürdürüyor. Kısacası eski başkan da artık By-Pass’lılar klübünün üyesidir. Koroner kalp hastalığının çok erken dönemlerde, tam bir isabetle tanımlanabileceği yüksek teknolojili güvenli ve duyarlı testler arayışı hep vardı, muhtemelen hep de olacak. Son yıllarda oldukça güvenli testler bulundu, yenileri de geliştiriliyor.

Koroner kalp hasktalıklarından korunmak için...

Kilonuzu izleyin, sağlıklı kiloda kalın

Sigara içmeyin, alkolden uzaklaşın

Kan basıncınızı takip edin

Kolesterol ve kan şekerinizi izleyin

Düzenli ve sürekli egzersiz yapın, aktif biri olun

Bedensel ve ruhsal yüklerden kaçının, zihnen ve bedenen rahat ve gevşek kalın

Trigliserid, Homosistein, HS-CRP testlerinizi de yaptırmayı, yüksek bulunanları kontrol altına almayı unutmayın

Düzenli sağlık kontrollerinizi mutlaka yaptırın.

Kalp hastalığı için riskler

Şeker hastalığı, hipertansiyon, sigara içmek, yüksek LDL kolesterol düzeyi, erkek olmak, yaşlanmak, fazla kilolu olmak ve şişmanlık, aktivitesi düşük bir yaşam tarzı, düşük HDL kolesterol, yüksek trigliserid düzeyi, yoğun stres, endişe, korku, üzüntü-depresyon, hiddet ve öfke, aşırı alkol tüketimi, aile öyküsü.

CRP testi işe yarar mı

Çeşitli araştırmalar yüksek duyarlıklı CRP (Hıgh Sensitive-CRP= HS-CRP) testinin muhtemel bir kalp krizini tahmin etmekte işe yarayabileceğini göstermektedir. HS-CRP yoğunluğunun artmasının koroner kalp hastalıkları ve kalp krizlerinin artan riski ile bağlantısı olabileceğini düşündüren bulgular vardır. HS-CRP testi Amerikan Kalp Derneği ve Hastalıkları Önleme Merkezince de önerilmektedir. Eğer risk taşıyanların taramalarında kullanılırsa en az LDL kolesterol yüksekliği kadar güçlü bir saptayıcı olabilir. Biz özellikle yüksek riskli hastalarda HS-CRP testini gittikçe daha sık kullanıyoruz. Bu testin değerinin ve kullanımının giderek artacağı düşünülüyor.
Yazarın Tüm Yazıları