Çile salonu

KURULUŞ tarihi 1826. Neredeyse iki asra yakın bir süre olmuş.

Dünyada bugüne kadar kesintisiz yaşamını sürdürebilmiş en eski senfoni orkestralarından birisi. Üstelik isminin önüne de, Atatürk’ün emriyle, Türkiye Cumhuriyeti’nin en yüce makamının adı getirilmiş. Amacı, Türk halkının kültür ve sanat düzeyini yükseltmek. Bahsettiğimiz kurum Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO).

CSO Konser Salonu’na en son geçtiğimiz hafta, ünlü şair ve Ajans Türk’ün kurucusu Necdet Evliyagil için düzenlenen anma gecesinde, ünlü piyanistimiz İdil Biret’i dinlemek üzere gittim. Ne yazık ki bir kez daha bu salonun içler acısı halini, hem görme, hem de CSO sanatçılarından dinleme fırsatı buldum.

CSO sanatçıları bu salonu, akustik açıdan, belki de bir senfoni orkestrasının konser verebileceği en son salon olarak nitelendiriyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde eşine rastlanmayacak bir şekilde duvarları halı kaplı. İçerdeki hava sirkülasyonu son derece kötü. Aydınlatma ise başka bir sorun.

Tavandaki spotlar hem dinleyicilerin hem de sanatçıların gözlerini alıyor. Hatta bazı sanatçılar, gün boyu süren provalarda güneş gözlüğü kullandıklarını itiraf ediyorlar. Koltuk araları ise dünya rekorunu zorlayacak darlıkta. Eğer boyunuz 1.65’ten uzunsa vay halinize. Konser bir işkenceye dönüşebilir.

BOŞ VAATLER

21 Aralık 1997’de, CSO’ya yakışan bir konser salonu yapılması için Adliye binasının yanındaki boş araziye temel atıldı. Aradan 10 yıl geçmesine rağmen ortada bir salon yok. Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, göreve geldiği 2005 yılında Ankara’yı Kültür Başkenti haline getirmeye kararlı olduklarını belirterek, "Burayı en kısa sürede tamamlayacağız" demişti.

Ancak ortada hiçbir icraat yok. Yeni konser salonunun inşaatında bir ilerleme olmasını bırakın, Kültür ve Turizm Bakanı koltuğunda oturan Atilla Koç, bugüne kadar CSO’nun hiçbir konserini dinlemeye bile gitmemiş.

Söylentilere göre CSO Konser Salonu’nun temelinin atıldığı bu kıymetli arazide bazı rantiyecilerin gözü varmış. İnşaatın gecikmesinin asıl nedeni de buymuş. Umarım bunlar sadece söylentide kalır ve hem Ankara, hem de CSO, gerçek anlamda, kendine yakışır, uluslararası standartlarda bir salona kavuşur.

Bülent’in yeni gözdesi

POPSTAR Alaturka’da Hasret birinci oldu, ama daha çok Bülent Ersoy’la ikinci olan Armağan arasındaki ilişki konuşuldu. Dün akşam yarışmanın yeni sezon bölümü başladı. Finale kalan isimler arasında bir de Ankaralı sanatçı var. Uzun yıllardır Meze Restoran’ın fasıl grubunda keman çalan Savaş Altınbaş. Savaş, hem müzik bilgisiyle hem de sesiyle ilk 14’e girmeyi başardı. Elemelerde Savaş’ı en çok beğenen ise Bülent Ersoy olmuş. Savaş’ın evli olduğunu öğrenen Ersoy, "Hayır, olamaz, sen evli olamazsın. Sen benim tereyağlı böreğimsin, pilavımsın" gibi ilginç iltifatlarda bulunmuş. Herhalde bu sohbet, ünlü sanatçının karnının oldukça aç olduğu bir saate denk geldi. Savaş’ın Ankara’yı en iyi şekilde temsil edeceğine inanıyorum ve başarılar diliyorum.

Ailelere uyarı

TÜRKİYE’nin ilk olimpik buz pateni tesisi olan Bahçelieveler’deki Belpa, şu sıralar oldukça yoğun günler geçiriyor. Buzda Dans yarışmasıyla birlikte buz patenine olan ilgi bir hayli artmış. Ancak anlayamadığım bir konu var. TRT yıllardır, Avrupa ve Dünya şampiyonalarını yayınlıyor, ama buz pateni bu kadar ilgi görmüyordu. Birkaç magazinsel isim, atışmanın, polemiğin, dedikodunun bol olduğu şov programında buz pateni yapınca, Belpa bir anda doluverdi. Buzda Dans’ı izleyip çocuklarının elinden tutup buz pateni yapmaya götüren ailelere bir uyarım var. Buz pateni, şöhret basamaklarını çıkmak için bir yol değil, bir spordur. Unutmasınlar.
Yazarın Tüm Yazıları