Çiçek büfeleri de AKP’li yandaşa gitti

OTOPARKLAR, tuvaletler, billboardlar, ekmek büfeleri hepsi AKP’lilerin elinde...

(Daha unuttuklarımız olabilir.)

Şimdi sıra çiçekçilere geldi. Özellikle de roman vatandaşlarımıza... (Sulukule’den atılmalarından sonra şimdi de ellerindeki seyyar satış mekánları gidiyor.)

800 seyyar çiçek satıcısının işsiz kalacağı anlaşılıyor. Bunlar 20 bin YTL’lik büfelerden alıp, her ay 600 dolar kira verebilir mi?

Bekleyip göreceğiz.

CHP İBB Grup Sözcüsü Can Özyedierler dün meclis başkanlığına verdiği sözlü soru önergesi ile Kültür AŞ’nin Çiçekçiler Odası’nın bilgisi, görüşü ve ’olur’u olmadan Bekir Uğur’a İstanbul genelinde kurulması ve işletilmesi için 1500 çiçek satış büfesinin neden verildiğini soruyor.

AKP Grup Başkanvekili Hüseyin Evliyaoğlu Özyedierler’e ne dediğini biliyor musunuz?

"Bu ülkenin % 50’si AKP’li, AKP’liler ticaret yapmayacak mı? Ticaret yapmak ayıp mı?"

Özyedierler’
in yanıtı ise şöyle:

"AKP’lilerin ticarette ne kadar başarılı olduklarını biliyoruz. Ayıp olan, AKP nüfusu kullanılarak 1500 esnafın hakkının gasp edilmesidir."

Bekir Uğur
kimdir?

Belediye kulisindeki konuşmalara göre, Emine Erdoğan’ın akrabası ve bundan bir süre önce Erdoğan, Bekir Uğur’un oğlunun nikah şahitliğini yaptı.

Soma’da bir garip ihale

SOMA Termik Santralı (SEAŞ) 12.6.2008 tarihinde Sosyal Site’de bulunan yapıların bakım, onarım ve boya işlerinin malzeme ve işçiliğini ihale ediyor ve 90 gün ihale sonuçlanma zamanı koyuyor. Bu ihaleye 17 firma teklif veriyor, teklifler aşağıdaki gibidir.

1- 333.000 YTL, 2- 427.000 YTL, 3- 429.515 YTL, 4- 446.000 YTL, 5- 488.000 YTL, 6- 490.000 YTL, 7- 499.000 YTL, 8- 555.000 YTL, 9- 598.000 YTL, 10- 639.000 YTL, 11- 648.000 YTL, 12- 683.000 YTL, 13- 720.000 YTL, 14- Hakan Tatar 799.000 YTL, 15- 500.000 YTL, 16- 1.075.000 YTL, 17- 1.175.000 YTL teklif vermişlerdir.

Görüldüğü üzere en az fiyat 333 bin YTL iken ihale 14. sıradaki firmaya 799 bin YTL’ye verilmiştir. Aradaki fark 466 bin YTL’dir.

İlk sıradaki firmaların bazı yetersizlikleri belki izah edilebilir ama 14. sıra ve 466 bin YTL farkla ihalenin sonuçlanması kamuoyunda dikkat çekmiştir.

AKP iktidarında birçok kurum ve kuruluşta alıştık ihale rantlarına... AKP demek neredeyse yolsuzluk demek olarak anılmaya başladı. Bu 466 bin YTL, milletin cebinden çıkan paradır.

Bu para nereye ve ne amaçla gitti? Bu para kime yol, su, hizmet olarak geri dönecek? Bu ihalenin neden 14. sıradaki firmaya verildiğine ilişkin soru işaretleri kamuoyuna açıklanmalıdır.

Abdullah SAKACHP Soma İlçe Başkanı

Evrakımız kayıp

BAKIRKÖY SGK Maluliyet Servisi’nden bugüne kadar SGK Tedavi Hizmetleri’ne gönderilen 23 kişinin müracaat dosyasının akıbetinden bir iz yok. Dosya sahibi olarak çoğu kanserli hastaların müracaatlarının acil olarak sonuçlandırılmasını istiyoruz. Ankara’ya gönderilen evrakımızın MNG Kargo’da kaybolduğu bildiriliyor; niye olay bize açıklanmıyor.

Dursun VURAL

’Tek başına bir okul’

BÜTÜN Türkiye halkı gibi derneğimiz topluluğu da Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı (94) kaybetmenin derin üzüntüsü içindedir. Ses bayrağı Türkçe, onu hep gönderde onurla dalgalandıran bir bayraktarını yitirdi. Türkçe konuşan her eve, Türkçe ile eğitim yapan her okula şimdi bir ateş düşmüş olmalıdır. Dernek olarak dört yıl önce onun için bir ’Onur Günü’ yapmış olmaktan, kendisini evinde ziyaret edip derin saygılarımızı sunmaktan ve kendisini dinleyip söylediklerini yazmış olmaktan bir parça teselli buluyoruz.

En az ilkokul eğitimi almış olanlar bile onun buram buram Türkiye, Ulusal Kurtuluş Savaşı, özgürlük kokan şiirleriyle yetişti. Şimdi, devrimci-halkçı Türk kültürü asırlık bir çınarını kaybetti. Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan ve Názım Hikmet soyundan gelen bu büyük ozanın yeri kolay kolay doldurulamaz. Dağlarca’sız bir Türk şiiri, Türk edebiyatı ve Türk kültürü düşünülemez.

Dağlarca,
tarihi bir halkın dünyaya kafa tutan bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin bir ürünüdür. Bu halkın bağımsız ve özgür yaşama duygularını en güzel biçimde ifade ederek ona layık olduğunu göstermiştir.

Dağlarca, bütün insanlığın kölelik bağlarından kurtulması, daha yaşanılır bir dünya kurulması için yerelden hareket edilmesi gerektiğini anlatan güzel bir örnektir.

Türkiye halkı ona layık olduğunu göstermelidir. Şimdi yapılacak şey, Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı yeniden okumak ve okutmaktır. Onu genç kuşaklara tanıtmaktır. Okullara, kültür merkezlerine ve caddelere adını vermektir.

Dağlarca, bütün yaşamı boyunca milleti zehirleyen dışarıdan gelen fikir ve sanatçıları halktan koparan sanat akımlarına kapılmayarak, en kötü günlerde umutsuzluğa düşmeyerek, bir aydının takınması gereken tutum konusunda örnek oluşturuyor.

Ne mutlu Türkçeye ki Dağlarca gibi bir mimarı var.

Zeki SARIHAN-Ulusal Eğitim Derneği Genel Başkanı

"Ne korkuyorsun uyanıp geceleri

Ölüm, yaşayacağını yok edebilir

Yaşadığını değil."

(Dağlarca’dan)

Başbuğ’a ben de tepkiliyim ama

HER şey sütliman da Başbuğ’un konuşması mı sizleri rahatsız ediyor?

Başbuğ sert konuşmamalıymış!. Yok yaaa... Demokratlığınıza hayranım doğrusu.

Şu yapılanlar Türkiye’den başka bir ülkede yapılamaz.

Onun için de Başbuğ’un, Türkiye’de Erdoğan’ın kaldırdığı demokratik bir çerçevede, çok çok yumuşak ve hafif konuşmasına tepkiliyiz. Semra CAN
Yazarın Tüm Yazıları