Çare bu değil

Fenerbahçe'nin ihtiyacı olan Daum veya Trapattoni'yi takımın başına getirmek değil. Köklü bir yapılanmaya gidecekse yapacağı takımın başına iyi bir menajer bulmaktı. Demek ki, yanlışlar yine sürecek.

* Fenerbahçe'de teknik direktör adayı ikiye düştü; Daum ve Trapattoni. Daum Türkiye'yi tanıyor, ama adı skandallara karıştı. Trapattoni de büyük eleştiriler almıştı. İki aday F.Bahçe'ye yararlı olabilir mi? Sizce hangi seçim doğru olur?

Daha önce de yazdım, Fenerbahçe köklü bir yeniden yapılanmaya gidecekse teklifim farklıydı. Benim futbol anlayışıma göre, F.Bahçe'nin ihtiyacı olan iyi bir teknik direktör seçip, çevresinde yapılanmayı oluşturacak bir organizatör, yani menajer. Ama yönetim bu yolu seçmedi, demek ki yanlışlar sürecek.

Şimdi adaylara bakalım. Daum, Türkiye'de 5 yıl çalıştı. Skandallar da oldu. Beşiktaşlıların ifadesine göre, önemli bir teknik adamdı, ama onlar da yollarını ayırdılar.

Trapattoni Akdenizli, bize daha bir yakın. Juventus'u şampiyon ve Avrupa şampiyonu yaptı. İnter'i, Bayern Münih'i şampiyonluklara taşıdı. Değerli bir teknik adam. Ama İtalya Milli Takımı'nda başarılı olamadı. Ayrıca önemli yıldızlar da çıkaramadılar, daha çok yabancılardan medet umuyorlar. Doğal olarak, o da eleştirildi. Türkiye'deki ortama veya Fenerbahçe'ye uyum sağlar mı, sağlamaz mı, bunlar için bir şey söyleyemem. Ama adaylar içinde en uyacak adam.

Ayrıca Van Gaal ismi de geçiyor. Van Gaal nemrut, futbolcularına tepeden bakan, onları küçük düşüren konuşmalar yapan bir antrenör. Elinde defter kitabı olan, muhasebeci gibi not tutan bir adam. Barcelona'dan gönderildi. Futbolcularıyla geçinemeyen, baba gibi davranmayan teknik adam hiçbir takımda başarılı olamaz.

Yarış ortada

* Beşiktaş son 3 haftaya girilirken büyük bir avantaj yakaladı. Siyah beyazlılar için şampiyon diyebilir miyiz?

Hiçbir zaman matematiksel olarak kesinleşmedikce bir takım için şampiyon diyemezsiniz. G.Saray'ın şansı var mı, var. Beşiktaş sadece büyük bir avantaj yakaladı. İki takım arasındaki puan farkı, lider yenilse bile kapanmıyorsa şampiyon denir. Henüz şampiyonu ilan etmek için çok erken.

Beşiktaş'ın da, G.Saray'ın da çok zorlu maçları var. Beşiktaş, G.Birliği'ni yener, G.Saray da burada berabere kalırsa, o zaman Beşiktaş'a şampiyon diyebiliriz. Çünkü 7 puan fark olur. Ancak Beşiktaş'ın bu oynadığı oyunla Ankara'da ne yapar onu bilemem. Ortada bir maç olacak. G.Saray oynadığı futbolla A.Gücü'nü yener mi, o da ortada bir maç.

Hakemler skoru etkiliyor

* Galatasaray hakemlerden yakınıyor. Gerçekten hakemler G.Saray'ın kazanmasını etkiliyor mu?

Türkiye'de hakemler skor üzerine etki ediyorlar. Bu da doğal. Ama bu G.Saray'a da oluyor, Beşiktaş'a da. Lehlerine de oluyor, aleyhlerine de. Şimdi ligin sonu yaklaşırken, olay kritik duruma girince, bunlar göze batıyor. Ama bu noktaya geldikten sonra, Beşiktaş'ın da G.Saray'ın da maçına çıkacak hakemin artniyetle hareket ettiğini zannetmiyorum. Herşey kamuoyunun gözleri önünde. Bir iki tane iyi, gördüğünü çalan hakem var, onlar da hata yapabiliyor, yapabilir de.

Aslında bu konunun sorun olan tarafı, bir takım taraftarı olan yazarlarda. Onlar bu konuyu kaşıdıkça, kendilerine F.Bahçe, Beşiktaş, G.Saray adına pay çıkarmak istedikçe, Türkiye'de kaosa sebep oluyorlar. Objektif olarak maçları göremiyorlar. Ali Şen'in dediği gibi her takıma lazım yazarlar olması ne demek? O zaman bu insanlar spor yazarlığı yapmıyor, tenkit etmiyor, teşhisi koymuyor. Düşünün hep bir gözle bir yana bakan insan, nasıl eleştiri yapar.

İzleyici olayı, taraftar olarak, fanatik olarak seyrediyor, herşeyin kendi lehine olmasını istiyor. Bir de böyle yazılar çıkınca, o zaman da maçlarda terör başlıyor. En azından şu son zamanlarda Merkez Hakem Kurulu, güvenilir, çaldığı düdükten şüphe duyulmayan, hata oranı az olan hakemleri bu maçlara versin. O zaman Beşiktaş'ın da G.Saray'ın da gönlü rahat olur. Aslında bunun daha önce yapılması lazımdı.

Millilerin işi çok zor

* Milli Takımımız’ın önünde bir Slovakya maçı var. Ligdeki bu yarış milli takımı nasıl etkiler?

Dünya Kupası'nda hiçbir Avrupa takımıyla oynamasak da 3. olduk. Bu yüzden Şenol Güneş, bugüne kadar milli takımda başarılı olan tüm teknik adamların üstünde bir başarı elde etti. Ama Güneş ile Futbol Federasyonu ve başkanı arasındaki gerilimi anlamak mümkün değil. Birinin işi sahanın içinde, diğerinin ki dışında, idari tarzda. Başkanın bu başarıdan kendine fazla paye çıkarmasını uygun bulmuyorum. Çünkü Dünya Kupası'ndaki başarı futbolcu ve teknik direktörün. Federasyonun başarısı yaptığı icraatlarla buna imkan hazırlaması.

Şimdi önümüzde çok önemli bir Slovakya maçı var. Öncelikle takımımız yaşlanmaya başladı. Ümit Davala formsuz, milli takımın sağ kanadında büyük bir güçtü. Hasan Şaş piyasada yok. Yıldıray küme düşmeme mücadelesi veren bir takımda oynuyor, formsuz. Alpay oynamıyor ve problemli. En tecrübelilerinden Bülent Korkmaz, yaşlandı, refleksleri eskisi gibi yerinde değil. Çok mücadele ediyor, ama o çabukluğu yavaş yavaş kayboluyor.

Nasıl toparlanacak?

İlhan, Beşiktaş'ta formsuz. Takım şampiyonluğa, İlhan İtalya'ya reklama gidiyor. Belki Beşiktaş bu işten para kazanacak, ama oyuncusunu kaybediyor farkında değil. Türkiye santrfor buldu, derken elindeki kayboluyor. İlhan problemli ve de sürekli sinirli. Hakan Şükür, o da formsuz. Yani problemler içinde bir milli takım var.

Bu takım nasıl toparlanacak? Dünya Kupası'na da böyle gittik, ama çok fazla hazırlanma süremiz vardı. İşin en tehlikelisi Slovakya maçının ligin sonuna kalması. Sıcaklar bastırıyor, futbolcular lig maratonundan yorgun çıkacak. Bu maçın bu mevsime kalmaması lazımdı. Bu fikstür bize yaramadı. İnşallahla gitmeye çalışacağız. Bakalım ne olacak? Slovakya'da belki Çekler gibi çok yetenekli oyuncular olmayabilir, ama oynadıkları oyun aynı.

Bu saatten sonra Şenol Güneş'in yeteneği varmış yokmuş, bu koltuğa layıkmış değilmiş, bu tartışmaları bir kenara bırakalım. Bunları söylemek ayıp. Yanlış taktik verdin, yanlış oyuncu tercih ettin denilebilir, ama ‘‘Buraya yakışmıyorsun’’ diye hakaret etmek gereksiz. Saygı bekleniyorsa, önce karşıdaki insana saygı göstermek gerekir. Terbiyesizce yazı yazmak ve konuşmak marifet değil.
Yazarın Tüm Yazıları