Bütün krizleri aştık

THY Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Cem Kozlu krizler zincirinden nasıl başarı ile çıktıklarını anlattı.

Uçak filo yapısından başlayarak THY'de yaratılan esnek yapı, sıkıntılı günleri göğüsledi. İstendiği an ve şartlar oluştuğunda THY iki misli hemen büyüyebilecek. Uçaklarda daha modern koltuklar, internetten yaygın bilet satışı, bölgesel bir uçuş ağı için planlamalar hazır. THY sadece teknik, eğitim ve bilgi işlem hizmeti satarak fabrika çıkışı sıfır saatte alınabilecek bir uçak parası kazandı.

Cem bey iki kez THY yönetimine geldiniz ve şirketin tarihinde de en tepede en uzun süreli kalışlar yaşadınız. Nereden nereye geldiniz?

KOZLU : 1988 - 2002 arasına baktığımızda THY'nin ulaşım ağında büyük genişleme görüyoruz. 88 de yurt içinde 15 olmak üzere 65 yere uçuyorduk. Bugün içte ve dışta toplam 103 noktaya uçuyoruz. Aynı süre içinde kapasitemiz de yani filomuz da ikiye katlandı ve menzilimiz de çok uzadı. 1988'de deniz aşırı seferimiz yoktu. Bir tarafta Londra ötede Karaçi en uzun uçuş noktalarımızdı. Bugün batıda Şikago, doğuda Tokya-Osaka'ya kadar bütün küreyi kuçaklar hale geldik. Tabii çok kalitatif değişiklikler de oldu. Filomuzda 88 yılında 34 uçak vardı ama 8 uçak tipi vardı, bugün filomuz bunun iki misli ve sadece 4 tip var ki o da üçe inecek. Çok büyük rasyonalizasyon geçirdi filomuz. Kuşkusuz en önemlisi hizmet kalitemizde ikramdan, zamanında kalkışa, uçak içi konfora kadar, uçağa bininceye kadar olan hizmet dahil büyük gelişmeler oldu. Gerçekten bölgemizin en güçlü, en beğenilen havayolu olduk. Ki bu bölge Balkanları, Ortadoğuyu, Kafkasyayı Ortaasyayı içine alan çok büyük bir çemberi ifade ediyor.

FİLOMUZ HEMEN BÜYÜR

Krizlerle doğru orantılı filonuzda hızlı küçülme var. Koltuk kapasiteniz satılan uçaklar nedeniyle düştü. 2003-2004 de patlama beklenen pazardaki hızlı gelişmeyi bu küçülmeyle nasıl yakalayacaksınız?

KOZLU : Havacılık sektörü dediğiniz gibi çok inişli çıkışlı. Şunu öğrendik ama, biz körfez krizi ve savaşından bu yana; eğer krize kapasite fazlasıyla yani büyük bir filo ile yakalansaydık çok kötü olacaktı. 11 Eylül de olduğu gibi Sabena, Swissair ve Amerika’daki birçok havayolunun başına geldiği gibi iflas tehlikesiyle karşı karşıya kalırdık. Kriz sonrasına ihtiyaçtan ufak bir filoyla yakalanırsanız büyümek için, en fazla 1-2 yıl pazar kaybedersiniz. Biz pazar kaybetme riskini göze aldık. Yaşamak için, güçlü kalmak için. Kaldı ki pazarı kaybetmemek için işler düzeldiğinde kısa vadeli çözümler var. Biliyorsunuz bugün binin üzerinde uçak çöllerde yatıyor. Dolayısıyla 2003-2004 de piyasada patlama olursa hemen birkaç yıllığına uçak kiralamamız mümkün.

Havayolları krizlerde yatırım yaparak para kazanıyorlar. Siz, örneğin kabin içinde yatırım planlıyor musunuz? Ekonomi sınıfında kişisel ekran yok, oysa artık bunlar standartlara girdi. Kabinde yatırım yapacak mısınız ?

KOZLU : Kabin içinde özellikle uzun menzilli hatlar için A340'ların business class sınıfında hem ekran hem koltuk yani toplam altyapısı ile ilgili çalışmalarımız var. Bunlar yakında sonuçlanacak. Dediğiniz gibi kriz dönemini kriz sonrasına hazırlanarak geçiriyoruz. Ekonomi sınıfında genel iyileştirmelerin ötesinde yatırım planımız yok. Yani ekonomi sınıfımızın Avrupa’daki rakiplerimizle rahat baş edecek kalitede olduğu düşüncesindeyiz.

Sanırım 100 milyon dolar civarında net bir kárla yılı kapatacaksınız. Kapıda bir savaş var ama siz geleceği nasıl tahmin ediyorsunuz?

KOZLU : Bizim 9 aylık sonucumuz 97,5 milyon dolar net vergi sonrası kár. Ancak son 3 ay biliyorsunuz ölü sezondur, yıl sonunda bu rakkam bir miktar daha düşük gerçekleşebilir. Ama yine yılı rekor kárla sonuçlandıracağız. Bizim planlarımız 5 yıllık dönemleri kapsıyor. 5 yıl sonrasını görmeye ve planlamaya çalışıyoruz. Gelecek yıldan da umutluyum.

UÇTUKCA PARA VERİRİZ

RJ uçaklarını özel bir anlaşma ile yeniden kiraladığınızı biliyorum. En azından birkaçına uçtuğu sürece para ödenecek. Ne oldu da bu uçakların kiralarını bu hale getirebildiniz?

KOZLU : Biraz geriye dönersek çok ciddi krizlerle karşılaştık. Asya krizi 98, 99 da depremler, 2000 de mali kriz, 2001 de ikinci mali kriz ondan sonra 11 eylül. Bu krizlerle şirketi nasıl yaşatırız sorusunun cevabını sürekli aradık. Kapasiteyi çok esnek kullanmak, arzla talebi çok daha paralel götürmek ve arzı kısmaktı bu dönemdeki hedefimiz. İkinci olarak maliyetlerin üzerine çok agresif gittik. Kira süreci biten uçaklarımızın ilk iptal noktasında yani kira süresinin ilk bittiği noktada kontratlardan çekildik, yeniden pazarlığa oturduk. Sadece RJ'de değil, diğer kiralık uçaklarda da yeniden masaya oturduk. Tabii bu kriz döremine rastladı, uçakları kiralayan şirketlerin de durumu zordu, kritikti. Bu nedenle büyük avantajlar elde ettik. Doğrudur yüzde 50’nin altına noktalara getirdik. Birçok kiraladığımız uçağımızın kirasını düşürdük ve RJ operasyonu da bunun bir parçasıydı. RJ işinin iki bacağı var. Bir bacağı kiranın düşürülmesi, ikincisi de esneklik sağlanması. Yani uçağa ihtiyacımız yoksa birşey ödemiyoruz ama olduğunda İstanbul’da yanı başınızda hangarımızdaki uçağı alıp uçuruyoruz. Firma uçakları burada tuttu.

JUMBO OLACAK MI?

Türk yolcu hep soruyor. Nedendir bilmiyorum bizim Jumbo uçağımız olacak mı? Ben olmayacağını biliyorum ama bir de sizden duyalım.

KOZLU : Biz 1988 de biliyorsun Jumbo, A340 ve MD11'i değerlendirdik. Uzun menzilli uçaklar arasında A340'ı seçtik. Çünkü bizim havayolumuzun mevsimsel bir özelliği var. Mesela Fransız veya İngiliz havayolları 12 ay Atlantik üzerinde birbirine yakın yoğunlukta yolcu taşıyorlar. Ama bizim yaz sezonunun dışında yolcu trafiğimizde ciddi azalmalar oluyor. O zaman o 747’yi, o jumboyu doyurmanız zor. Yani ona bir anda 400 yolcu bulmak güç.

Bildiğim kadarıyla teknikden ciddi bir hizmet satıyorsunuz. Ne kadar bir kazancınız var?

KOZLU : Krizleri aşmak için kapasite yönetiminde esneklik ve çok büyük bir disiplin getirdik, maliyetlerin üzerine gittik. THY artık normal yolcu taşımanın dışında başka kurumlara başka havayollarına hizmet satar hale geldi. Bugün kendi filomuzda 65 civarında uçak var. Biz başka şirketlerin 78 uçağının bakımını yapıyoruz, Bundan kazancımız yıl sonunda 25 milyon doları çok aşacak. Bunun yanında pilot eğitimi veriyoruz simülatörlerimizde, kabin personeli eğitimi veriyoruz gene simülatör mokapımızda. Bilgisayar programı satıyoruz. Çok yönlü bir dışa yöneliş içindeyiz. Ciddi gelir elde ettik. Bir uçak parası kadar hizmet sattık.

İyi eğitilmiş personeliniz var ama kabinde kalite düşüyor ya da bu benim görüşüm. Tecrübelilerle çaylakların birbirine karışması özellikle bu emeklilik yaşı gelmiş olanların hızla toplu emekli edilmiş olmasından kaynaklanabilir. Acaba kabindeki kaliteyi yükseltmek için ne yapıyorsunuz?

KOZLU : Hizmet kalitesini kabinde veya yer işletmede yükseltmenin en önemli iki yolu; biri eğitim, iyi insan seçmek, onu çok iyi eğitmek ve sürekli eğitmek, yeniliklerle beslemektir. İkinciside tabii alt yapıyı güçlü tutmak. Sizin dediğiniz gibi konfor, ikramın kalitesi verdiğiniz battaniyenin, yastığın kalitesinden oturduğunuz koltuğun temizliğine kadar hepsi yolcunun memnunuyetini etkileyen olaylar. Alt yapıda eksiklikler olursa kabin personelinin gayreti ve eğitimi yeterli olmayabilir, bu ikisini paralel götürmeye çalışıyoruz.

SİYASİ ETKİ AZALDI

Şirket eskisi kadar siyatçilerden etkilenmiyor. Belki oluyordur da biz bilmiyoruz ama bunu çok aşağıya çektiniz. Bu nasıl oldu?

KOZLU : Bu konudaki en önemli öge bize yolcunun sahip çıkması, yolcuyla birlikte de kamuoyunun sahip çıkması oldu. Yani siyasitçi de şu bilince geldi, eğer böyle bir kurumun içine siyaset sokarsanız ister istemez zaman içinde kaliteyi düşürürsünüz. Kaliteyi düşürdüğünüzde de sonunda fatura gene siyasetiçiye çıkar. Çünkü bürokrat bir müddet sonra gider ayrılır gözükmez ama düşen kalite kötü hizmetin faturası kesinlikle siyasetçiye çıkar. Bu bilinç içinde bence belli bir dengeye gelindi. Tabii ki şirketin sahibi Hazine, dolayısıyla siyasi otoritenin stratejiler üzerinde bir ağırlığı bir sözü olabilir ama günlük konularda şirket yönetiminde siyasetçi ve siyasetin bir ağırlığı dediğiniz gibi minumumdadır.

Yıllar sonra Ankara hattına business sınıf koydunuz. Bu devrim niteliğinde bir olaydı. Başarı oranı nedir ve olay çıkıyor mu?

KOZLU : Kayda değer olay yok diyebilirim, bana intikal eden yok, yani istatistiki değerde olabilecek sayıda da bir olay yok. Kimse zorla o bölüme falan girmiyor. Bence artık oturmuştur business class. Zaman içinde bizler de birşeyler öğreniyoruz, toplum da belli noktalara geliyor.

Acentalarınız kızacak ama dünyada e-bilet eğilimi hızla gelişiyor. Bilet internetten alınıyor. Komisyonlar kalkıyor, fiyatlar düşüyor. e-bilette biraz ağır gidiyorsunuz ama planlarınız vardır sanırım.

KOZLU : Dediğiniz gibi elektronik bilet konusu çok önemli. Özellikle 2003’de bu konuda bizim atılımlarımızı izleyeceksiniz çünkü alt yapının kurulması bir zaman alıyor. Şimdi internet üzerinden, yolcu biletini alabiliyor. Yer durumu, ücret bilgileri, rezervasyon yapma imkanına sahip, kargo bilgilerini izleme imkanına sahip. 2003 yılında daha gelişecek ve havalimanlarında otomatik check-in de olacak.

SIRALAMADA YÜKSELİYORUZ

THY dünya havayolu pazarının neresinde?

KOZLU : Son Flight International dergisi yeni elime geçti. Diyor ki, dünyada kár eden kárını arttıran 5 havayolu içinde THY var. Amerika havayolları 11 Eylül’den sonra milyarlarca dolar yardım aldılar biliyorsunuz. Avrupa havayolları daha az olmakla birlikte gene yardım aldılar. Biz Devlete yük olmadan kriz ortamında yaşadık, kár ettik, muhtemel Irak savaşına karşı da nakit gücümüzü arttırdık. Bu açıdan çok başarılı bir havayolu olduğumuza inanıyorum. Dünya havayolları sıralamasında 200 havayolu içinde geçen sene 55’inci sıradaydık, bu sene 43'e yükseldik. Avrupada da 30 havayolu arasında 9'uncu sıradayız.

Bölgesel uçak pazarına girmek için çeşitli hareketler var, iç hat pazarına göz dikildi. Neden bu işi siz yapmıyorsunuz?

KOZLU : Bizim çok daha ciddi hazırlığımız var. Sadece iç hat değil, iç hat projesi THY’nın 21 nci yüzyıldaki ilk büyük atılımı olacak ve olabilir. Ama bu sadece iç hatla değil, iç hat ve bölgesel. sizinde bildiğiniz gibi Avrupa'da çok gördüğümüz Tyrolean veya Crossair tipi. Hem Türkiye'nin bugün birbiriyle direkt bağlantısı olmayan birçok yerini bağlayacağız. Örneğin Samsun-Adana uçulabilecek. Hem de bir çok kent sınır ötesindeki kentlere bağlanacak. Samsun- Odessa gibi. Yani bizim hedefimiz daha büyük. Ayrıca dış hatlarda Şikago'yu günlük yapacağız. Filomuz büyüyünce tabii. Ayrıca Boston, Washington gibi noktalarda da araştırmamız sürüyor.

KARGODAN ÇEKİLMEDİK

Kargo pazarından çekildiniz, kargo uçağınız yok. Ama uçak altı kargonuz sürüyor. Pazar gelişirse yeniden kargo uçağı alacak mısınız ?

KOZLU : Orada bir düzeltme isterim. Çekilmedik. Tam tersi bu yıl kargoda ciddi artış gerçekleştirdik. Biz neden çekildik; kargo uçağı işletmiyoruz. Elimizde zaten eski 727 ler vardı, kargoya çevrilmiş. Ama biz uçak altı kapasitemizin üstünde kargo peşinde koşuyoruz. O kargo işini aldığımızda da uçak kiralayarak hizmeti yerine getiriyoruz ve toplam ciromuzda korgonun payını arttırıyoruz..

Coca Cola'da da önemli bir göreviniz var. İşiniz gereği bir çok havayoluyla uçuyorsunuz. Kendi uçağınızın koltuğuna oturduğunuz zaman ‘ah bunları biz neden yapmadık.' dediğiniz şeyler oluyor mu?

KOZLU : Siz üzerine bastınız. Yani koltuğuna oturduğunuz zaman dediniz. Bizim rakiplerimizin bazıları için özellikle denizaşırı seferlerde koltuğuna yattığınız zaman dememiz gerekiyor. Rekabet gücümüzü arttırmak için denizaşırı hatlarda bizim de tam yatan koltuklara sahip olmamız gerekiyor. Onu ben de özlüyorum. Yolcumuz da özlüyor. Yapacağız inşallah.


Uçak sayısı: 66

Uçak imalatçı çeşidi: 3

Filo yaş ortalaması: 6.7

Toplam koltuk sayısı: 10.627

Personel sayısı: 11.064

Uçak başına düşen personel: 167

Uçulan nokta: 103

İç hat: 26

Dış hat: 77

Günlük sefer sayısı: 279

İç hat: 146

Dış hat: 133

Uçulan km (9ay) : 117.007.000
Yazarın Tüm Yazıları