Bu yazı için özür diliyorum

BUGÜN size anlatacağım olayı okuyunca herhalde yüzünüz kızaracak, insanlığınızdan utanacak ve niçin özür dilediğimi anlayıp bana hak vereceksiniz.

Küçücük lösemili çocukların sırtından şov yapmaya kalkışan birini ve o çocukların hakkını nasıl yediğini öğrenip şaşıracaksınız.

Ankara'da lösemili yavrulara hizmet veren, onları bir kuruş para almadan tedavi eden, bu amaçla pırıl pırıl bir hastane kuran, tedavi başarı oranında dünya standartlarını yakalamış bir vakıf var.

Ankara Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV). Vakfın Başkanı Dr. Üstün Ezer. LÖSEV çocukları sadece tedavi etmekle yetinmiyor. Fakir fukara 122 çocuğa ayda 75 milyon lira karşılıksız yardım veriyor, onları okutuyor, 525 çocuğun ailesine bakıyor, kömür, gıda, ilaç, ev eşyası sağlıyor. Hastanede çocuklar, aileleriyle birlikte ücretsiz kalıyor. Her türlü ilaç, tedavi, bakım, yeme içme giderleri de LÖSEV tarafından karşılanıyor. Bunların tamamı, fakir fukara çocukları. Sırtından siyaset ve şov yapılacak, paralarının üstüne yatılacak bir kesim değil.

* * *

LÖSEV geçen yıl 8 Kasım günü Ankara'da bir gece düzenliyor. Amaç, bu çocuklara yardım sağlamak. Bilkent otelde düzenlenen geceye Muazzez Ersoy, Petek Dinçöz gibi sanatçılar ücret almadan gelip konser veriyor.

Salon dolu. Geceye katılanlar arasında Maliye Bakanı Sümer Oral, Devlet Bakanı Hasan Gemici, Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin, ATO Başkanı Sinan Aygün, Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Ajay Chibber gibi seçkin isimler var. Bir de Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih.

* * *

Lösemili yavrular tedavi aşamasında çeşitli uğraşlar ediniyor. İçlerinde resim yapanlar da var. Büyük bir tablo yapmışlar. Hastalığı, doğayı ve kendi çocuk dünyalarını yansıtan iki metreye üç metrelik bir tablo. Tablo, vakfa gelir elde etmek için o gece açık artırmaya çıkarılıyor. Bakanların, işadamlarının katıldığı artırma başlıyor.

1 milyar, 2 milyar, 5 milyar, 8 milyar... Ve 10 milyar!

Tablo, 10 milyara İ. Melih'te kalıyor.

Hemen ardından, oturduğu protokol masasında eline mikrofonu alıyor, o gariban hasta yavruların sırtından kendince şov yapmaya başlıyor:

‘‘Ben bu tablonun parasını, 10 milyarı nereden vereceğim biliyor musunuz?.. Bir köşe yazarı var, mahkemede ondan kazandığım tazminatla veriyorum, keh keh keh, kih kih kih, he he he...’’

Suratında o tipik ifade!.. Herkes şaşkın. Adamın bu uygunsuz sözleri salonda buz gibi bir hava estiriyor.

Tabloyu ertesi gün erkenden aldırıyor. Parasını hemen gönderecek!!!

* * *

8 Kasım gecesi bitiyor. Aradan haftalar, aylar geçiyor, İ. Melih'ten ödeme yok!

10 milyara alıp götürdüğü tablonun parasını bir türlü ödemiyor.

Sağlık Bakanlığı, vakfın hastanesine ikinci asansör olmadığı için ruhsat vermiyor. Binanın içinde yer yok, ikinci asansör dışarıdan yapılacak ve sonra ruhsat alınacak. Maliyet 15 milyar lira. Vakıf para arıyor, lösemili yavrular yardım bekliyor.

8 Kasım 2001'den bu yana 5 aydan fazla zaman geçiyor.

İ. Melih tabloyu alıyor, orada nutuk atıyor, tabloyu götürüyor ama parayı ödemiyor. Hiç sıkılmadan, hasta çocukların hakkını yiyor.

Küçücük hasta yavruların ilaç ve tedavi parasını cebinde tutuyor, bankada faize veriyor. Vakıf tarafından aileleriyle birlikte ağırlanan, bakılan, ücretsiz tedavi edilen lösemili çocukların sırtından şov yapıyor.

LÖSEV kendisine bir kez kibarca haber gönderip 10 milyarı anımsatıyor. Yanıtı şöyle:

‘‘Bakarız! Medyayı çağıralım da, törenle vereyim.’’

Orada da şov yapacağını anlayan vakıf yönetimi bu isteği reddediyor.

* * *

Aferin sana milli görüşçü İ. Melih! Senin ‘‘insanlığına’’ ve ‘‘Müslümanlığına’’ helal olsun!

Ayıptır, günahtır. Üzerine yattığın 10 milyarda, bu yazıda resmi olan yavrunun da hakkı var.

Ver o tablonun parasını, hemen ver.

(Emin Çölaşan'ın notu: Sevgili okuyucularım, bu yazıyı utanarak ve yüzüm kızararak yazdım. Böyle insanlık dışı bir olayı sizlere yansıtmak zorunda kaldığım için özür diliyorum).
Yazarın Tüm Yazıları